GÖRÜŞ | 'İki sınıfı da mutlu edecek mucize bir formül yok, bu 1 Mayıs her zamankinden önemli'
AKP'nin işçilerin kıdem tazminatı hakkına yönelik tasfiye hazırlığına karşı büyük öfkelerini 1 Mayıs alanlarına taşımaya hazırlanan sendikalar ve mücadele örgütleri Manifesto'ya konuştu. İktidarın amacının krizin faturasını emekçilere kesip sermayeye kaynak yaratmak olduğunda birleşen işçi temsilcileri, emeğe yönelik bu saldırıya karşı sınıf eksenli bir mücadele hattının büyütülmesi gerektiğinin altını çizdi.
Sermaye devletinin ekonomik krizin faturasını emekçilerin sırtına yükleme hazırlıklarına girdiği bir dönemde Türkiye’nin her yerinde milyonlarca emekçi 1 Mayıs’ta alanları doldurmaya hazırlanıyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın “reform pakedi” altında açıkladığı bir dizi düzenlemeyi hayata geçireceklerini duyurmuştu. Pakette kıdem tazminatı hakkının tasfiye edilerek fon haline getirilmesi ve BES’le entegre edilmesi gibi emeğe yönelik saldırı hazırlıkları dikkat çekiyor. Albayrak, paketle ilgili ilerleyen günlerde yaptığı yeni bir açıklamada da, halkın ağzına bal çalmaya çalışıp, “Öyle bir formül üreteceğiz ki tüm paydaşlar mutlu olacak.” iddiasında bulunmuştu. İşte 2019 1 Mayıs’ında mavi ya da beyaz yakalı her sektörden emekçiler de haklarının gasp edilmesi hazırlığına karşı alanlara akıp gücünü gösterecek.
Sınıfın birlik, mücadele ve dayanışma gününe sayılı günler kala Manifesto olarak çeşitli sendikaların temsilcilerinden kıdem tazminatı saldırısı ve 1 Mayıs’ta emekçilerin vereceği yanıtla ilgili görüşlerini aldık.
SENDİKA UZMANI ONUR BAKIR
‘İki sınıfı mutlu edecek formül yok’
Sendika uzmanı Onur Bakır, Albayrak’ın açıklamalarından çıkan sonucu şöyle değerlendirdi:
“Zorunlu bireysel emeklilik sisteminden çıkanlar yeniden sisteme dâhil edilecek. Asgari bir süre boyunca sistemden ayrılmak mümkün olmayacak. Her ay ücretlerden yüzde 3 BES kesintisi yapılacak ancak işçi sistemde biriken parasını belli bir süre boyunca çekemeyecek. Bu süre bittikten sonra ancak 56 yaşından önce parasını almak isteyenlerden çok ciddi kesintiler yapılacak. Kıdem tazminatı fonu kurulacak. Kıdem tazminatı artık işçi ve işveren arasında, iş sözleşmesinin sona ermesine bağlı bir hak olmaktan çıkacak. İşverenler her ay işçilerin fondaki hesabına kıdem tazminatı primi yatıracak. Aynı BES sisteminde olduğu gibi işçinin fonda biriken tutara asgari bir süre boyunca dokunması mümkün olmayacak. İşçi işten çıkarılsa veya ayrılsa bile fondan parasını çekemeyecek. Zorunlu BES ile kıdem tazminatı fonu entegre edilecek ve bu iki fonda ciddi kaynak birikecek. Albayrak’ın da açıkladığı üzere bu kaynak sermayeye ucuz kredi olarak kullandırılacak”.
Bakır, Albayrak’ın “herkesi mutlu etme” iddiasına ilişkin ise “İşçi sınıfını ve sermayeyi mutlu edecek mucize bir formül yok. İşçiler kazanılmış haklarının korunmasını istiyor. Sermaye kıdem tazminatı yükünün azaltılmasını talep ediyor ve böylece daha kolay işçi çıkarmayı amaçlıyor. İktidar ise bir kez daha ‘mutabakat’ adı altında sermayenin taleplerine yanıt vermeye hazırlanıyor.” dedi.
‘1 Mayıs her zamankinden önemli’
Öngörülen sistemde kıdem tazminatının bir hak olmaktan çıkacağına dikkat çeken Bakır, “İş güvencesi boyutu ortadan kalkacak, işten atmalar kolaylaşacak ve kıdem tazminatı kara gün dostu olmayacak. Kıdem tazminatı son ücret üzerinden hesaplanmayacak, “her 1 yıla 30 gün” yerine daha düşük bir tutar belirlenebilecek, birçok yan hak tazminat hesabına girmeyecek ve fondaki tutar enflasyon karşısında eriyebilecek. Kıdem tazminatı, zorunlu BES gibi bir tür zorunlu tasarruf aracına dönüşecek, tazminata erişim zorlaşacak ve tazminat tutarı yarıya hatta üçte bire düşebilecek. Enflasyonun yüzde 10 altında getiri sağlayan, işçinin birikimini enflasyon karşısında eriten BES uygulaması ‘girişi zorunlu, çıkışı zor’ bir biçimde yeniden yapılandırılacak. İşçi emeğinin karşılığı olan birikimlerine dokunamayacak ve işçinin alın teri ucuz kredi olarak bir kez daha sermayeye transfer edilecek.” ifadelerini kullandı.
“Kıdem tazminatı hakkının yok edilmesi ve zorunlu BES soygununa karşı tüm Türkiye’de 1 Mayıs’ın yaygın ve kitlesel bir biçimde kutlanması ve itirazın yüksek bir sesle dile getirilmesi her zamankinden büyük önem taşıyor.” diyen Onur Bakır, 1 Mayıs’ta birikecek enerjinin bu saldırıyı durdurabilecek bir mücadele hattının inşasını mümkün kılabileceğine işaret etti.
EĞİTİM-İŞ İSTANBUL 1 NO’LU ŞUBE ÖZLÜK, HUKUK VE TİS SEKRETERİ ETEM NURİ ŞAHİN
Eğitim-İş İstanbul 1 No’lu Şube Özlük Hukuk ve TİS Sekreteri Etem Nuri Şahin, işçi ve kamu sendikalarının birincil görevinin emekçilerin haklarını daha ileriye taşımak ve çalışanların yaşam şartlarını iyileştirmek olduğunu belirtirken, kıdem tazminatı hakkının da 1930’den beri çalışma hakkının ayrılmaz bir parçası haline geldiğini dile getirdi. Kıdem tazminatının anayasal ve sosyal bir hak olduğunu kaydeden Şahin, “Zaten çoğu emekçinin normal maaşları açlık sınırının altında. İşsiz kaldıklarında verilen işsizlik maaşı yalnız başına mutfak masrafına bile yetmiyor kıdem tazminatı kaçınılmaz bir tamamlayıcı oluyor.” dedi.
‘Amaç bankaları fonlamak, kabul etmeyeceğiz’
Kıdem tazminatının BES’e devrinin sosyal bir hakkın özelleştirilmesi anlamı taşıyacağını söyleyen Şahin, bunun anayasa ve uluslararası anlaşmalarla garanti altına alınmış olan bir hakkın ihlali olacağına dikkat çekerken “Piyasa şartları kötüleştiğinde işsizlik sigortasında olduğu gibi fonda toplanan paralar ortaya çıkan dev açıkları kapamak için kullanılacaktır. BES’e devirden sonra kıdem tazminatı hızla eriyecek işveren ve bankaların fonlamasında kullanılacaktır. Bu hakkın geriletilmesi ve zamanla yok edilmesi anlamı taşır. Bu sendikaların ve sendikamızın kabul edebileceği bir şey değildir.” ifadelerini kullandı.
Özellikle kadrolu çalışanları piyasa ekonomisine yük olarak gören iktidarın iş güvencesini ortadan kaldırmaya çalıştığını ifade eden Şahin, “Fakülte mezunu arkadaşlarımız sözleşmeli ve ücretli öğretmen olarak çalıştırarak sahip olabilecekleri özlük haklarına daha baştan el konuluyor. Atatürk’ün yılmaz aydınlık öncüleri olan öğretmenler taşeron işçi seviyesinde karın tokluğuna, güvencesiz bir şekilde çalıştırılıyor. Eğitim-İş bu uygulamaların her zaman karşısındadır. Reform ancak çalışanların lehine yapıldığında sonuç doğurur. Yapıldığı söylenen bir revizyondur. Emekçi haklarına hiçbir katkısı yoktur. Emek örgütleri için kıdem tazminatı kırmızı çizgidir. Devri kesinlikle kabul edilemez.” diye konuştu.
PETROL-İŞ GENEL ÖRGÜTLENME VE EĞİTİM SEKRETERİ MUSTAFA MESUT TEKİK
Petrol-İş Sendikası Genel Örgütlenme ve Eğitim Sekreteri Mustafa Mesut Tekik, Albayrak’ın açıklamalarına ilişkin “İçeriği itibari, krize karşı bir önlem paketi, bir reform olarak sunulmuş olsa da içeriği gelecekte olmasını bekledikleri temennilerle dolu bir paket.” derken, işçiler için ne anlama geldiğini ise şöyle anlattı:
‘İşçinin ücretine el koyup sermayedarlara kaynak yaratacaklar’
Kıdem tazminatının fona devir edilmesi ve BES ile birleştirilmesi ile hükümet yeni bir birikim aygıtı yaratmayı hedefliyor. Bunu da zaten açlık sınırı koşullarında çalışan işçinin ücreti üzerinde oynayarak yapıyor. İşçi ücretinin bir kısmına el koyarak hem işçiyi sefalet koşullarına zorlayacak hem de sermayedarlar için aynen işsizlik sigortası fonunda olduğu gibi yeni kaynak yaratmış olacak. Hükümetin asıl derdi, özellikle son dönemde kendi eliyle filizlenen ve serpilen sermayeye yeni kaynak aktarmaya çalıştığını söyleyebilirim. Kıdem tazminatının fona devri ile işçilerin en önemli iş güvencelerinden biri de ortadan kalkmış olacak, geleceğe dair kaygıları daha da artacaktır.”
‘Genel grev nedeni’
Petrol-İş olarak bu düzenlemeyi kabul etmediklerini belirten Tekik, kıdem tazminatının sendikaların ve işçi sınıfının kırmızı çizgisi olduğunu vurguladı ve şöyle devam etti:
“Bu hakkımızın herhangi bir biçimde tartışma konusu yapılmasını ya da kriz döneminde sermayeye yeni bir kaynak aktarma mekanizması olarak düşünülmesini reddediyoruz. Bu hakkımızın, kriz koşullarında ‘reform’ ve ‘fedakarlık’ söylemleriyle elimizden alınmasına asla izin vermeyeceğiz. Petrol-İş Sendikası konfederasyonumuz Türk-İş’in son genel kurulunda da aldığı karar doğrultusunda, kıdem tazminatı konusunun genel grev nedeni olduğunun altını bir kez daha çizmektedir.”
Petrol-İş’in 1 Mayıs’ta öne çıkaracağı ana gündemlerden birinin kıdem tazminatının fona devri meselesi olacağını açıklayan Tekik “Türkiye’nin her bölgesinde ayağı olan ve yaklaşık 40 bin üyesiyle Petrol-İş, en gür sesiyle bulunduğu her yerellikte ‘Kıdem Tazminatının Fona Devri‘ne ‘dur’ diyecek, bu mücadelenin öncüsü olacaktır.” ifadelerine yer verdi.
SINIF TAVRI YK ÜYESİ KEMAL PARLAK
Sınıf Tavrı Yönetim Kurulu Üyesi Kemal Parlak, söze kıdem tazminatı hakkının ortadan kaldırılma isteğinin yeni olmadığına dikkat çekerek başlayıp şu hatırlatmaları yaptı:
“1990’lardan bu yana sermaye ve siyasi temsilcilerinin işçilerin önemli bir hakkı olan kıdem tazminatına göz diktiklerini ve her fırsatta bunu dile getirdiklerini biliyoruz. Defalarca sözde reformlar adı altında taslaklar hazırlandı, işçi sınıfının sert tepkilerinden dolayı her defasında geri çekilmek zorunda kaldılar. Şimdi tekrardan gündeme getirildiği söylenen BES ile birleştirilerek sermayeye yeni kaynak yaratmak istediklerini zaten satır aralarında kendileri de söylüyorlar. Aslında fonlarla ne yapmak istediklerini daha önce oluşturulan zorunlu tasarruf fonu, konut edindirme fonu ve işsizlik fonlarıyla biz çok iyi biliyoruz.”
‘İşçi sınıfını yalancı baharlara kurban etmeyeceğiz’
Albayrak’ın “Öyle bir formül üreteceğiz ki tüm paydaşlar mutlu olacak” iddiası için “Damat Albayrak’ ın paydaşlar mutlu olacak derken aslında temsilcisi olduğu sermaye sınıfını kast ediyor.” diyen Parlak, “Örneğin işsizlik fonunda oluşan paraları işsizlere değil sermayeye kaynak aktardıkları gibi oluşacak kıdem tazminatı fonun başına da bu gelecek. Kıdem tazminatını güvence altına alacaklarını söylemeleri de koca bir yalan. İşçilerin ücret dahil hiçbir alacakları güvence altında değil, samimi olsalar işçi alacaklarının tümünü devlet güvencesi altına alırlar” ifadelerini kullandı.
Mevcut iş kanunu ile bir yıl çalıştıktan sonra işçi lehine her türlü fesihte, kadın işçinin evlendikten sonraki bir yıl içerisinde, erkek işçinin askere gitmesi halinde ve emeklilikte kıdem tazminatını almayı hak ettiğini kaydeden Parlak, getirilmek istenen değişiklikle birlikte ise kıdem tazminatının sadece emeklilik ve ölüm halinde verileceğini belirtip ekledi: “Yine mevcut haliyle bir işçinin yıllık tazminatı 30 günlük brüt ücretle beraber tüm nakdi ve ayni hakları hesaplanırken, şimdi sadece 15 günlük ücrete indiriliyor. Yine mevcut hali ile patron işçiyi çıkartırken kıdem tazminatını vermek zorunda, fonla beraber patron dilediği zaman işçi çıkartacak tazminat vermeden”.
Emek örgütlerinin kıdem tazminatı konusunda net bir duruşları olduğunu gördüğünü dile getiren Parlak “Hatta BMİS tüm işyerlerinde olası fon yasasına karşı ciddi hazırlıklar yapıyor, herkes ‘kırmızı çizgimiz’ diyor umarım bu kararlılık devam eder. 1 Mayıs’ta işçi sınıfının talepleri başta kıdem tazminatı başta olmak üzere, işsizlik ve kriz olmalı, Sınıf Tavrı bu talepler doğrultusunda hazırlıklarını yapıyor, 1 Mayıs’ta alanlarda bu talepleri dile getireceğiz, işçi sınıfın yalancı baharlara ve burjuva partilerinin arasındaki kayıkçı kavgasına kurban edilmesine izin vermeyeceğiz.” dedi.
İYİ-SEN GENEL BAŞKANI ALİ ÖZTUTAN
İnşaat ve Yapı İşçileri Sendikası (İYİ-SEN) Genel Başkanı Ali Öztutan, Türkiye’de sermaye sınıfının siyasi temsilcilerinin uzun bir dönemdir krizin üstünü örtmeye çalıştıklarına dikkat çekip “Hamasetle ya da alaycı açıklamalarla ülkenin ekonomisinin büyüdüğünü dile getirdiler. Büyüme kısmen doğruydu ülkede sermaye sınıfı karlarını artırmaya büyüme devam ediyor lakin emekçiler ciddi bir yoksullaşma ve işsizlikle karşı karşıya. Tanzimde oluşan kuyruklar ülkemizde emekçilerin durumunu, Çırağan Sarayı’nda eğlenenler ise sermaye sınıfının durumunu gösteren en çıplak gerçekler.” dedi.
‘Sınıf 1 Mayıs’ta yanıtını kitlesel ve güçlü şekilde vermeli’
Krizin etkilerinin toplumda hissedilmeye başlamasıyla birlikte siyasi iktidarın yeni programlar açıkladığını belirten Öztutan, Bakan Albayrak’ın açıkladığı “paket”in amacının sermaye sınıfının çıkarlarını korumak olduğunu, bu nedenle de emekçilerin kazanılmış haklarına saldırma planını devreye soktuğunu dile getirdi.
Açıklanan “Yapısal Dönüşüm Programı”yla krizin faturasının işçi sınıfına kesilmiş durumda olduğunu belirten Öztutan, sözlerini işçilere 1 Mayıs’ta alanlara çağrısı yaparak tamamladı:
“Güvencesiz çalışma, işsizlik ve sömürü koşullarını dayatan düzene karşı sınıf siyasetini ve örgütsel gücünü bu süreçte ortaya koyarak bu süreci tersine çevirebiliriz. İşçi sınıfının bu yeni saldırı programına karşı 1 Mayıs’ta kitlesel ve güçlü bir yanıt verip kendi programını hayata geçirmek için sınıf tavrını koymalıdır.”