İmam hatiplilerden oy isteyen AKP'lilere: Mecbur muyuz? Ekrem beyin duruşu bize çok yakın geliyor
23 Haziran seçimi öncesi İstanbul'da AKP'lilerin oy için gittiği bir imam hatip lisesinde öğrencilerden 'İmam hatipliyiz diye AK Parti’ye oy vermeye mecbur muyuz?' cevabı aldığı ortaya çıktı. Olayı anlatan Akit yazarı Dilipak, üzüntüsünü dile getirirken "Şimdi ah-vah’ı bırakıp, takkemizi önümüze koyup düşünmemiz gerek." dedi.
Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, 23 Haziran öncesi seçim çalışması için yasadışı şekilde bir imam hatip lisesini gezen AKP’lilerin karşılaştığı “sürpriz”i yazdı.
Dilipak’ın bugünkü ‘Çok geç olmadan’ başlıklı yazısına göre, öğrencilere “Oyunuz Binali beye herhalde” diyerek destek isteyen AKP’lilerin aldığı cevap “Biz imam hatipliyiz diye AK Parti’ye oy vermeye mecbur muyuz?” karşılığı oldu.
Öğrenciler ve AKP’liler arasındaki diyalogu aktaran Dilipak’ın bugünkü yazısının ilgili bölümü şöyle:
“Seçim öncesi, AK Parti ilçeden bir grub İstanbul’da bir Anadolu İmam Hatip Lisesini ziyaret eder. İmam Hatip son sınıftaki kız öğrencilerle sohbet ederler. “Oyunuz Binali beye herhalde” deyince aldıkları cevap şu olur: “Biz imam hatipliyiz diye AK Parti’ye oy vermeye mecbur muyuz, Ekrem beyin duruşu bize çok yakın geliyor.” Bizimkiler bunu beklemiyorlardı. Bizim tarlamızı başkaları sürmüştü, köprünün altından çok sular akmıştı. Güzel binalar yaptık ama, dışı birileri kıskandırırken, içi bizi yakıyordu! Bizim İmam-Hatip dernekleri, Vakıfları ‘Deist İlahiyatçı, Meslekçi’(!) beklemiyorlardı. Sahi, ‘biz eskiden eskiden’ ‘İrşad faaliyeti’ diye bir faaliyetimiz vardı değil mi. ‘Tebliğ’e çıkardık. Şimdi ‘Deistlik’ten şikayet ediyoruz. Neyse! Halimiz bu! Şimdi ah-vah’ı bırakıp, takkemizi önümüze koyup düşünmemiz gerek. Tarikat, parti, vakıf, dernek, vakıf, evet şimdi övünme ve dövünme zamanı değil. Çözüm üretmeliyiz, Ne yapacaksak hemen şimdi! Zira yarın çok geç olabilir. Şimdi itiraf zamanıdır: İnni küntü minezzalimin! Selâm ve dua ile.”
İmam hatiplilerin yalnızca AKP veya gerici düzen partilerine destek vermediğine hatta onlara karşı eşitlik ve özgürlük mücadelesinin bir parçası olabildiğine ilişkin geçtiğimiz yıl Manifesto olarak yaptığımız röportajı tekrar paylaşıyoruz: