Manifesto Binali Yıldırım’a soruyor

HABER MERKEZİ

AKP’nin İstanbul adayı Binali Yıldırım seçimlerin ardından suskunluğunu yaklaşık 1.5 saatlik bir toplantı ile bozdu.

Binali Yıldırım’ın cevaplayamadığı ya da değinmediği başlıklar ise gözlerden kaçmadı. Manifesto kamuoyu adına soruyor:

Yıldırım, mükerrer oy ve sahte seçmenlerden bahsetti. YSK Başkanı Sadi Güven’in bu açıklamaları boşa düşürecek açıklamaları nereye oturmaktadır? AKP ya da adayı Binali Yıldırım YSK Başkanı’na dava açacak mıdır? (YSK Başkanı Güven: Mükerrer seçmen de sahte seçmen de hayali seçmen de yok)

Binali Yıldırım, yaptığı konuşmada Büyükçekmece’de seçim sahtekarlığı yapıldığı açıklamış ve yaklaşık 11 bin kişinin Büyükçekmece’ye kaydırıldığını idida etmiştir. Fakat ortadaki rakamlar Yıldırım’ın bu ifadelerini yanlışlar durumdadır. Giden seçmen ve gelen seçmenler neticesinde ortadaki fark 4 bin civarındadır. Bu da Büyükşehir seçimlerini değiştirmeye yetmiyor.

Yıldırım ve yinelenen bu iddalarda açıklanmayan başka bir ayrıntı ise şu: Yıldırım’ın iddia ettiği isimler mükerrer midir? Yani bu seçmenler Büyükçekmece’de oy kullanmasaydı, başka yerde oy kullanmayacaklar mıydı? İstanbul seçmeni mi Büyükçekmece’ye kaydırılmıştır? Eğer böyle ise, İstanbul’daki durumu değiştirmeyeceği bilinmemekte midir?

İstanbul içi adres değişikliği, Büyükşehir sonuçlarını etkileyemez. Bilgisayar başında 7 bin kişinin yazılmış, 3 bin kişinin silinmiş olması iddiası, sonuçlara etki edecek bir iddia mıdır?

AKP’den Kadir Topbaş yerine emaneten İBB Başkanı yapılan ve seçimlerde aday gösterilen Mevlüt Uysal’ın bizzat yardımcılarının aynı eve taşındığı iddialarına neden hiç değinilmemektedir?

Hatta Büyükçekmece’de ortaya çıkan benzer durumların başka ilçelerde de mevcut olup olmadığı konusu neden gündeme getirilmemektedir? ‘Muhtarlık seçimleri’ için makul görülen seçmen göçü de ilgili yerelliklerde sonuçlara etki etmemiş midir? Büyükçekmece örneği neden başat konu haline getirilmiştir?

Geçmiş seçimlerde benzer onlarca uygulama varken, AKP bunlara dönük hiç adım atmazken, adımları da reddetmek için çabalarken; bugün bu konu neden seçimlerin merkezine yerleştirilmiştir?

Binali Yıldırım, Anadolu Ajansı’nın verileri kesmesi konusuna ve ‘3 bin oyla kazandım açıklamasına’ neden hiç değinmemektedir? Yıldırım, ‘kazandım’ noktasından seçim iptali noktasına hangi merhalelerden geçerek gelmiştir?

24 Haziran seçimlerinde mühürsüz oyları saydırmış, Mansur Yavaş’ın 2014 seçimlerine yaptıkları itirazları görmezden gelmiş bir AKP ile bugün Binali Yıldırım’ın ‘adalet’ söylemleri arasında bir açı bulunmakta mıdır? Konu ‘adalet’ ise bir çifte standart söz konusu değil midir?

YSK ‘patron’dur açıklamaları yapan Yıldırım, YSK’nın geçmiş dönem verdiği karar ve içtihatları da benzer  bir biçimde önemsemekte midir?

Yıldırım’ın açıklamalarında ‘geçersiz’ oylar üzerinden de bir tartışma yapılmakta ve ‘usulsüzlük’ örneği olarak sunulmaktadır. Geçersiz Büyükşehir oylarının geçersiz İlçe oylarından 35 bin daha fazladır açıklamaları yapılırken; insanların Büyükşehir adayına oy vermeyerek ilçe adayına oy verme ihtimali neden göz ardı edilmektedir?

Büyükşehirlerde seçimlere alenen dahil olan Erdoğan’a oy vermeyip ilçede AKP adayına oy vermeleri bir seçmen için neden olası görülmüyor?

Kaldı ki AKP’nin kazandığı 15 ilçede de yerel oyları büyükşehir oylarından fazladır.

Yıldırım, sandık başında görevliler itham ederek; bazı sandıklarda 3 pusula yerine 2 pusula verildiğini iddia etmektedir. Her sandıkta 9 AKP müşahitinin varlığı yalan beyan mıdır? AKP müşahitleri Yıldırım aleyhinde mi çalışmıştır?

Diğer parti temsilcilerinin ve ilçe seçim kurullarında görevli hukukçuları itham eden Binali Yıldırım, AKP temsilcilerinin itirazlarının dikkate alınmadığını ifade etmiştir; AKP teşkilatlarında bu örneği gösterecek en ufak bir ‘şerh’ bulunmakta mıdır?

Yıldırım’ın yanıtsız bıraktığı en önemli soru ise şudur: YSK, İstanbul seçimlerini tekrarlama kararı alır ise Yıldırım yeniden AKP’nin adayı olacak mıdır?