İdeolojik Diyanet

Açıkçası Diyanet, din işlerini düzenleyen bir kurum olmaktan çıkmış, doğrudan ideolojik bir kurum olarak hatta ideoloji üretim merkezi olarak işlev gören bir yapıya dönüşmüştür. Diyanete ideolojik bakılıyor diyenler, Diyanet’in ideolojik bir kurum haline geldiğine bakmalıdır.

Kurtuluş Kılçer

 

Diyanet İşleri Başkanlığı tartışılıyor. Türkiye’de siyasi tartışmaların odağında Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bulunması asla tesadüf değil. Mesele, toplumun önemli bir kesiminin Diyanet’e yönelik ideolojik bakışında değil, bizatihi Diyanet’in ideolojik bir kurum haline gelmesindedir.

Masaya yatırılması gereken, bugünkü Diyanet’in dünya görüşünün ne olduğudur. Açıkçası Diyanet, din işlerini düzenleyen bir kurum olmaktan çıkmış, doğrudan ideolojik bir kurum olarak hatta ideoloji üretim merkezi olarak işlev gören bir yapıya dönüşmüştür. Diyanete ideolojik bakılıyor diyenler, Diyanet’in ideolojik bir kurum haline geldiğine bakmalıdır.

AKP, yeni bir rejim kurdu. Bu rejimin iki dayanak noktasının altı kalınca çizilmelidir. Birincisi İmam Hatipler diğeri ise Diyanet’tir. AKP, gerici rejiminin temellerini bu iki kurum üzerinden atarak, toplumsal zeminini sağlamaya ya da sağlama almaya çalışmaktadır. Tam da bu nedenle Diyanet tartışması, “ideolojik bakmaktan” çok öte doğrudan Diyanet’in AKP ideolojisinin kolonlarından birisi, AKP rejiminin ideolojik kurumlarından birisi haline gelmesiyle ilgilidir.

Tekrar etmek pahasına, bugün sorunu toplumun ya da muhalefetin Diyanet’e bakışında aramak beyhude çabadır; asıl sorunlu durum bugün bütün yurttaşların vergisiyle beslenen Diyanet’in bir ideolojik kuruma dönüşmesidir: Hem de gerici bir ideolojik kuruma.

Diyanet’in gerici, kadın düşmanı ve cihatçı fetva, yorum ya da yayınlarından bahsetmek gerekir mi? İsteyen internette küçük bir araştırma yapabilir.

Diyanet kendi varlığını, şeyhülislamlığın devamı olarak görüyorsa, işte burada durulmalıdır. Çünkü şeyhülislamlık bir şeriat kurumu olarak vücut bulmuştu, Diyanet ise Cumhuriyet kurumu olarak din işlerini düzenleme amacıyla ve dini siyasete alet eden tarikat ve cemaatlere boşluk bırakmamak için teşkil edilmişti.  Bugün kuruluş felsefesinden tamamen ayrılan bir Diyanet kendisini teokratik bir devletin kurumu olarak, şeyhülislamlığın devamı olarak görmektedir. Açıkça yazmıştır!

Osmanlı’da “bile” din ve devlet işleri ayrılma yoluna gidilmişti. Padişah, şeyhülislamlığın yetkilerini tanımlamış, onu devlet idaresinde ayrı bir yere koymuştu. Bugün Diyanet, açıkçası, Osmanlı’yı bile geride bırakacak şekilde devlet işlerini idare eden bir kurum haline getirilmek istenmektedir. Okula, kışlaya, hastaneye, her yere imam atanması ne çabuk unutuluyor. Dün FETÖ’nün imamlar ordusuna benzer bir ‘model’ bugün Diyanet eliyle hayata geçirilmeye çalışılmaktadır.

FETÖ ile Diyanet arasında elbette fark var. Ancak söz konusu dinci bir siyasal ve toplumsal örgütlenme ise arada çok da büyük fark bulunduğunu kim söyleyebilir? FETÖ kendi adamlarından her yere imam atamıştı, AKP Diyanet eliyle her yere imam atayarak gerici bir rejimin ayaklarını döşemeye çalışıyor. Ortaklık modeldedir.

Emperyalizmin ülkemizi işgal ettiği günleri çabuk unutuyoruz. 30 Ağustos’un tek başına Yunan işgaline değil, bu işgalin arkasında duran emperyalizme karşı verilmiş bir savaş olduğu açık bir gerçekken, 30 Ağustos günü yayınlanan hutbede, bu savaşın önderlerini anmaması Diyanet’in ideolojik kimliğini açık olarak göstermiyor mu? Diyanet, Cumhuriyet düşmanı bir kurum olma yolundadır. Diyanet’in Cumhuriyet ile derdi vardır, tıpkı AKP gibi.

AKP, 1923 Cumhuriyeti’ni yıkmıştır, Diyanet AKP rejiminin temellerini kurmaktadır.

Tam da bu nedenle, Diyanet’i eleştirenlere laf edilemez. Dün FETÖ devletin altını oyarken bugün Diyanet bu ülkenin kurucu değerlerinin altındaki toprağı kaydırma derdindedir. Diyanet ne masum ne de ideoloji dışıdır!

Laik bir ülkede Diyanet’in yeri başkadır, bugünkü Diyanet ise başka bir misyon derdindedir. Köküne kadar ideolojik bir kurum haline dönüşmüştür.

Kimse Atatürk, dini bayramlarda ve hutbelerde adının geçmesini istemedi, size ne oluyor demesin! Ya da İstiklal Marşı ve Türk bayrağını gündeme getirip HDP’yi eleştirmeyenler Diyanet’i eleştiriyor diyerek konuyu çarpıtmasın!

Bunlar ucuz argümanlar!

Diyanet’i eleştirmek ideolojik bakışmış!

Asıl teokratik bir devlet özlemi içinde olan Diyanet, ideolojik bir kurumdur. Yakında siyasi bir kurum haline gelirse, kimse şaşırmasın…

FETÖ de “sivil toplum” örgütüydü, değil mi?

AKP eliyle kurulan “yeni rejimin” temel kolonlarından biri haline getirilen Diyanet’in Cuma hutbesinde sergilediği “ince tutum”, kuruluş amacını şeyhülislamlığa bağlayan “tarihsel uyanıklık”, toplumun bütün alanlarında imamların söz sahibi olacağı bir “model stratejisi”, gerici fetva ve cihatçı söylemlerde süreklilik…

Sahi Diyanet’in misyonu nedir?