Kılıçdaroğlu: Osmanlı'da padişah beşikteki çocuğunu boğdurmak için şeyhülislamdan onay alıyordu
CHP lideri Kılıçdaroğlu, FOX TV'de kaldığı programda Erdoğan'ın yanında artık görüş aldığı kimse bırakmadığını dile getirip Osmanlı dönemini hatırlattı. Kılıçdaroğlu, "Padişah şeyhülislamın onayını almadan beşikteki çocuğunu boğduramıyordu. O ancak 'boğabilirsin' icazeti verirse bunu yapabiliyordu." dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu FOX TV’de Çalar Saat programında İsmail Küçükkaya’nın konuğu oldu.
31 Mart’ta gerçekleştirilen yerel seçimlerde Yüksek Seçim Kurulu’nun AKP’nin olağanüstü itirazı sonrasında yalnızca İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal ederek, ilçeleri geçerli saymasını eleştiren Kılıçdaroğlu, ‘Bizim rakibimiz artık YSK’dır. YSK milletin iradesine darbe yapmıştır’ dedi.
YSK’ya artık güvenmediğini belirten Kılıçdaroğlu, ayrıca verilen iptal kararının gerekçesinin henüz yazılmadığını belirterek, “birileri tarafından talimat geldiğini ve yine bu birileri tarafından gerekçenin şu anda yazılmaya çalışıldığını” söyledi. Kılıçdaroğlu, “Büyükşehir başkanlığı oylarını iptal ettik şu gerekçeyle ettik, diğerlerini bu gerekçeyle etmedik diyebiliyorlar mı? Uygulama vicdana, ahlaka, hukuka aykırı bir uygulama. Biz dilekçe verdik, madem sandık kurullarında bir hata oldu, o zaman dersin ki 39 ilçede ben seçimi iptal ediyorum. Bunun bir mantığı vardır” diye konuştu.
CHP lideri, Erdoğan’ın etrafında istişare yapabilecek kimse kalmadığını belirtirken, Osmanlı döneminden örnek verip “Padişah şeyhülislamın onayını almadan beşikteki çocuğunu boğduramıyordu. O ancak ‘boğabilirsin’ icazeti verirse bunu yapabiliyordu. Veya bir konuda görüş beyan ederken her halükarda istişare yapıyordu.” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:
‘İPTAL EDİLEN KARARIN GEREKÇESİ YOK’
Hayır anlamadım ben bunu Allah aşkına söyler misiniz bana bunu. Bir paravanın arkasında size verilen dört pusulaya mühür basıp aynı zarfa koyuyorsunuz. Seçmen aynı, sandık aynı, kurul aynı. Bunun sayımını yapıyorsunuz ve diyorsunuz ki büyükşehirde sorun var diyorsunuz, iptal ediyorsunuz. Bunu söylemek için bir adam vicdanını, iradesini birine sattıysa bu kararı verebilir. Vicdanı, hukukun üstünlüğüne inanan kimse bunu söyleyemez. Başka yerlerden birileri gerekçe yazıyor bu karara. Aynı talimatı veren kişi gerekçeyi şöyle yazacaksınız diyorlar.
Büyükşehir başkanlığı oylarını iptal ettik şu gerekçeyle ettik, diğerlerini bu gerekçeyle etmedik diyebiliyorlar mı? Uygulama vicdana, ahlaka, hukuka aykırı bir uygulama. Biz dilekçe verdik, madem sandık kurullarında bir hata oldu, o zaman dersin ki 39 ilçede ben seçimi iptal ediyorum. Bunun bir mantığı vardır.
‘BİZİM RAKİBİMİZ ARTIK YSK’DIR’
İradesini bir yerlere kiralamış olan, aklını, vicdanını kiralamış olanların yaptıkları bir uygulama bu. Bunun yargıçlıkla, hukukun üstünlüğüyle hiçbir ilgisi yoktur. Bunlar vicdanlarını kararttılar. (Sadi Güven’in Hayır oyu kullanması) Tabii ki de önemli. Belki vicdanı rahatsız. Yargıç olduğu için, ‘Biz bir karar alıyoruz ama bu kadar da olmaz’ deyip herhalde reddetti. Ben YSK’ya kesinlikle güvenmiyorum. Bizim rakibimiz artık YSK’dır. YSK milletin iradesine darbe yapmıştır.
Hiç kimsenin en ufak bir endişesi olmasın. Sandıklara sahip çıkacağız. Ben sandığa giderken bir sorun var mı? Yok. Sayımda da yok. O zaman arkadaş sen bunu hangi gerekçeye göre iptal ediyorsun? YSK’nın sitesinde de Ekrem İmamoğlu önde görünüyor.
‘ERKEN SEÇİM İSTEMİYORUZ’
“Bütün sandıklarda görevlilerimiz olacak, seçmen listeleri konusunda kimse endişeye kapılmasın. Biz erken seçim istemiyoruz. Bir odada İstanbullunun hakkını elinden aldınız. Niçin kalkacak? Ekrem Bey gidecek oraya oturacak. Kimin iradesiyle? Halkın iradesiyle. Ondan sonra önümüzde bir 4 yıllık süreç var. Neden istemiyoruz? Biz Türkiye’nin çıkarlarını savunan bir partiyiz. Ekonomiye bu kişiler ne zaman eğilecekler? İş dünyası önünü göremiyor. Neymiş bir kazandık tekrar seçim. Bunun adı fırsatçılık. Biz fırsatçı bir parti değiliz. Zamanı gelince gider oyumuzu kullanırız.
‘TÜRKİYE ADINA ACI OLAY’
Bir tezgah olduğu belliydi zaten. Türkiye adına acı bir olay. Beni asıl üzen bir Şehit cenazesinde bunların olmasıdır. Oraya gelen insanlar bizler bir şehit cenazesine katıldık. Bir devlet töreni. Namaz kılınır dualar okunur helallik alır sonra şehit cenazesini uğurlarız. Doğru dürüst namaz kıldırmadılar. Aynı saldırıyı bana Şavşat’ta yapılmıştır. Burada da benzer bir olay var. Kesinlikle planlıydı. Ben vatandaşımı hiç suçlamadım. Bazı kadınların çok tepki verdiklerini biliyorum. Türkmen köyü olduğunu söylendi bize. Önümüzdeki günlerde daha farklı görüntüler ortaya çıkacak. O saldırganlar serbest bırakıldı. Siyasi talimat olmasaydı serbest kalmazdı zaten. Ben inançlı bir insanım. Allah’ın verdiği bir can var. Benim görevim bu olayların karşısında sakin kalmaktır. Üç beş tane çapulcu saldırdı diye biz geri adım mı atacağız? Ben bir milim bile geri adım atmayacağım. Hayat gayeniz ne? Ben istiyorum ki insanlar huzur içinde yaşasınlar. Neden kavga ediyoruz? İktidar sahipleri gerilim yaratıyor? Bu ülkenin hakimi savcısı yok mu? Bu kadar yalan nasıl yayınlanıyor? İktidar gerilim yaratın diyor.
‘YANINDA ‘YAPTIĞINIZ YANLIŞTIR’ DİYECEK KİMSE KALMADI’
Erdoğan ülkeyi yönetiyor ama nasıl yönetiyor? Ülkeyi vicdanla, hukukla, yargının bağımsız olduğu bir yerde ülkeyi yönetirsiniz. Siz bunları bir kenara attınız, altta vatandaş besliyorsa Erdoğan bunu yapmaz. Niye yapsın? Yapmaz, yapamaz. Çünkü kendisi bir anlamda teslim alınmıştır. Erdoğan’ın çevresinde çok değerli insanlar vardı. Bütün bunların tamamı darmadağan edildi. Kim vardır şimdi çevresinde? Sayın Cumhurbaşkanım bunları yapmamalısınız diyebilecek kim kaldı? Etrafında ‘Sayın Cumhurbaşkanı şu yaptığınız yanlıştır’ diyecek kimse kalmadı. Osmanlı’da padişah vardır, ama sadrazam da vardır, şeyhülislam vardır. Bunlar çok önemli makamlardır. Padişah şeyhülislamın onayını almadan beşikteki çocuğunu boğduramıyordu. O ancak ‘boğabilirsin’ icazeti verirse bunu yapabiliyordu. Veya bir konuda görüş beyan ederken her halükarda istişare yapıyordu.
‘BU KADAR BÜYÜK HAKARETİ KARADENİZLİLER KALDIRAMAZ’
İsmail Bey bunu nerede bir iftar sofrasında söylüyor.İftar sonrası konuşabilirsiniz. Güzellikten iyilikten tarihten insanlıktan İslam dünyasından sorunlarından bahsedeceksiniz. Nasıl olur da kin kusulur? İftarda siyaset olmaz. Her şeyden bahsedebilirsiniz. Sen oruç mu tutuyorsun savaşa mı gidiyorsun? Irkçı söylem. Ekrem İmamoğlun’u bütün Karadenizlilerin vicdanına teslim ediyorum. Bu kadar büyük hakareti Karadenizliler kaldıramaz. Bir gönderme yapıyor. Aklı olan herkes bilir zaten. Bu dil iftar sofrasında kullanılacak bir dil değil.
‘YSK’NIN İÇİNDE YENİ BİR ÇETE YAPTI’
Çete nedir, birden fazla kişinin bir araya gelip yasa dışı bir iş yapmasıdır. O yedi kişi bir araya geldi, yasa dışı bir iş yaptılar mı deniz. Bir kişinin belli bir yere gelmesinin kuralları vardır. Hakim, kararlarıyla konuşur. Ben o yedi hakime sormak istiyorum; aktılar ki seçimi iptal edemiyorlar, aynı kurul biz sandıklarda yanlış yaptık dediler. Kalktı seçimi iptal etti dediler. Şimdi kalkmış hukuka uygun karar verdik diyorlar Hayır efendim siz hukuka darbe yaptınız. İstanbullular hukuku o yedi hakime rağmen düzeltecekler.
‘BİNALİ BEY’İN UFKU BİTMİŞTİR’
Rekabet iyi bir şey. Halk yararına. Ekrem Bey mazbatasını aldığı gün ertesi günden itibaren başlayarak neler yapacağını İstanbullulara gösterdi. Bir yazı gönderdi. Burada vaatlerini yazdı. Bu vaatlerin talimatını verdi şimdi onlar yapılıyor. Ekrem Bey 23 Haziran’dan sonra verdiği bütün sözlerin arkasında kapı gibi duracaktır. İmamoğlu verdiği sözlerin tamamını yerine getirecek. Kaç yıldır İstanbul’u yönetiyor da bunları yapmadılar? Önümüzdeki dönem göreceksiniz Ekrem Bey gelince, kucaklaşan bir İstanbul olacak. Binali Bey eskidir, Ekrem Bey yenidir. Binali Bey’in ufku bitmiştir, Ekrem Bey’in ufku yeni başlamıştır. Ekrem Bey’in dış dünyayla ilişkisi çok iyidir.
‘GERÇEK İŞSİZ SAYIMIZ 8 MİLYON 475’
Bu bir yılda. Şu anda gerçek işsiz sayımız 8 milyon 475. Cumhuriyet tarihinde bu kadar işsiz olmadı. Bu işsizliğin sebebi ne. Bu işsizliğin olduğu yerlerde annelerin durumu ne? Hiç kimse bu annelerin durumunu düşünmüyor. Bu anneler akşam çocuğunu yatağa aç yatırırken Saray’dakiler bunun farkında mı? Çocuğuyla salonda buluşamayan bir babanın dramını Saray’dakiler biliyor mu? Çocuğuna pantolon alamadığı için intihar eden bir babanın farkındalar mı? Bir değişim yapılmak zorunda. Göreceksiniz çok daha güzel değişimler olacak o zaman. Bir siyasetçi önce vatandaşını düşünecek. Damat Bey diyor ki dengelendi. Ekonomide denge mi kaldı Allah aşkına. Sen bunu farkında değil misin. Sanayici kapattı. Merkez Bankası’nın yedek akçeleri. Anadolu’da kadınlar yük olmasın diye kefen paralarını toplarlar. Merkez Bankası’nın yedek akçeleri Türkiye iflas ederse diye tutulur. Siz gittiniz yedek akçelere el koydunuz. Katar’dan uçağı neden aldı bedavaya