Erdoğan’ın belediyeden kovduğu işçi: Bizim ahımızı aldılar

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Büyükşehir Belediye başkanları ile yaptığı toplantıda 'Hiç kimseyi yerinden, ekmeğinden etmedik' demişti. O sözlere Erdoğan döneminde İSKİ’ye bağlı SUSER'den kovulan işçi Çetin Karataş'tan tepki geldi. Karataş, '1200 işçiyi bir günde kapı önüne koydular. Bizim ahımızı aldılar' dedi.

Erdoğan’ın belediyeden kovduğu işçi: Bizim ahımızı aldılar

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Büyükşehir Belediye Başkanları Toplantısı’nda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu hedef alarak sarf ettiği “Hiç kimseyi yerinden, ekmeğinden, aşından etmedik. Binlerce kişinin ekmeğiyle oynanması ne hakka ne hukuka ne adalete ne de insanlığa sığar” sözlerine tepki geldi.

Erdoğan’ın belediye başkanı olduktan 4 ay sonra zarar ettiği gerekçesiyle, çalıştıkları İSKİ’ye bağlı SUSER’in (Su Servisi) kapatıldığını hatırlatan Çetin Karataş, “1200 işçiyi bir günde kapı önüne koydular. Bizim ahımızı aldılar” dedi.

Evrensel’den Fırat Turgut’un haberine göre; Çetin Karataş, 15 Ağustos 1989 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesinde işe başlamış: “O zaman belediye SHP’deydi. Su sayacı okuma ve fatura dağıtma bölümündeydim. İSKİ’ye bağlı olan SUSER’de yaklaşık 1200 işçi çalışıyordu. İki hafta eğitim gördükten sonra her gün Yenikapı’dan işimizi alıp bölgelere dağılıyorduk. İlk girdiğimizde ücretler düşüktü. 1991’da bir sözleşme yapıldı. O zaman sadece bizim değil bütün belediye işçilerinin ücretleri ve hakları iyileştirildi. Ücretlere ek olarak senede 4 ikramiye, elbise parası, yakacak parası… Bunların hepsi mevcuttu. Yavaş yavaş sendikalaşmaya başladık, Tes-İş İstanbul 4 No’lu Şube’ye üye olduk. 4 No’lu Şube’de problemler çıkınca 5 No’lu Şube kuruldu, orada devam ettik.”

‘SÖZLEŞME MADDESİNE BİLE UYMADILAR’

Tarihler 27 Mart 1994’ü gösterdiğinde ise İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yeni başkanı artık Tayyip Erdoğan’dı. Yaşanan süreci şöyle anlatıyor Karataş: “4 ay çalışmaya devam ettik. 4 ayın sonunda ise biz 1200 işçi işsiz kaldık. Şirket zarar ediyor, kapatacağız dediler ve kapattılar. Sözleşmede, şirketin kapatıldığı durumda işçilerin Büyükşehir Belediyesine ve İSKİ’ye dağıtılacağı şeklinde madde yer almasına rağmen, bu yapılmadı. İşçiler bölündü. Yaklaşık 500 işçi hemen kabul edip imzayı atıp çıktı. Sendika da çok irade göstermedi. İşten atıldıktan sonra belediye yöneticileriyle çok kez görüşme talebinde bulunduk ama hiç bizi dikkate almadılar. Sadece şirket zarar ediyordu, şirketi kapattık diyorlardı. Başka hiçbir şey. İşten atıldıktan sonra Yenikapı’daki İSKİ arıtma tesislerinin orada iki hafta orada direndik. Oraya arada bir basın geliyordu ama çok cılızdı. Star gazetesi ‘İSKİ’deki yolsuzluk’ haberlerini veriyordu ama bizi yazmıyordu. Direndiğimiz yerde İSKİ yöneticileri vardı. Şefler, bölge müdürleri… Kimse muhatap almıyordu. O tarihlerde Hürriyet ve Sabah gazetesi Güneşli tarafındaydı. Biz temsilcilerimizle kapılarına gittik, gelin haber yapın diye. Kimse gelip de bizimle görüşmedi. Hepimiz etkilendik bu durumdan. Eşinden ayrılıp ailesi dağılanlar oldu. Herkesin kurulu bir düzeni vardı bu düzen yerle bir oldu.”

‘İŞ ÖZEL BİR ŞİRKETE VERİLDİ’

Daha sonra sayaç okuma işinin özel bir şirkete verildiğini anlatıyor Karataş. “Cevizlibağ’da bir ofis vardı. Başvuruları oradan alıyorlardı. İşi bilen eleman istiyorlardı. Biz de sonuçta bir işe girecektik, bildiğimiz işti, gittik başvurumuzu yaptık, kimini çağırdılar ama çoğu işçiyi çağırmadılar” diyor.

Erdoğan’ın Büyükşehir Belediye Başkanları Toplantısı’nda yaptığı konuşmayı dinlemiş Karataş. Şunları söylüyor: “Arşivler ortada, SUSER örneği var. 1200 insan sırf bizim şirketten. Neticede sen zarar ediyorum dediğin işi özel bir şirkete verdin. Türkiye’deki sistemi biliyoruz, işçiler kazanacağına şirket kazansın dediler. Belediye Başkanlığı döneminde bizi işimizden etti, şimdi KHK’lerle akademisyenleri, kayyumlarla işçileri… Bizim de ahımız var onda.”

ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?

Büyükşehir Belediye Başkanları Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan şu ifadeleri kullanmıştı:

“Şayet varsa birkaç kötü örnek bahane edilerek, yüzlerce, binlerce kişinin ekmeğiyle oynanması ne hakka ne hukuka ne adalete ne de insanlığa sığar. Kapının önüne konan, canları yanan, yuvaları başlarına yıkılan insanların ahı üzerinde ne siyaset, ne hizmet bina edilebilir. İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı görevine geldiğimizde çalışan, birikimi ve gayretiyle bulunduğu yeri hak eden hiç kimseye dokunmadım, dokunmadık. Hiç kimseyi yerinden, ekmeğinden, aşından etmedik. Biz de teker teker her meseleyi çözüm yoluna koyarken, borçlarımızı da sabırla ödedik. Ne personelle, ne araçlarla ne de başka bir şeyle uğraştık. Tüm belediye başkanlarımızdan da aynı hassasiyeti bekliyoruz.”