Erdoğan eşinden rol çaldı: Doğum kontrolü dediler, aile planlaması dediler
Erdoğan, "Her yerde 3 çocuk derken bazıları 'geçim meselesi' diyor. Şunu unutmayalım her doğan rızkıyla doğar, rızkıyla gelir." ifadelerini kullandı.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan’ın sıklıkla yaptığı konuşmanın bir benzerini yaptı ve ‘7. Aile Şurası’nda “Doğum kontrolü dediler, aile planlaması dediler nüfusu azalttılar” ifadelerini kullandı.
‘Aile Şurası’nda konuşan Erdoğan, önce medyayı eleştirerek; “Medya organlarımız, kadın programları adına mahremiyeti ve ailevi değerleri hiçe sayıyorsa orada çok büyük bir sorun var demektir.” ifadelerini kullandı. Aile kavramının içinin boşaltıldığını da ifade eden Erdoğan, “Nikah akdinin değersizleştirildiği, evlilik dışı ilişkilerin normal sayıldığı, boşanmanın adeta teşvik edildiği sancılı bir süreçle karşı karşıyayız” diye konuştu.
Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde ‘7. Aile Şurası’nda konuşan Erdoğan, doğum kontrolü, aile planlaması uygulamalarıyla nüfusun azaltıldığını ifade ederek “Bu gidişi doğru bulmuyorum” dedi.
Erdoğan, “Aile, millet varlığımızın temelidir, asli dayanağıdır. Kişilik okuldan önce aile içinde oluşturulur. Suç ve kötü alışkanlıklarla mücadelede ilk siper ailedir. Aileye sahip çıkmak bir milletin kendisine sahip çıkması demektir” ifadelerini kullandı.
“Biz aileyi toplumun nüvesi, kilit taşı, mayası olarak gören bir medeniyetin mensuplarıyız” diyen Erdoğan, göçün aile üzerindeki etkilerini de şöyle yorumladı:
“Şehirleşmeyle aile bağları zayıfladı, geniş ailenin yerini çekirdek aile yapısı almaya başladı. Aile büyüklerinin birikimleri kaybedildi.”
Erdoğan şöyle devam etti:
“HER DOĞAN RIZKIYLA DOĞAR”
“Aile mefhumu ortadan kalkmış bir toplum ne kadar zengin olursa olsun ayakta kalamaz. Sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla beraber aile değerlerimizde çok ciddi erezyonlar yaşanıyor. Ailede çözülme olursa, millet olarak varlığımızın tehlikeye girmesi kaçınılmazdır.
Nikah akdinin değersizleştirildiği, evlilik dışı ilişkilerin normal sayıldığı, boşanmanın adeta teşvik edildiği sancılı bir süreçle karşı karşıyayız. Güçlü milletler güçlü ailelerden oluşur. Onun için yıllarca bu ülkede kısırlaştırma adına her şeyi yaptılar. Doğum kontrolü dediler, aile planlaması dediler. Değişik isimlerle bize nüfuz etmeye çalıştılar. Tabii ki atılan bu adımlarla da nüfusumuz azaltıldı.
Ben bu milletin bir evladı olarak bu gidişi doğru bulmadım, bulmuyorum. Her yerde 3 çocuk derken bazıları ‘geçim meselesi’ diyor. Şunu unutmayalım her doğan rızkıyla doğar, rızkıyla gelir.”
“ÇOCUKLARIMIZIN İLETİŞİM OBESİ HALİNE DÖNMESİNİ ENGELLEMELİYİZ
“Hayatta en mutlu olduğum an annemin ayaklarının altını öptüğüm andır. Zira sevgililer sevgilisi Peygamberimiz, ‘Cennet annelerin ayakları altındadır’ buyurarak, bize işaret fişeğini veriyor. Onun için annenin ayağının altında cennet var, orada cennetin kokusu var. Onu öpmek, anneye bu sadakati göstermek hiç bir şeyle değiştirilmez. Bu toplum, bunu başarmalı, bunu yapmalı. Onu kendisi için birilerinin yaptığı gibi yok feministler, şunlar, bunlar gibi bir zillet kabul etmemeli. Biz varsak, annemizle varız. Annemiz olmasaydı biz yoktuk. Olaya böyle bakacağız. Biz, kendi anne, babamıza, eşimize, kardeşimize, diğer yakınlarımıza saygı göstermezsek, çocuklarımızın da bize hürmetkar olmasını bekleyemeyiz. Biz, kendi dünyamızda aile içi şiddetin önüne geçemezsek, ileride çok daha büyük sorunların yaşanmasına mani olamayız. Biz, milli ve manevi değerleri bizzat uygulayarak, evlatlarımıza aktarmazsak modern dönem hastalıklarına karşı onları koruyamayız. Biz, elimizden telefonu, tableti, karşımızdaki televizyonu şöyle bir yana bırakıp, aile fertleriyle daha çok hemhal olmazsak, çocuklarımızın iletişim obezi haline dönüşmesini engelleyemeliyiz.”
“BİZ BAŞKALARI GİBİ SOSYAL DEVLETİN İSTİSMARINI YAPMADIK”
“Gayri ahlaki hayat tarzı ülkemizde etkisini her geçen yıl daha fazla gösteriyor. Aile kurumunu güçlendirecek politikalara önem veriyoruz. Biz başkaları gibi sosyal devletin istismarını yapmadık.
Medya organlarımız, kadın programları adına mahremiyeti ve ailevi değerleri hiçe sayıyorsa orada çok büyük bir sorun var demektir.
Bu konuda medya organlarını özellikle uyarıyorum. Reyting kaygısıyla televizyon dizilerinde ve sosyal medyada çarpık ilişkiler özendiriliyorsa, şiddet teşvik ediliyorsa devletin attığı adımlar akim kalmaya mahkumdur.
Biz varsak annemizle varız. Annemiz olmasa biz yoktuk. Kendi anne-babamıza, eşimize saygı göstermezsek çocuklarımızın bize hürmetkâr olmasını bekleyemeyiz. Milli ve manevi değerlerimizi bizzat uygulayarak evlatlarımıza aktarmazsak modern dönem hastalıklarına karşı onları koruyamayız.
Biz elimizden telefonu, tableti, karşımızdaki televizyonu şöyle bir yana bırakıp aile fertleriyle daha çok hemhal olmazsak çocuklarımızın iletişim obezi haline dönüşmesini engelleyemeyiz. Değişimi önce kendimizden ve hayatımızdan başlatmazsak kimseye sözümüzü geçiremeyiz.”