Bilindiği gibi ABD Başkanı Donald Trump geçtiğimiz günlerde ülkesinin İsrail’in Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tanımasının zamanının geldiğini söyleyerek, yüzölçümünden daha fazla öneme sahip olan bölgenin statüsü konusunda Siyonist İsrail yönetiminin atacağı “adımların” arkasında olduğunu göstermişti.
İsrail’in Kanal 12 televizyonun ise Trump’ın, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun 25-26 Mart’ta Washington’a yapacağı ziyaret sırasında ABD’nin Golan Tepeleri’deki “İsrail’in egemenliğini” tanıyan belgeyi imzalayacağını aktardı.
İsrail’in Suriye’ye ait olan Golan Tepeleri’nin 1967’de işgalinin ardından 52, 1981’deki ilhakının ardından ise 38 yıl sonra gelen bu adımının halihazırda tarihin en büyük emperyalist çullanmalarından birine karşı mücadele eden Suriye’ye karşı bir tehdit olarak okumak mümkün.
Hatırlanacağı üzere, İsrail 1967’de, Altı Gün Savaşı olarak da bilinen Arap-İsrail Savaşı sırasında Suriye’ye saldırarak, stratejik öneme sahip Golan Tepeleri’ni ele geçirmiş, Suriye ise 1973’de askeri harekat başlatarak İsrail’den Golan Tepeleri’ni geri almayı denemiş ancak başarısız olmuştu. 1981’e gelindiğinde ise İsrail, Golan Tepeleri’ni tek taraflı olarak ilhak ettiğini açıklamış ancak uluslararası toplum bu kararı bugüne kadar tanımamıştı.
ABD bu adımı atadursun, konuya ilişkin tepkiler de ardı ardına gelmeye başladı. Ortadoğu’da İsrail saldırganlığına karşı mücadele eden sayılı ülkelerden Suriye’nin, emperyalizmin küçük kardeşi İsrail’in sırtını sıvazlama hamlesine ilişkin “Suriye, Golan’ı elindeki tüm imkanları kullanarak kurtarmakta kararlıdır” açıklamasına ek olarak, İran da bu hamleyi “yasa dışı ve kabul edilemez” olarak niteledi. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Behram Kasımi, Trump’ı eleştirerek, “Bu karar zaten hassas olan bölgede yeni krizleri peşinden getirecek” diyerek, Golan Tepeleri sorununun çözümü noktasında, İsrail’in bölgedeki “işgaline son verme dışında hiçbir çözüm yolu bulunmadığı”nı vurgulamış oldu. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova ise Trump’ın uluslararası hukuku doğrudan ihlal ettiğini söyleyerek, konuyla ilgili “BMGK’yı hiçe sayarak Golan Tepeleri’nin statüsünün değiştirilmesi BM kararlarının doğrudan ihlali” ifadelerini kullandı.
Golan Tepeleri konusundaki bu statü “tartışmaları”; İsrail’in, hamisi ABD tarafından sürekli köpürtülen arsızlığının bir sonucu. Peki bu arsızlığın karşısında kim duracak? Siyasal İslam’ın ve onun temsilcilerinin İsrail karşısındaki tutumlarının bir “şov”dan ibaret olduğu herkesçe bilinen bir gerçek. Bunun için AKP’nin “davamız” dediği Mavi Marmara’yı 20 Milyon Dolar karşısında nasıl sattığını hatırlamak bile yeterli. Bu yüzden basında “Karara Ankara’dan sert tepki” başlığı ile yer alan haberler pek de öyle gerçeği yansıtmıyor.
Ortadoğu’da ABD’nin İsrail’in lehine attığı adımları, tek başına Trump’ın zırdeliliğine bağlamak -kendisi başlı başına patolojinin konusu olsa da- hem tarihsel hem de politik olarak eksikli olacaktır. Bu nedenle Trump’ın Golan Tepeleri konusundaki bu çıkışını biraz irdelemek gerekiyor. Geçtiğimiz yıl ABD kongresinin Trump’a yaptığı İsrail’in Golan Tepeleri’ndeki egemenliğini tanıma çağrısı Trump’ın bu kararı birdenbire almadığının bir göstergesi olarak burada dursun. Golan’ın statüsü konusunda hem İsrail’in ısrarının hem de ABD’nin desteğinin altında yatan birkaç neden var. Bunlardan biri bölgenin İsrail’e askeri olarak Suriye karşısında avantajlar sağlaması. Golan Tepeleri yüksek rakımı nedeniyle İsrail’e Suriye’de hatırı sayılır bir kilometre karede keşif yapma olanağı sağlıyor. Bir diğer neden ise Golan Tepeleri’ndeki tatlı su kaynakları. Başka bir neden ise 2015’te keşfedilen petrol rezervleri ki ABD’nin bu rezervlerin kullanım hakkını Suriye’ye bırakmak gibi bir niyetinin olmadığı herkesin malumu. ABD merkezli petrol şirketi olan Genie Energy Co. tarafından açılan keşif kuyularını da bir bilgi olarak ekleyelim.
Uluslararası hukuka göre Suriye toprağı olan ancak fiilen İsrail’in işgali altında bulunan Golan Tepeleri’nin bu iki ülke dışında Lübnan ve Ürdün’le de sınırı bulunuyor. Golan Tepeleri’nde 30’dan fazla İsrail yerleşim birimi bulunuyor. Buralarda 20 bin civarında İsrailli yaşıyor. Bölgede ayrıca 25 bin civarında da Suriyeli Dürzi yaşıyor.
Ortadoğu’da terör estiren Siyonist İsrail yönetiminin ve hamisi ABD emperyalizminin bu adımının ardından, bölgede tansiyonun daha da yükseleceği açık bir gerçek. Ancak 8 yıldır tarihin en büyük emperyalist çullanmalarından birine karşı direnen Suriye’nin bu provokasyona karşı da direneceği başka bir gerçek.
Bu haber en son değiştirildi 25 Mart 2019 10:22 10:22
Hamas yöneticilerinden Sami Ebu Zuhri yaptığı açıklamada en önemli önceliklerinin İsral saldırılarının durdurulması olduğunu ifade…
Erzincan'ın İliç ilçesindeki altın madeni sahasında 13 Şubat'ta meydana gelen heyelanda 9 işçinin hayatını kaybettiği…
İçişleri Bakanlığı’nca kayyum atanan Tunceli Belediyesi Eş Başkanı Birsen Orhan, savcılık sorgusunun ardından tutuklama talebiyle…
Narin Güran cinayetinde amca Salim Güran ve baba Arif Güran'ın araçlarının içinde bulunduğu 5 araç…
Şahin, " Bilinmelidir ki RTÜK sansür kurumu değildir. Anayasamız net bir hükümle sansürü yasaklar" ifadelerini…
Dokuzuncu olağan kongresini gerçekleştiren Saadet Partisi'nde genel başkanlık için Kayseri milletvekili Mahmut Arıkan ile İstanbul…