Erdoğan, Sırbistan ziyareti öncesi Sırp basınına konuştu
"Balkanlara yönelik politikamızı din eksenli yürütmüyoruz."
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Sırbistan ziyareti öncesi, ülkede yayımlanan Politika Gazetesi’ne mülakat verdi.
Türkiye ile Sırbistan arasındaki ikili ilişkilerin mevcut durumunu değerlendiren Erdoğan, “Balkanlara yönelik politikamızı din eksenli yürütmüyoruz. Balkanların neresinde olursa olsun bu coğrafyanın tüm halklarını, Sırp, Boşnak, Arnavut, Hırvat ayırt etmeden, asırlarca birlikte yaşadığımız, gelecekte de yine her alanda iş birliği içinde olacağımız dostlarımız olarak görüyoruz” dedi.
“Türkiye parçası olduğu Balkanların refah ve istikrarına önem veriyor. Buna katkıda bulunacak faaliyetlerde bulunmaya gayret ediyoruz. Bölgeyle ilişkilerimizi ve işbirliğimizi her alanda güçlendirmek istiyoruz. Sırbistan Balkanlarda merkezi ve stratejik bir konuma sahip bir ülke. Sırbistan’la köklü, tarihi ve kültürel bağlara sahibiz ve ortak sınırlarımız olmasa da Sırbistan’ı komşu bir ülke olarak görüyoruz. Bizleri en fazla sevindiren Türk kültürüne ve diline olan ilginin Sırbistan’da giderek arttığını görmek. Türkiye’de de Sırbistan’a ve Sırp kültürüne olan ilgi giderek artıyor. Bu durum turizm rakamlarında karşılıklı artış sağlıyor. Bütün Balkanlarda barış ve istikrarın korunmasına çok büyük önem veriyoruz. Aynı şekilde Sırbistan’da da istikrarın korunmasına önem veriyor, Sırbistan’ın ekonomik kalkınma çabalarını ve AB üyelik sürecini destekliyoruz. Sırbistan’da refah ve huzur artarak sürdüğü takdirde bunun tüm bölgeye olumlu yansımaları olacağına inanıyoruz. Sırbistan bölgesel barışın korunmasında ve bölgenin kalkınmasında büyük bir öneme ve role sahip. Bunu Belgrad’ı her ziyaret edişimde daha da yakından görme şansı elde ediyorum.”
‘SIRBİSTAN’DA YAKLAŞIK 8 BİN KİŞİYE İSTİHDAM SAĞLIYORUZ’
Türkiye ile Sırbistan arasındaki ekonomik ilişkilere değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2010 yılından bu yana iki ülke arasındaki ticaret hacminin yüzde 200 oranında arttığını belirtti. Türkiyeli şirketlerin Sırbistan’da istihdama yaptığı katkının her geçen gün arttığını aktaran Erdoğan, “Sırbistan’da faaliyet gösteren Türk firması sayısı 2015 yılında 130 civarındayken, halihazırda 800’ü geçti. 2011 yılında sadece 1 milyon dolar seviyesinde olan Sırbistan’daki Türk yatırımları, kayda değer bir artışla 2018 yılında 200 milyon dolara ulaştı. Yatırımlarımızla Sırbistan’da yaklaşık 8 bin kişiye istihdam sağlıyoruz. Geldiğimiz nokta yüzümüzü güldürmekle birlikte, daha fazlasını başarmak için potansiyel ve karşılıklı siyasi irade bulunuyor. İşadamlarımızın da bu yönde kararlı olduklarını görmek daha parlak bir gelecek için bize umut veriyor” dedi.
Kosova’nın bağımsızlığı konusunda Sırbistan ile Türkiye’nin farklı görüşlere sahip olduğunun hatırlatılması üzerine, konu hakkında görüşlerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
“Kosova sorununda tarafların bütününün tatmin olduğu bir mutabakata varılması, Türkiye’nin de bir parçası olduğu Balkanların uzun vadeli istikrarı ve barışı için hayati önem taşıyor. Bu nedenle, Belgrad-Priştine Diyalog Sürecinin devamını ve tarafların özgür iradesine ve uzlaşısına dayalı kalıcı ve kapsamlı bir anlaşmaya varılmasını destekliyoruz. Sorunun çözümü için elimizden geleni yapmaya hazırız. İki ülke arasında varılacak bir mutabakat bizim de kabulümüz olacaktır. Öte yandan, Türkiye ile Sırbistan arasındaki ilişkiler karşılıklı anlayış ve saygıya dayanmaktadır. Ülkelerimizin çıkarlarına hizmet eden çok katmanlı bir işbirliği yürütüyoruz. Ülkelerimiz işbirliği alanları ile farklı bakış açışlarını kompartmanlara ayırabilecek olgunlukta dış politika geleneklerine sahiptirler.”
‘SIRBİSTAN’IN MÜREFFEH ÜLKE OLMASINI İSTİYORUZ’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sırbistan’daki ve bölgedeki bazı milliyetçi Boşnak siyasetçiler, ‘Yeşil Koridor’ başlıklı bir projenin destekçiliğini yapıyor. ‘Yeşil Koridor’dan kasıt ise ‘Sırbistan’daki Müslüman azınlığın yaşadığı bölgelerle, Bosna Hersek ve Kosova’yı birleştirmek’. Müslüman gruplar, bu plana Türkiye’nin desteğinden bahsediyorlar. Bu konudaki düşüncenizi alabilir miyim?” sorusunu şöyle yanıtladı.
“Balkanlardaki tarihi ve kültürel bağlarımızı çok önemsemekle beraber Balkanlara yönelik politikamızı din eksenli yürütmüyoruz. Balkanların neresinde olursa olsun bu coğrafyanın tüm halklarını, Sırp, Boşnak, Arnavut, Hırvat ayırt etmeden, asırlarca birlikte yaşadığımız, gelecekte de yine her alanda işbirliği içinde olacağımız dostlarımız olarak görüyoruz. Biz Sırbistan’ın birlik, beraberlik ve huzur içerisinde olmasını, Avrupa entegrasyonunu başarıyla tamamlamasını ve müreffeh bir ülke olmasını istiyoruz. Ancak bazılarının ülkemizin Balkanlar’daki faaliyetlerinden, Sırbistan’la kurduğu güçlü işbirliğinden rahatsız olduğunu görüyoruz. Bu çevreler Türkiye’nin gayretlerini manipüle etmeye, olduğundan farklı yansıtmaya çalışıyorlar. Neyse ki değerli dostum Vuçiç’le ortak çabamız sayesinde ilişkilerimizi her geçen gün bir adım daha ileri taşıyarak bu çevrelerin planlarını boşa çıkarıyoruz.”
‘SIRBİSTAN’IN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNE SAYGILIYIZ’
Balkanlarda çatışmaları artırmak yerine Balkanların geleceğine katkıda bulunacak siyasi projeler üretilmesini tavsiye eden Erdoğan, “Sırbistan’daki Boşnak azınlık ile Türkiye’deki Sancak kökenli vatandaşlarımız iki ülke arasında bir gönül bağı ve dostluk köprüsü oluşturmaktadır. Onları ülkelerinin geleceğine ve ikili ilişkilerimize katkıda bulunan bir zenginlik olarak görüyoruz. Ülkemizin bölgeye yönelik politikası açık ve nettir. Sırbistan’ın toprak bütünlüğüne saygılıyız. Bölgesel, etnik, dinsel her türlü milliyetçiliğe karşıyız. Ziyaretim vesilesiyle Yeni Pazar-Tutin yolunun modernizasyonu projesinin temelini atacağız. Sırbistan’ın diğer bölgeleri gibi Sancak’ın da kalkınması ve zenginleşmesine katkı sağlayacak bu gibi projelere Sırbistan Hükümetiyle birlikte destek vermeyi sürdüreceğiz” dedi.
‘ULUSLARARASI TOPLUMUN DESTEK VERMESİNİN GEREKTİĞİ AŞİKAR’
Bosna-Hersek’teki Demokratik Eylem Partisi’nin (SDA), Bosna-Hersek için yeni yapılanma öngörecek şekilde yaptığı açıklama hakkında değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Esasen benzer bir bildirinin 2015 yılında da kabul edildiğini biliyoruz. Genel Başkan İzetbegoviç de bir açıklama yaparak, deklarasyondaki hedeflerin doğal olarak anayasaya uygun bir biçimde, tüm tarafları içerecek şekilde ve yasal yollarla gerçekleştirilmesinin öngörüldüğünü açıklığa kavuşturmuştur. Bosna-Hersek’teki ilgili tarafların onayını alacak adımlara bölgenin ve uluslararası toplumun destek vermesinin gerektiği aşikardır. Biz, Bosna-Hersek’te hiçbir kesimi tam memnun etmediğini bildiğimiz Dayton Anlaşmasını, eksik yönleri bulunmasına rağmen, Bosna-Hersek için şu anda eldeki asgari uzlaşı olduğu cihetle destekliyoruz. Ancak, ilgili taraflar bu anlaşmayı iyileştirmek isterlerse, bunun BM’nin gözetiminde gerçekleştirilmesi gerektiğini daha önce de belirtmiştim.”