Güvenli bölge: ABD ve AKP’nin Suriye’yi bölme planı
ABD, Erdoğan’ın ilk günden beri peşinden koştuğu “güvenli bölge”ye evet derken Irak’ta kullanılan “Çekiç Güç” unutulmuş görülüyor. Önceki hafta Astana’da Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunan AKP hükümeti ABD’nin ülkeyi bölme planlarına ortak olurken Rusya ve Suriye’nin “güvenli bölge”ye cevabı İdlib’i teröristlerden temizlemek için operasyonları genişletmek oldu.
Milli Savunma Bakanlığı, Türk ve Amerikan askeri heyetleri arasında Ankara’da 3 gün süren görüşmelerin tamamlandığını açıkladı. Açıklamada, “Bu çerçevede, Güvenli Bölge tesisinin ABD ile birlikte koordine ve yönetimi için Türkiye’de Müşterek Harekât Merkezinin en kısa zamanda kurulmasında mutabık kalınmıştır” denildi.
Türkiye, güvenli bölgenin 30-40 km derinliğinde olması gerektiği ve YPG’nin bölgeden tamamen çıkarılması gerektiğini söylemişti. ABD ise 15 km derinliğinde bir bölge önerisi sunmuştu. Görüşmelerin ardından, Türkiye’nin güvenlik endişelerini giderecek ilk aşamada alınacak tedbirlerin bir an önce uygulanması; bu çerçevede, Güvenli Bölge tesisinin ABD ile birlikte koordine ve yönetimi için Türkiye’de Müşterek Harekât Merkezinin en kısa zamanda kurulması ve müteakiben, Güvenli Bölgenin bir barış koridoru olması ve yerinden edilmiş Suriyelilerin ülkelerine dönmeleri için her türlü ilave tedbirin alınması konularında mutabık kalındığı açıklandı.
Geçtiğimiz hafta Suriye’de “güvenli bölge” oluşturulmasına yönelik olarak Şanlıurfa’da kurulacak Müşterek Harekât Merkezi’nin faaliyete geçirilmesine yönelik çalışmalar başlarken Türkiye bölgede insansız hava araçlarının görev yapmaya başladığını da açıkladı.
Türkiye ile ABD daha önce Münbiç’te ortak devriye görevleri için de anlaşmış ancak bu anlaşma kapsamında eğitim çalışmalarının başladığının açıklanmasının ardından mesele AKP tarafından gündemden düşürülmüştü. Öte yandan, görüşmelerde “güvenli bölge”ye ilişkin mutabakata varıldığı açıklansa da bölgenin nasıl kurulacağına ilişkin Türkiye tarafından yapılan açıklamalarda söylenenler bu mutabakatın ayrıntılarına ilişkin söylenenlerle gerçekler arasında önemli farklar olacağını gösteriyor.
SDG: ‘GÜVENLİ BÖLGE’ ANLAŞMASINDA ABD BİZİMLE TÜRKİYE ARASINDA ARABULUCU
Suriye’nin kuzeyinde ABD ile mutabakata varılan ‘güvenli bölge’ anlaşmasının, ABD’den gelen üst düzey askeri yetkililerle yapılan görüşmeler sonrası hayata geçirilmesi beklenirken, sınırın öte yanında, YPG/YPJ güçlerinin omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) ‘başkomutanı’ sıfatını taşıyan Mazlum Abdi, ABD’nin Türkiye ile görüşmelerinde, kendi önerilerinin Amerikalılar tarafından gündeme getirildiğini öne sürdü.
Abdi, Türkiye ile ABD arasında yürütülen görüşmelerde Amerikan tarafı aracılığıyla kendi önerilerini gündeme getirdiklerini, görüşmelere dolaylı olarak dahil olduklarını söyledi. Abdi, bu yılın başından beri süren ‘güvenli bölge’ görüşmelerinde Türk tarafının ve kendi görüşlerinin ele alındığını belirtirken anlaşmanın ilk olarak Resulayn ve Tel Abyad arasında uygulanacağını da açıkladı.
ABD ile Türkiye’nin kamuoyuna açıkladığı üç maddenin, tüm tarafların üzerinde mutabık kaldığı bir temel olduğunu söyleyen Abdi, ancak çok sayıdaki detay üzerinde görüşmelerin sürdüğünü söyledi.
YPG’nin sınırın beş kilometre ötesine çekilmesini, yerini yerel güçlerin almasını ve koalisyon güçleriyle birlikte çalışmasını önerdiklerini belirten Abdi, ‘kentlerin güvenli bölge dışında tutulacağını’ söyledi. Abdi, güvenli bölgenin derinliğiyle ilgili soruya ise şu yanıtı verdi: “Tüm bölge beş kilometre derinliğinde. Ancak Serekaniye ile Tel Abyad arasındaki bazı bölgelerde derinlik dokuz kilometre. Ve bazı çok küçük alanlarda derinlik 9 ila 14 kilometreye yükseliyor. Yani 5,9, 14 arasında diyebiliriz.”
SDG’nin bu konudaki açıklamaları Münbiç’in bir tekrarı ile karşı karşıya olunduğuna işaret ediyor. Türkiye görüntüde ABD ile yaşadığı sürtüşmede istediğini alır gözükürken esasında ABD’nin bölgeye dönük planlarını Türkiye kamuoyuna kabul ettirmiş oluyor.
YENİ BİR “ÇEKİÇ GÜÇ”
Tartışılan “güvenli bölge” akıllara Irak’ın kuzeyini özerkleştiren “Çekiç Güç” operasyonunu hatırlatıyor. ABD’nin yıllarca Türkiye topraklarından yürüttüğü bu operasyon ile Irak’ın kuzeyinde bir Kürt devleti fiilen kurulmuştu.
Bugün ABD’nin benzeri bir planla Suriye’nin kuzeyinde de ademi merkeziyetçi bir yapıyı hazırlamaya başlayacağını öngörmek işten değil. Türkiye’nin ise esas olarak altı tamamen boşalmış olan cihatçıların hala kullanışlı olduğunu kanıtlayıp YPG’yi saf dışı etmek üzerine kurulu stratejisinin ise Rusya ve Suriye’nin elini güçlendirdiği tartışmasız.
Bu tabloda ABD’nin kendi planlarını bir kenara koymasını beklemek yerine Türkiye’nin bu planlara uyumu sindirmesinin zamana yayılmasına izin vermesi daha makul bir seçenek olarak ortada duruyor.
RUSYA’NIN İDLİB CEVABI
Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge kurulması için Türkiye ile ABD arasında yapılan anlaşmaya İran bir açıklamayla tepki gösterdi. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Abbas Musevi, güvenli bölge anlaşmasına dair endişelerini dile getirirken “Suriye’nin kuzeyinde bir güvenli bölge oluşturulacağına dair Amerikalı yetkililer tarafından yapılan son duyuru ve anlaşmalar provokatif ve endişe vericidir” dedi.
Bununla birlikte Rusya ve Suriye’nin cevabı ise bir açıklamadan fazlasını kapsıyor. Rusya için Türkiye ile ABD’nin sahada yeni bir gerçeklik ve güç bloku oluşturması Suriye devletinin bütün toprakları üzerinde egemen olma stratejisinin önündeki bir tehlike. Rusya bunu engellemek veya zayıflatmak için bugüne kadar Türkiye’nin gözetleme noktalarının bir bariyer olmasına daha fazla sessiz kalmamayı tercih etti.
Türkiye, Soçi Mutabakatı’nda Ulusal Kurtuluş Cephesi ve Suriye Ulusal Ordusu oluşumlarıyla “terör örgütlerini diğerlerinden ayrıştırma” yükümlülüğünü kabul etmişken El Kaide uzantısı Hayat Tahrir Şam terör örgütü İdlib’deki kontrol alanı yüzde 55-60’dan yüzde 90’a çıkardı. Han Şeyhun’a yönelik son operasyon ise bütün örgütleri aynı çatı altında birleştirdi.
Rusya bu tabloyu artık operasyonun “haklı gerekçesi” olarak daha belirgin bir şekilde kullanırken Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ise Türkiye’nin “rejim ateşle oynuyor” açıklamalarını umursamaksızın Türkiye’ye bölgedeki terör örgütlerine karşı yapılacak operasyon ile ilgili olarak bilgi verdiklerini açıkladı.
Daha önemlisi, Türkiye’nin bölgeye gönderdiği konvoyun Suriye tarafından vurulduğunu açıklasa da Suriye’ye yakın kaynaklar Rus uçaklarının konvoyu durdurduğunu açıklarken iki Rus savaş uçağının bölgeye yönelen ve Suriye hava sahasını ihlal eden iki Türk savaş uçağını engellediği de haberlere yansıdı.
Bu tablo AKP’nin Suriye’deki ikili oyunlarının sürdürülemez bir noktaya doğru gittiğini gösteriyor. Rusya ile karşı karşıya gelişler arttıkça ABD’nin taleplerine boyun eğecek bir Türkiye veya ne Rusya’ya ne de ABD’ye yaranamayacak bir konuma gerileyecek bir Türkiye seçenekleri AKP’nin yıllardır üzerinde tepindiği “beka sorunu”nu bir kez daha kendi işbirlikçiliği ve başarısızlıkları ile karşımıza çıkartacak.