Madencilikte 'rödövans' uygulaması kanunlaşıyor: Madencilik özel sektöre teslim ediliyor
Meclis'te görüşülmeye başlanan yeni maden yasası ile özel sektörün payı daha da artacak. Soma ve Ermenek gibi katliamların yaşandığı yerlerdeki sistem olan rödövans uygulamasının da önü açılıyor.
AKP İstanbul Milletvekili Nevzat Şatıroğlu’nun öncülüğünde 6 milletvekilinin imzasıyla Meclis’in gündemine gelen yeni madencilik yasası ile sektörde ciddi değişiklikler yapılması öngörülüyor. 51 maddelik yasa tasarısı Maden Tetkik ve Arama (MTA)’nın yurtdışında arama yapabilme yetkisinin verilmesinden, madencilik sektörünün genel yönetiminin değiştirilmesine, madencilik sektöründe görev alan kurumların yetki alanlarının daraltılmasından, nükleer madde ithalatına kadar geniş bir içeriğe sahip. Ancak yasa tasarısının en çok dikkat çeken yanı rödövans, kiralama, sistemine getirilen kanuni kılıf oldu.
Kanun tasarısı komisyondan geçerek Meclis Genel Kurulu’na bu hafta içerisinde gelecek. Yasa tasarısı kabul edilirse, Soma ve Ermenek katliamlarında ciddi sorumluluğu bulunan rödövans uygulaması da kanuni statü elde etmiş olacak. Yasa tasarısının 20.maddesinde ifade edilen rödövans uygulaması ile ilgili detaylar böylece yönetmelik statüsünden kanun statüsüne çıkarılmış olacak.
HUKUKİ “GARABET” YASAL HALE GELİYOR
Günümüzde özelleştirme uygulamasının bir başka biçimi olarak uygulanan rödövans uygulaması, kanuni bir boşluktan yararlanıyordu. 1990 yılında Maden Yönetmeliği’ne eklenen maddelerle maden işletmesinin bölünerek devredilmesi imkânlı hale gelmişti. Hukukçular açısından “garabet” olarak yorumlanan ve pek çok hukuki sorunu da doğuran rödövans uygulaması, ekonomik açıdan ve iş güvenliği açısından da eleştiriliyordu.
Rödövans uygulaması ile bölünen maden işletmeleri, ölçek ekonomisinin avantajlarından da yararlanamıyor. Bununla beraber, rödövans uygulamasının en ciddi sonucu iş güvenliği açısından olmuştu. Soma’da 301 işçinin hayatını kaybetmesine neden olan katliam, rödövansçı şirkete verilen “üretim zorlaması” nedeniyle gerçekleşmişti.
RÖDÖVANS GERÇEĞİ: EKONOMİK AÇIDAN VERİMSİZ, İŞ GÜVENLİĞİ AÇISINDAN ZAFİYETLİ
Üretimin fiziki güvenlik şartlarının göz ardı edilerek, ulaşılması için geri üretim tekniklerinin kullanılmasını teşvik eden üretim kotalarının konulması rödövansçı şirketi iş güvenliği uygulamalarından kaçınmasına neden oluyor. Bununla birlikte, rödövansçı şirketlerin çoğunluğu madencilik işlemlerini gerçekleştirecek teknik birikimden ve sermaye birikiminden de yoksun. Durum böyle olunca hem üretimde verimlilik azalıyor, hem de iş cinayetlerine davetiye çıkartılıyor.
Yeni madencilik yasası rödövans uygulamasının önünü açarken, Maden Mühendisleri Odası’nın yetkilerini de kısıtlıyor. Durum böyle olunca, yeni maden yasası uygulamasının özel sektöre yeni bir alan açmak için getirildiği sonucu ortaya çıkıyor.
SERMAYE SINIFININ YENİ GÖZDESİ MADENCİLİK SEKTÖRÜ
Son beş yıldır sermaye sınıfı için enerji ve madencilik sektörleri özel bir önem taşıyor. Bu önem, özel sektörün belirleyiciliğinin artışıyla paralel olarak gelişirken, özellikle uluslararası tekellere verilen paylar dikkat çekiyor. AKP iktidarı, yeni rejimin sermaye çevrelerini de enerji ve madencilik sektörlerine yapılan yatırımlarla oluştururken, yeni madencilik yasası ile bu kesimlerin belirleyiciliği de artacak.
Türkiye ekonomisinin yüzde 1,1’ini oluşturan madencilik sektörü, pek çok gelişmiş kapitalist ülkede yüzde 4-5 arasında bir pay içeriyor. Bu seviyeye varmak için yıllık üretim düzeyinin 14-15 milyar dolara çıkartılması gerekli. İşleme ve yan sektörleriyle bu pay yüzde 15’ler civarına, yıllık 60 milyar dolarlık bir endüstrinin oluşturulmasına ihtiyaç duyuyor.
Böyle bir pay artışının kamunun belirleyiciliği ve yatırım gücü olmaksızın, sermaye sınıfı tarafından gerçekleştirilmesi zor gözüküyor. Bu durumda Türkiye sermaye sınıfı enerji kaynaklarını ve yer altı-yer üstü zenginliklerini hem emperyalist tekellere teminat olarak göstermeyi, hem de dışarıdan bu yolla sermaye ithal etmeyi amaçlıyor.
SERMAYE KÂRLARINI ARTTIRIYOR AMA…
Yeni madencilik yasasının geçmesi durumunda yalnızca iş güvenliği değil, ülkenin egemenlik hakları ve ekonomik açıdan stratejik ürünleri üzerindeki emekçilerin belirleyiciliği de azalacak. Bu durum bağımlılığın artması anlamına gelirken, sermaye de bir taşla iki kuş vurmayı hedefliyor; hem emperyalistlere hizmet etmeyi, hem de kârlarını arttırmayı…
Ancak sermaye sınıfının kârlarını arttırması uzun vadede ekonomik olarak stratejik unsurların kaybedilmesine neden olabiliyor. Eti Gümüş AŞ’nin özelleştirilmesi bunun tipik örneğiydi. Bu özelleştirmeden karlı çıkan ve madencilik sektöründe ciddi bir tekel haline gelen Yıldızlar SSS Holding bugün iflasın eşiğinde. Bu nedenle son derece kârlı alanları elinde tutan holdingin işletmeleri bugün atıl konumda ve işçiler işsizlik tehdidi altında.
EMEKÇİLER KAMUCU BAKIŞI SAVUNMAK ZORUNDA
Emekçiler açısından hem yaşamsal, hem ekonomik refah açısından vazgeçilmez olan madencilik sektöründe kamunun belirleyiciliğinin savunulması zorunlu. Bağımsız bir ülkenin varlığı ve emekçilerin refah içinde yaşama potansiyelinin arttırılması birbiriyle ile bağlı iki olgu. Bu nedenle Meclis’ten geçirilmesi beklenen yasaya karşı emekçiler zorlu bir mücadelenin bayraktarlığını üstlenmek zorunda. Hem yeni Soma katliamlarının önlenmesi için, hem de kendi egemenlik haklarının korunması için emekçiler bu zorlu görevi yerine getirmek durumundadır.