Güney Kıbrıs'tan Fatih gemisi personeline tutuklama kararı
Güney Kıbrıs yönetimi, "yasadışı sondaj yapıldığı" gerekçesi ile Fatih sondaj gemisinde çalışanlar ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, (TPAO) ile işbirliği yapan şirketlerin yetkilileri hakkında tutuklama emri çıkardı.
Güney Kıbrıs yönetimi, Mayıs ayından beri Kıbrıs adasının 36 ila 50 deniz mili açıklarında bulunan Fatih sondaj gemisinde çalışanlar ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ile işbirliği yapan şirketlerin yetkilileri hakkında “münhasır ekonomik bölgesi içerisinde yasadışı sondaj yapıldığı” gerekçesi ile tutuklama kararı çıkardı.
Güney Kıbrıs’ın tutuklama kararıyla beraber uluslararası alanda girişim başlattığı kaydedilirken Fatih gemisinde İngiltere ile Türkiye’den personel bulunduğu ve Türkiye’nin bu aşamada, ikisi Amerikan biri Hırvat olmak üzere, sondaj konularında uzman üç şirketle işbirliği yaptığı ve bu çalışanlar ile şirket yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunduğu belirtildi.
KUZEY KIBRIS’TAN TEPKİ VE ‘GERİ ADIM’ ÇAĞRISI
Tutuklama kararı üzerine Kuzey Kıbrıs Başbakanı Ersin Tatar’dan bir açıklama geldi. “Bir yasa dışılık, haksızlık, hukuksuzluk yapan varsa o da bizim önerilerimizi ve haklarımızı yok sayarak anlaşmalar ve araştırmalar yapan Rum tarafıdır” diyen Tatar şu değerlendirmeyi yaptı:
“Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve onunla işbirliği yapanlar kendi çıkarları için Türkiye ve KKTC’yi Doğu Akdeniz’den dışlamaya, haklarımızı arzu ettikleri gibi gasp etmeye çalışıyorlar. Bütün oyun, her türlü yola başvurarak Türkiye’nin güçlenmesini engelleme ve Kıbrıs Türk Halkı’nı değerlerinden, ait olduğu milletten kopararak güdük hale getirme oyunudur. Ancak bilinmelidir ki, hiç kimse Kıbrıs Türk Halkı ve Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki haklarını yok sayamaz, bizi ve Türkiye’yi haklarımızdan geri adım atmaya zorlayamaz. Doğu Akdeniz’de bir yasa dışılık, haksızlık, hukuksuzluk yapan varsa, o da bizim önerilerimizi ve haklarımızı yok sayarak anlaşmalar ve araştırmalar yapan Rum tarafıdır. Dolayısı ile Fatih Sondaj gemisinin çalışmaları ile ilgili olarak 25 kişi hakkında tutumla kararı aldıran Rum Yönetimi’ni bir kez daha böylesi sonuç alınamayacağı kesin olan adımlardan geri durmaya ve bizimle uzlaşmaya davet ediyorum. Ya hakkaniyet ve adalet ölçüleri çerçevesinde uzlaşacağız ya da onlar ne yapıyorsa, mütekabiliyet esası çerçevesinde biz de yapacağız. Biz, Kıbrıs konusunun çözüm çabaları dışında hidrokarbonlar konusunun Rum yetkililerle ele alınıp çözülmesinden yanayız. Böyle bir adımın meselenin halline önemli katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Birleşmiş Milletler ve üçüncü tarafları uyarıyoruz; Rum tarafının bu önerimizi sürekli reddetmesinden ve gerginliği artırıcı kararlar almasından doğacak sonuçların sorumlusu biz olmayacağız.”