Lenin SSCB’nin temeline bomba mı koydu?
Putin’in gözlerden kaçırmak istediği gerçek şu ki Lenin bütün olumsuzluklara ve iç ve dış düşmanlara rağmen eski Rusya imparatorluğu içindeki halkların büyük kısmını yeni kurduğu sosyalist devlet içine çekmeyi başarmıştı. Bolşeviklerin bunu silah zoruyla başarması mümkün değildi, ancak halklara güven vererek başardılar. Lenin’in kurduğu devlet daha sonra Stalin’in önderliği altında zaferden zafere koştu.
Rusya devlet başkanı Vladimir Putin, 20 Aralık günü Leningrad’da BDT ülkeleri başkanlarıyla bir araya geldiği gayriresmi bir toplantıda, 2. Dünya Savaşı üzerine bir saat süren bir nutuk çekti ve “bence Lenin devlet adamı olmaktan ziyade bir devrimci” dedikten sonra Lenin’in üniter Rus devletinin temeline bomba koyduğu iddiasını yineledi. Putin’e göre Lenin, ayrılma hakkı olan konfederasyon tipinde bir devlet kurarak SSCB’nin dağılmasının yolunu açmıştı. Kuşkusuz Putin bahane arıyor, onun temsil ettiği yırtıcı burjuva sınıfı SSCB anayasasında ayrılma hakkı olmasa da SSCB’yi dağıtmak istiyordu. Nitekim Putin’in ustası Yeltsin anayasayı onlarca kez açıkça çiğnemekte beis görmedi. Yeltsin, Kravçuk ve Şuşkeviç SSCB referandumuna rağmen ve anayasayı çiğneyerek SSCB’yi dağıtırken kararlıydılar. Kapitalistler mal mülk için anayasayı çiğnemek ne kelime, her türlü insanlık dışı cinayeti işleyebilirler. Nitekim Yeltsin de parlamentoyu bombalamaktan çekinmedi. Milyonlarca insanı işsiz ve sefil bırakmaktan çekinmedi. Ancak yine de SSCB anayasasındaki ayrılma hakkının kapitalist restorasyoncuların işini bir ölçüde kolaylaştırdığı doğrudur. Peki o zaman Lenin hata mı etmişti?
Bugünden bakılınca belki öyle görünebilir. Nitekim Stalin ayrılma hakkı olan cumhuriyetlerin birliği yerine Rusya federasyonu içinde özerk cumhuriyetlerden yanaydı. Ancak Lenin’in SSCB’yi kurduğu sırada (1922’de) halkları bir arada tutmanın başka bir yolu yoktu. Rusya İmparatorluğunu oluşturan halkların milliyetçi burjuvazilerinin ulus devlet kurma süreci Bolşevikler iktidara gelmeden önce başlamıştı. Çar, imparator ve otokrat Nikolay tahttan feragat edince Rusya imparatorluğu içinde krallık, dükalık, naiplik, prenslik vb oluşturan çeşitli birimleri bir arada tutan bir bağ kalmamıştı. Daha Geçici Hükümet zamanında Finlandiya, Baltıklar ve Polonya bağımsızlığını elde etmiş, Ukrayna ve Kafkaslar da fiilen bağımsız davranmaya başlamıştı. Ukrayna’da Geçici Hükümet ile aynı zamanda (Mart 1917) Ukrayna meclisi Rada kurulmuş ve Ukrayna milliyetçileri ayrı devlet kurmaya başlamışlardı. Kafkas milliyetçileri de (ki bunların hemen hepsi sosyalist olduğu iddiasındaydı) başından beri Bolşeviklere düşmandılar, Bolşeviklere karşı Osmanlı, Alman ve İngiliz emperyalizmiyle işbirliği yapmaktan da çekinmediler. Çarlığın halklar hapishanesinden yeni çıkmış halklara güven vermek için ve birikmiş sorunlar yumağı halindeki ulusal sorunu çözmek için Bolşeviklerin dikkatli olması gerekiyordu. Putin’in gözlerden kaçırmak istediği gerçek şu ki Lenin bütün olumsuzluklara ve iç ve dış düşmanlara rağmen eski Rusya imparatorluğu içindeki halkların büyük kısmını yeni kurduğu sosyalist devlet içine çekmeyi başarmıştı. Bolşeviklerin bunu silah zoruyla başarması mümkün değildi, ancak halklara güven vererek başardılar. Lenin’in kurduğu devlet daha sonra Stalin’in önderliği altında zaferden zafere koştu. Lenin’in kurduğu devlet emekçilerin haklarını sürekli genişletti, Putinist oligarşi ise ancak emeklilik yaşını yükseltti.
SSCB ekonomisi nasıl çökertildi
28 Kasım tarihli yazımda Gorbaçov ve ekibinin SSCB ekonomisine nasıl bilinçli ve haince darbeler vurduğundan söz etmiştim. Bu darbelerden biri dış ticaret tekelinin ortadan kaldırılmasıydı. Şimdi bunun üzerinde biraz daha ayrıntılı duralım.
Ocak 1987’de SSCB’de işletmelere, kooperatiflere ve hatta gerçek kişilere ihracat yapma hakkı tanındı. Üstelik sınır koymadan hemen hemen her şeyi! Oysa SSCB içindeki birçok tüketim maddesi ve hammadenin fiyatları dünya fiyatlarına göre çok düşüktü. Böylece yurt dışıyla bağlantısı olanlar bir anda her şeyi içerden toplayıp dışarı satmaya başladılar ve içerde kıtlık yarattılar. Mağazalardan temel gıda maddeleri ve deterjan gibi temel tüketim maddeleri kaybolmaya başladı. Çünkü vurguncu yeni burjuvalar bu malları çok ucuza toplayıp hızla satmaya başladılar. 21 Temmuz 1989’da altın ve değerli taşların ihracına yönelik sınırlamalar da kaldırıldı.
“SSCB galoştan başka ihraç malı üretmiyordu” diyen Putin’in iddialarının aksine 1988 yılında sadece gerçek kişiler tarafından başka şeyler yanında 500 bin renkli TV, 200 bin çamaşır makinesi SSCB’den ihraç edilmişti. İhraç edilen mallar arasında elektirikli ev aletleri yanında tereyağı gibi gıda maddeleri, tekstil ürünleri ve sabun, diş macunu, tuvalet kağıdı ve deterjan gibi günlük temizlik maddeleri de vardı. 1989’da Donbas madencileri sabun ve tuvalet kağıdı için greve gitmişlerdi, o günleri yaşayanlar hatırlayacaktır. İşte o sabun ve tuvalet kağıdı kıtlığının sebebi de iç pazardaki malları toplayıp dışarı satan yeni burjuvaziydi. Oysa bugün bile liberal ideologlar, SSCB’nin sabun bile üretemediğini iddia ediyorlar. Tüketim maddeleri mağazaların raflarına ulaşamadan doğrudan dışarıya satılıyordu. Böylece halkın günlük tüketmek zorunda olduğu en temel ihtiyaç maddeleri raflardan eksilmeye başladı. Çoraptan tutun mobilyaya, çamaşır makinesinden salam ve sosislere, balık ve şekere hemen her şey! SSCB nüfusu dünya nüfusunun % 5’inden az olduğu halde, dünya tereyağı üretiminin % 21’ini sağlıyordu. SSCB’de tereyağı üretiminde düşüş olmadığı halde içerde mağazalarda raflarda tereyağı kalmamıştı çünkü üretimin büyük kısmı dışarı akmaya başlamıştı. Dünya fiyatlarına göre dört kat daha ucuz olan Sovyet yereyağı dünyanın dört bir yanına satılmaya başlamıştı. Yine SSCB 1991’de bile dünya et üretiminin % 11’ini sağlıyordu. Ancak mağazalara gönderilen tereyağı ve et raflara gitmeden dışarıya gidiyordu. Alüminyum ev aletleri SSCB içinde o kadar ucuzdu ki dışarıya alüminyum hammaddesi olarak satılıyordu. Sovyet sanayisinin Sovyet halklarının gereksinimleri için çıkardığı ve ürettiği milyonlarca ton hammadde ve tüketim maddesi, bürokrasi ile ilişkileri olan mafyatik yeni burjuvazi tarafından vagonlarla, gemilerle ve uçaklarla ülke dışına taşındı.
Sadece ihracat tekelini kaldırmakla kapitalist restorasyoncular hem muazzam karlar elde ettiler, hem de Sovyet ekonomisinin yürümediği yalanına halkı hazırladılar. Putin’e göre, SSCB’nin çöküşünün temel sebebi, her şeyden önce SSCB ekonomisinin verimli (efektiv) olmaması. Bu yalanı desteklemek için de “SSCB galoştan başka şey ihraç etmiyordu” yalanını savuruyor. Oysa SSCB yıkılalı 28 yıl geçti ve bugünkü Rusya Federasyonu (RF) ekonomik açıdan o zamanki Rusya FSSC’nin çok gerisinde. Son on yıldır RF’nun dünya ekonomisindeki (GSMH) payı % 3 civarında. Oysa SSCB ekonomisi ABD’den sonra ikinci büyük ekonomiydi, sadece Sovyet Rusya’nın dünya ekonomisindeki payı da % 7 civarındaydı. Liberal yağmacılar küçük bir azınlık hariç Rusya halklarının büyük çoğunluğuna yıkım ve sefaletten başka bir şey getirmediler.