Kanal İstanbul'u böyle savundu: Düşman birlikleri İstanbul'a kadar gelebilir
Sabah yazarına göre Kanal İstanbul'la birlikte kent "düşman işgali"ne karşı daha güvenli olacak.
AKP’nin tüm tepkilere rağmen inşaasına başlamaya hazırlandığı yeni “çılgın” projesi Kanal İstanbul’u savunmak için yandaşlar “işgal” senaryosu çizdi. AKP’nin yayın organı Sabah‘ın yazarlarından Doç. Dr. Hasan Basri Yalçın, Kanal İstanbul projesiyle ilgili gelen tepkilere karşı bir yazı kaleme aldı.
İktidarın “düşünce” kuruluşu SETA’nın da Strateji Araştırmaları Direktörü olan Yalçın, “Kanal İstanbul’un stratejik değeri” başlıklı yazısında, projenin “Türkiye’nin güvenliğini sağlamak adına bir devlet projesi” olacağını öne sürdü.
Projeyi savunmak için yazısında bir de “işgal” senaryosu uyduran yazar, “İstanbul bu ülkenin kalbidir. Ama maalesef konvansiyonel kuvvetlerle en kolay işgal edilebilecek şehridir.” deyip “Bulgaristan veya Yunanistan’la olan sınırlarımızı geçen düşman birlikleri hiçbir doğal engelle karşılaşmadan İstanbul’a kadar gelebilir.” iddiasında bulundu.
Yandaş yazar, projenin Kuzey ormanlarını, meraları, tarım alanlarını, tüm hassas ekosistemleri yok edebileceği ve bölgede beklenen depremin etkisini daha da büyüteceği gerekçeleriyle karşı olanları “patronları dışarıda olanlar” diyerek hedef aldı.
Yalçın’ın yazısında ilgili bölüm şöyle:
“Kanal İstanbul Türkiye’nin savunmasına da büyük bir katkı sunabilir. İstanbul bu ülkenin kalbidir. Ama maalesef konvansiyonel kuvvetlerle en kolay işgal edilebilecek şehridir. Savunma derinliği yoktur. Ülke sınırlarına mesafesi sadece 250 kilometredir. Bulgaristan veya Yunanistan’la olan sınırlarımızı geçen düşman birlikleri hiçbir doğal engelle karşılaşmadan İstanbul’a kadar gelebilir. Bu nedenle Cumhuriyet tarihi boyunca ordumuzun en fazla endişelendiği konuların başında İstanbul’un savunması gelmiştir. Kanal İstanbul işte bu nedenle aynı zamanda bir güvenlik projesidir.
Bunun ne demek olduğunu İngilizler, Ruslar ve Amerikalılar çok iyi bilir. İstanbul’u koruma altına almış ve Karadeniz’in gırtlağını tutan bir Türkiye’den çok rahatsız olacaklar. Bu yüzden de büyük bir baskıya maruz kalmamız kaçınılmaz.
Baskıyı da artık diplomatik yöntemlerle yapamadıkları için içimizdeki gönüllüleri kışkırtacaklar. Her projede olduğu gibi.
İşi bir çevre meselesiymiş gibi sunmaya çalışanlara bakmayın. Bunlar maalesef her seferinde aynı şamatayı çıkartır. Ülkenin ulusal çıkarlarını önemseyen hiçbir projeye destek vermedikleri gibi engel olmak için de ellerinden geleni yaparlar ki, dışarıdaki patronları memnun olsun.”