Kılıçdaroğlu: Erdoğan tam anlamıyla tükenmişlik sendromu yaşıyor
"İzmir'e getirip aday gösterdikleri Nihat Zeybekçi de ithal aday. Ankara'ya ithal, İzmir'e ithal. İthal adaylarla başkanlık mı yapılır? İzmir'de bir İzmirliyi bulamadınız mı?"
Hatay’a giderken uçağında gazetecilerin sorularını yanıtlayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘tükenmişlik sendromu yaşadığı’ tespitinde bulundu.
DSP’ye transfer olan CHP’liler için konuşan Kılıçdaroğlu, “Adayların sayısı belli. Onu belirlerken listenin başında olanlar memnun oluyor, ortasında olanlar kaygılı, altta yer alanlar ise üzgün. Bir denge sağlamak zorundasınız. Bunun için de toplumun nabzını tutuyorsunuz. Aday sayısı fazlaysa memnuniyetsizlerin sayısı da o kadar fazla oluyor. Bu durum da kırgınlık yaşanıyor. Partili olanlar, siyaseti samimi olarak hizmet görenler, listeye dahil olmasalar da kararlı bir biçimde parti için çalışıyor. Dahil olmayanlar ya bağımsız ya da başka partilerde yollarına devam ederler. Aday belirlemede böylece samimiyeti de bir anlamda görüyoruz. Partimizde aday gösterilmeyenlerden bazıları DSP’den aday oldu. Onların çok fazla etkili olacağını sanmıyorum. Seçmen bilinçli. DSP’ye ise söyleyecek sözümüz yok. Onlar da siyasi parti. Biz sadece samimi olmayan siyasetçilerimize kızıyoruz.” dedi.
‘Erdoğan kendini adeta Türkiye belediye başkanı olarak konumlandırmış durumda’
Kılıçdaroğlu Erdoğan’ın sert söylemlerine değinirken, “Erdoğan tükenmişlik sendromu yaşıyor.” ifadelerini kullandı:
“AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ekibi ile onun yanında yer alan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, seçimi kaybedeceklerini gördükleri için yeni şeyler de söyleyemiyorlar. 17 yıldır iktidarda olan AKP’nin söyleyecek sözü olmayınca, karalama kampanyasıyla seçimi götürmeye çalışıyor. Millet İttifakını karalayarak, toplumu bölerek, kutuplaştırarak yol almak istiyorlar. Buna karşılılık, millet ittifakını oluşturanlar daha dikkatli, herkesi kucaklayan dil kullanmaya özen gösteriyorlar. Erdoğan’ın söyleyeceği farklı bir şey yok. Bizim seçim sloganımızda, bu süreçteki çalışmalarımızla, Erdoğan ve ekibinin çalışması arasında fark var. Bizim belediye başkan adayı olarak gösterdiklerimiz, neler yapacaklarını, amaçlarını, hedeflerini ortaya koyuyorlar. Öbür tarafta ise Erdoğan ve Bahçeli konuşuyor. Erdoğan kendini adeta Türkiye belediye başkanı olarak konumlandırmış durumda. Sert söylemlerle sonuç elde etmeye çalışıyor.
Hakkımda ve partimizle ilgili Erdoğan’ın sert söylemleri karşısında sadece gülümsüyorum. Biten, tükenmiş bir insanı görüyorum. Söyleyecek sözü kalmamış, ufku tükenmiş. İnsanları kavga ederek, bölerek, ayrıştırarak, nasıl koltuğumu koruyabilirim anlayışı içinde. Halktan kopuk, söylemleri de inandırıcı olmayan bir anlayış sergiliyor. Tam anlamıyla Erdoğan tükenmişlik sendromu yaşıyor.”
‘Biz seçimlere yeni ve genç adaylarla, onlar ise ne kadar eski ve yıpranmış adayı varsa onlarla büyükşehire çıktılar’
Kılıçdaroğlu’nun söyleşisini, Yeniçağ’daki köşesine taşıyan Ahmet Takan’a Kılıçdaroğlu’nun verdiği yanıtlar şöyle:
“Bu seçimlerde bir geleneği de başlattık. Büyükşehir belediye başkanlıklarına o kentte belediyecilik yapan, saygınlık kazanan kişileri aday olarak gösterdik. Beylikdüzü belediye başkanı Ekrem İmamoğlu, Seferihisar belediye başkanı Tunç Soyer, Antalya’da Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey bu örnekler arasında. Dolayısıyla başkanlarımız, ilçelerinde kendilerini büyük şehir belediye başkanlığına hazırlamış oldular. Bu durum, başkanlarımızın hizmetlerinde daha başarılı olma yolunu da açıyor. Verdiği hizmetleri, ilerde bütün kente verecek bir biçimde çalışma yürütüyor.”
“Erdoğan ve ekibi söylemlerinde, bizim adaylarımızın projelerinin rakamlarını büyüterek kendi projeleri gibi büyütmeye, sunmaya başladılar. İstanbul adayımız Ekrem İmamoğlu işsizlikle mücadele için sayı verdi, 150 bin kişiye istihdam yaratacağını söyledi. AKP’nin adayı Binali Yıldırım, ‘Belediyeler istihdam yaratmaz’ dedi. Onlar da bu kez sayıyı 200 bine çıkardılar. Belediyenin, nasıl istihdamın yarattığını görmeleri için Beylikdüzü’ne gitsinler. Adama sorarlar, ‘Başbakanlık yaparken kaç bin kişiyle istihdam yarattın?’ Devletin bütün imkanları varken istihdam yaratamıyor, Ekrem beyin sözlerini çalıp daha fazla istihdam yaratacağını öne sürüyor.”
“Biz seçimlere yeni ve genç adaylarla, onlar ise ne kadar eski ve yıpranmış adayı varsa onlarla büyükşehire çıktılar. Çünkü partilerinde de enerji tükenmişliği var. Köşe başlarını tutanlar yenilere izin vermiyor. Ankara’ya Kayseri’den aday getiriyorlar. Devasa Ankara’da başkan olacak kimseyi bulamadılar. Projesi, öngörüsü olmayan, Ankara’yı, Ankaralıyı bilmeyen bir aday getirdiler. Onun da tek yaptığı adayımız Mansur Yavaş’a saldırmak. Sen projelerini anlat kardeşim; Mansur Yavaş’ı herkes biliyor. Dürüst, insan sevgisi olan, geçmişinde başarı hikayesi olan birisi. Ankaralıların tamamı Beypazarı’na gidiyorlar. Şimdi bütün Ankara’yı öyle yapacağız. Cumhuriyetin başkentini, Cumhuriyete yakışır başkente dönüştüreceğiz.”
‘İthal adaylarla başkanlık mı yapılır?’
“İzmir’e getirip aday gösterdikleri Nihat Zeybekçi de ithal aday. Ankara’ya ithal, İzmir’e ithal. İthal adaylarla başkanlık mı yapılır? İzmir’de bir İzmirliyi bulamadınız mı?”
“(Erdoğan balkon konuşması yapar mı?) Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Mersin, Bursa, Antalya’yı alacağız. 31 Mart gecesi, seçimi kazanan arkadaşlarımız, kendileri konuşacak, halkı nasıl kucaklayacaklarını daha ilk günden itibaren dile getirecekler, taahhütlerini anlatacaklar.”
“Erdoğan’ın seçim sonuçlarını hazmetme gibi bir alışkanlığı yok. Daha doğrusu demokrasi kültürü yok. Seçimleri demokratik bir yarış olarak görmüyor. Kendisine karşı olan rakipleri düşman olarak, hem de yok edilmesi gereken düşman olarak görüyor. Bunun için Devletin bütün olanaklarını kullanıp başarı elde etmek istiyor.”
“Cumhurbaşkanı olarak binlerce korumayla miting alanlarına gidiyor. Valiler eşlik ediyor. Devletin bütün kaynakları seferber edilmiş durumda. Diğer partilere gelince biz hazineden gelen imkanlarla propaganda yapıyoruz. Haklı olduğumuz için bu seçimi kazanacağız.”
‘İyi Parti ile güçlü bir işbirliğimiz var’
“Belediye başkanlarımızın kazandıkları yerlerde kimse ötekileştirilmeyecek, ayrımcılık olmayacak. Aslında kazanan AKP’li vatandaşlarımız da olacak. Onlar da sosyal belediyeciliği, ayrımcılığın olmadığını görecek. Yoksul mahallelere ayrımcılık yapılacak ve onlara daha çok hizmet götürülecek.”
“Diğer illerde de durumumuz iyi. Adaylarımız çalışıyor. İyi Parti ile güçlü bir işbirliğimiz var. Bizim işbirliğimiz demokrasi için işbirliğidir. Çıkara dayalı işbirliği değil. Bu seçim, demokrasiden yana olanlarla, demokrasiye karşı olanların yarışı olacak. Yoksulluğa, açlığa, sefalete karşı olanlar bir tarafta, cebini doldurmak isteyenler bir tarafa.”
“Bilim üretmesi gereken üniversitelerin hali ortada. İzmir 9 Eylül Üniversitesi, bilim üretmek yerine manavcılığa başladı. O zaman halleri, manavları kapatın. Üniversitenin görevi, Türkiye neden üretimden kopartıldığını, demokrasiden niçin uzaklaştırıldığını araştırmalı. Bunları bırakmışlar, sırf saraya yaranmak için manavcılık yapıyorlar. Bu üniversitemiz, manavlık yapan üniversite olarak tarihe geçecektir. Allah bilir sattıkları ürünler de ithaldir.”