HDP'den AKP'ye: Dolmabahçe'yi tanımış olsaydınız, Rusya ile 10 madde imzalamak zorunda kalmayacaktınız
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Diyarbakır'dan AKP'ye seslendi, "2015 yılında Dolmabahçe Mutabakatını inkar etmemiş olsaydınız, tanımış olsaydınız, Rusya ile 10 madde imzalamak zorunda kalmayacaktınız" dedi.
Meclis çalışmalarını 3 gün süreyle boykot ederek Diyarbakır’a gelen HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ile beraberindeki milletvekilleri, bugün Dağkapı Meydanı’nda yapılan basın açıklamasına katıldı.
Yurttaşların açıklama için Dağkapı Meydanı’na girmelerine izin verilmeyince HDP’liler, bir süre polisle görüştü. Görüşmenin ardından Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven ve HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ile milletvekilleri, belediye eşbaşkanları ve yurttaşlar polis ablukası altında meydana girdi.
Mezopotamya Ajansı‘nda yer alan habere göre, meydanda konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, şunları söyledi:
“PARLAMENTOYA ARA VERDİK”
“Üç gündür HDP milletvekilleri, yöneticileri ve halkımızla birlikte Amed’te, bu sokaklarda hem kayyum hem tutuklama hem tecrit hem de savaş politikalarına karşı parlamentodan çıktık. Parlamentoya ara verdik. Burada halkımızla birlikte bize karşı uygulanan zulme, baskılara, bütün müdahalelere karşı tepki vermek üzere buradayız. Biliyoruz ki; yıllardır, yüz yıllardır ülkeyi yönetenler, sürekli Kürtleri ezdiler, inkar ettiler, yok saydılar. Her türlü baskı politikalarıyla ezmeye çalıştılar. Bugün Kürtlere yaşama hakkı bile tanımayanlar, Suriye topraklarına savaş açarak, Kürt halkını Suriye topraklarından çıkarmaya çalışanlar, Kürt halkı yüz yıllardır sizin politikalarınıza diz çökmedi biat etmedi.
‘DOLMABAHÇE’ SİTEMİ
8 yıldır, Efrîn başta olmak üzere Suriye topraklarının bütün kazanımlarına yönelik her tülü müdahaleyi yaptınız. Geldiğiniz nokta Rusya ile 10 maddelik mutabakat oldu. 2015 yılında Dolmabahçe Mutabakatını inkar etmemiş olsaydınız, tanımış olsaydınız, Rusya ile 10 madde imzalamak zorunda kalmayacaktınız. Dolmabahçe Mutabakatı, Türkiye’nin, Suriye’nin, Ortadoğu’nun demokratikleşmesi anlamına geliyordu.
“ÖCALAN’IN MUTABAKATINI ÇOK GÖRDÜNÜZ”
Sayın Öcalan’ın devlet heyetiyle birlikte hazırladığı mutabakatı, Türkiye ve Ortadoğu halklarına çok gördünüz. Ne olduysa ondan sonra oldu. Savaş ve çatışma süreciyle birlikte güvenlikçi politikaları önünüze koydunuz. Her türlü zulmü yapmaya devam ettiniz.
‘MÜZAKERE’ ÇAĞRISI
Amed’te halkın seçtiği Sayın Selçuk Mızraklı başta olmak üzere kentin yiğit evlatlarını cezaevine koydunuz. Gültan Kışanak, Selahattin Demirtaş cezaevinde. Onların cezaevine koydunuz, ardından hemen kurulan sandıklarda yine halkın iradesi kazandı. Bu yanlıştan bir an önce vazgeçmenizi, savaşla değil, Kürtlerle müzakereyi ve diyalogu esas almanızı bekliyoruz. Bu ülke hem Kürtlerin hem Türkiye halklarının ülkesi Herkesin bir birine saygı ve sevgiyle yaklaşması gerekiyor. Bu sürecin mutlaka kazananı olacaktır. Bu sürecin kazanını mutlaka Kürtler ve Türkiye halkları olacaktır.
Suriye’ye başlatılan savaştan bir an önce vazgeçilmesi ve orada oluşturulan güvenli bölgeden çıkılması, Suriye topraklarının Suriye halklarına teslim edilmesi gerekiyor. Türkiye halklarının da Suriye halklarının da barışa ve demokrasiye ihtiyacı vardır. Demokrasi ve adaletin tesisini, hep birlikte kurmak durumundayız. Derhal Suriye topraklarından diğer güçlerin çıkması ve Suriye halklarına teslim edilmesi gerekiyor.
“KAZANACAĞIZ”
Bu zulüm bitecek. Bu devran bitecek. AKP son demlerini yaşıyor; yarın bu ülkede sandık kurulsa, AKP iktidarını kaybetmiş olacak. Bu ülke halklarındır. Kürtlerindir, Türklerindir, Alevilerindir, Araplarındır, Çerkeslerindir. Barış ve kardeşlik içerisinde yaşayacağımız günler yakındır. Direne direne kazanacağız.”