'İstanbul seçimlerinde herkesi tartıştık da, bir Bilal Erdoğan’ı konuşmadık...'
Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, 31 Mart'ta alınan sonuçları AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın oğlu olan Bilal Erdoğan'ın yönetiminde olduğu vakıflar üzerinden değerlendirdi. "İstanbul seçimlerinde herkesi tartıştık da, bir Bilal Erdoğan’ı konuşmadık" diyen Terkoğlu, "Birileri İstanbul’a 'vakıf gibi olmayan vakıflar' eliyle kurduğu düzenin sürekliliği için yapışıyor olabilir mi?" sorusunu gündeme getirdi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Bilal Erdoğan’ın yönetimde olduğu vakıflara milyarlarca lira ödenek ayırdığını bina ve arazi tahsis ettiğini ifade eden Terkoğlu, “Örtülü ya da açık desteklerle, hibelerle, kiralamalarla milyarlık bir ekonomiden söz ediyoruz. Politik örgütlenmenin, yeni kuşakların ideolojik dönüşümünün vakıflar eliyle yürütüldüğü bir sistemden bahsediyoruz” diye yazdı.
31 Mart’ın kesin olmayan YSK sonuçlarına göre CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu seçimi kazandı. Mazbatanın henüz verilmediği itiraz sürecinin devam ettiği İstanbul’un vakıflar ayağını Cumhuriyet yazarı Terkoğlu yazdı; “İşin ilginci, Bilal Erdoğan da hemen her konuda konuşuyor da İstanbul bahsini açmadı” dedi.
Terkoğlu’nu “İstanbul Bilal Erdoğan’ın babasının malı değildir” başlığıyla yayımlanan yazısının bir bölümünde şunları kaydetti:
Bilal Erdoğan’ın vakıflarına Başakşehir’de en büyük desteği veren, ardından İstanbul Belediyesi’nde sürdüren, kendisi de bu vakıflara üye olan Mevlüt Uysal’ın aday gösterilip kaybettiği Büyükçekmece’de AKP’nin yenilgiyi bir türlü kabullenememesi tesadüf mü?
Vakıflar, Osmanlı düzeninin en önemli kurumlarından biriydi. Mülkiyet; bireyin olmaktan çıkıyor, kamunun faydası için kullanılıyordu. Devletin bile dokunamadığı, kendi özel amaçları olan vakıflar konu İstanbul olunca bugünlerde farklı bir hal alıyor.
Sanki merkezinde Bilal Erdoğan’ın olduğu bir vakıflar denizindeyiz. Zaten kamunun olan belediye binaları, malları, paraları doğrudan kamu için kullanılmak yerine Erdoğan bağlantılı vakıflara devrediliyor. Bir ideolojik örgütlenme olduğu aşikâr olan çeşitli vakıflar ise sanki kendilerinin marifetiymiş gibi, bu mallar eliyle türlü işler yapıyor. Yardım alan eller “Allah razı olsun”lafını belediyeye ya da devlete değil, onun mallarını dağıtan Bilal Erdoğan’ın vakıflarına söylüyor.
Küçümsemeyin…
Örtülü ya da açık desteklerle, hibelerle, kiralamalarla milyarlık bir ekonomiden söz ediyoruz. Politik örgütlenmenin, yeni kuşakların ideolojik dönüşümünün vakıflar eliyle yürütüldüğü bir sistemden bahsediyoruz.
Birileri İstanbul’a “vakıf gibi olmayan vakıflar” eliyle kurduğu düzenin sürekliliği için yapışıyor olabilir mi?