Manifesto'dan İstanbul Üniversitesi fanzinleriyle yuvarlak masa söyleşisi

"Tabi biz AKP’li yılların çocuklarıyız. En önemlisi Haziran Direnişi'nin çocuklarıyız. Türkiye’nin taşının toprağının satılmasını da gördük en büyük direnişini de. Bu çelişik durumdan kaynaklı bizim de bir Türkiye hayalimiz var ve biz bunun fikriyatını üretmenin yolunu tuttuk."

Manifesto'dan İstanbul Üniversitesi fanzinleriyle yuvarlak masa söyleşisi

Manifesto, İstanbul Üniversitesi’nde öğrenciler tarafından yayınlanan 4 fanzinin yayın kurulu üyeleriyle yuvarlak masada buluştu.

İstanbul Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi öğrencileri, ‘kapitalizm tükettiriyorsa gençlik üretmeli’ şiarıyla “Kuvve Fanzin” yayını çıkarıyor. İktisat Fakültesi öğrencileri “Altyapı Fanzin” yayınını okurlarıyla buluştururken; İletişim Fakültesi öğrencileri “Sansür’e Karşı Fanzin” yayınını hazırlıyor. Hukuk ve Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencilerinin yan yana gelerek hazırladığı fanzine ise Marks’a atıfla “Üstyapı Fanzin” adı verildi.

İşte Manifesto’nun Kuvve Fanzin, Altyapı Fanzin, Sansür’e Karşı Fanzin ve Üstyapı Fanzin Yayın Kurulu üyeleriyle yaptığı söyleşi:

‘ARKADAŞLARIMIZI FANZİNLER ÇIKARAYA, ÜRETMEYE DAVET EDİYORUZ’

Manifesto: Öncelikle merhaba, sizler İstanbul Üniversitesi’nde farklı bölümlerde okuyan öğrencilersiniz. Bugün üniversitelere baktığınızda nasıl bir tablo görünüyor? Biraz açıklayabilir misiniz?

M. E. : Açık konuşmak gerekirse üniversitelerde gelen gideni aratıyor diyeceğim bir tablo var. 10, 20 yıl öncesinde üniversite okumuş insanlarla konuşunca, çok farklı bir üniversiteli profili anlatıyorlar, çok farklı bir üniversite anlatıyorlar. Kulüpler kapatılmış, çıkan fanzin sayısı bir elin parmak sayısını geçmiyor, öğrencilere de niteliksizleştirme politikasının üzeri kapatılarak hiçbir şey yokmuş numarası yapılıyor.

‌Bir kere akademinin tasfiyesi dediğimiz mesele, atanmış rektörler meselesi üniversitenin en temel niteliğini parçalıyor. Türkiye’deki üniversitelerden çıkan tez sayıları, tez nitelikleri, bilimsel araştırmalar azalıyor. Yahu parayla lisans/yüksek lisans bitirme tezi yazılan bir yerde ne kadar nitelik olabilir? Parayı veriyorsun birilerine, onlar da gidip geçmiş kaynakları tarayarak bir şeyler çıkartıyorlar. Anlayacağınız kapitalizm buralardan da besleniyor, var olan her şeyi kendi ağına alıyor.

Ö. A. : Bugün Türkiye’de üniversitelerin genel durumuna bakıldığı zaman büyük bir gerilemenin olduğu göze çarpıyor. Akademinin içi boşaltılmış, gençliğin önüne geleceksizlik engeli koyulmuş, üniversiteler ile memleket arasında ki bağ kopartılmak için büyük çaba sarf edilmiş. Yani kısacası düzen, üniversite kavramının içini boşaltmak için büyük çaba sarf etmektedir. Bugün üniversitelerde yapılan sanatsal, kültürel ve bilimsel faaliyetlere baktığımızda ise bu konular ile hiçbir alakası olmayan şeyler yapılmaktadır. Bilim ve sanat adı altında alakası olmayan safsatalar anlatılmakta, kültürel etkinlik adı altında milliyetçilik empoze edilmek istenmektedir. Üniversitelerde üretimin önemli bir parçası olan kulüpler kapatılmış ve her türlü üretim engellenmek istenmektedir. Yani anlayacağınız bugün üniversitelerin sadece adı üniversite olarak kalmış durumdadır.

ÖĞRENCİ İŞÇİ

Özellikle son yıllarda üniversitelerde üretime dair geri çekiliş gözlemleniyor. Sizce bunun nedeni nedir?

M. E. : Tam olarak yukarıda bahsettiğimiz mesele bunun bir örneği. Sen yıllarca hazıra konan, üretmekten, emek vermekten kaçınan insanlar yetiştir, ondan sonra çalışıp çabalayıp bilimsel bir şeyler yapmasını bekle. Bunlar biraz hayal ürünü. Emek vermekten kaçan insan parayla tez yazdırmasa bile, kendisi araştırıp düşünüp akademik tartışmaları ilerletmek istemez ki. Var olan tartışmaları kopyalayıp, kolayca akademiye kapak atmak ister.

Sağda solda söylüyorlar yerli ve milli kalkınma yapacağız diye. Cidden merak ediyorum, öğrenci üç kuruş kredi alıyor, bi ihtimal bulursa burs alıyor falan, bu parayla gidip kitap mı alsın, güncel tartışmaların olduğu dergileri mi alsın yoksa ekmeğini suyunu mu alsın? Maslov hiyerarşisine dönüyor mesele, en temel ihtiyaçlarını karşılamayan birisi nasıl entelektüel faaliyet göstersin?

Bu okurken para bulamama meselesi birde “öğrenci işçi” başlığını yaratıyor. Özellikle vurguluyorum öğrenci işçiyi çünkü birçoğumuzun gerçekten ciddi maddi sıkıntıları var. Okumak için çalışman gerekiyor ama bir süre sonra okulu unutuyorsun. Okumak falan hikaye oluyor yani, yaptığın tek şey haftada bir iki kere derse girip, sınav dönemi de bulursan notlarına çalışmak. Aslında gençlik içinde bir üretmekten kaçan var birde üretim yapılması engellenen. İkisi de aynı şeyden dolayı bunu yaşıyor aslında.

Öte yandan üniversiteli öğrenci profili de, lise müfredatında aldığı niteliksiz eğitimle üniversiteye geldiği için öğrenciler açısından daha geriden gelen bir niteliksizleştirme var. Bilerek, isteyerek yapılıyor bu yani. Akademiye doğrudan olan müdahale öğrenciye dolaylı olarak yapıldığı için belki rahat görülmüyor ama çok net bir niteliksizleştirme politikası var.

Ö. A. : Üniversitelerde özellikle son 30 yıl içerisinde büyük bir dönüşüm gerçekleşti. Bu dönüşümün adı piyasalaşma ve gericileşme. İşte üniversitelerdeki bu geri çekilişin nedeni de bu dönüşümlerin misyonlarını iyi bir şekilde yerine getirmesi ile alakalıdır. Piyasalaşması ile üniversiteler diploma satan bir ticarethane halini aldı. Üniversiteler akademik eğitimin verildiği bir yer olmaktan çıkıp işsiz ordusu yaratmaya başladı. Doğru düzgün bir eğitimin olmadığı bir yerde elbette ki üretimin olması beklenemez. Bu üretimsizliğin bir diğer nedeni ise gericileşmedir. Özellikle son yıllarda iktidar tarafından sınırsız bir imtiyaz alan gerici vakıf ve cemaatler eli ile akademik eğitim dizayn edilmekte, 15 Temmuzdan sonra ise akademideki tasfiye ile kadrolar bu vakıf ve derneklerin referansı ile doldurulmuştur. Bugün Türkiye’deki üniversitelerin misyonu işte bu olgular ile şekillenmektedir. Bu referanslar değişmediği sürece üretim alanında ki geri çekiliş devam edecektir.

‘HAZİRAN DİRENİŞİ’NİN ÇOCUKLARIYIZ’

Diğer arkadaşlarınızdan farklı bir adım atıp Fanzinler çıkarıyorsunuz? Fanzinlerin çıkarılma kararını nasıl verdiniz ve bu kararın altında yatan neden nedir?

M. E. : Bahsettiğimiz durumun kendisi, tam olarak bu kararı aldırttı bize. Dört bir yandan engelleniyor üniversiteli gençlik. Haliyle bir şeyler yapma inadı duyuyor insan. Birileri genç olduğunuz için böyle diyor ama ne yapalım? Kaderimiz buymuş, üniversite çökmüş, gençlik çökmüş deyip oturup bekleyelim mi? Umutsuzlukta kaybolmanın bir manası yok bence, her yerde var umutsuzluk argümanı. Ama umudu yaratacak insanlar her yerde yok. Biraz umut olmak, umutlu olmak gerekiyor.

Ö. A. : Üniversiteyi kazandıktan sonra büyük hayaller kuruyorsunuz ama üniversiteye başladıktan sonra ise hayallerinizin hayal olarak kaldığını görüyorsunuz. Bilimsel bir eğitimin olmadığı, insanların hiçbir şekilde bir üretim yapmaya çekilmediği, sanatsal ve kültürel faaliyetlerin olmadığı bir üniversitede bir şeylerin yanlış gittiğinin farkına varıyorsunuz. İşte tam da burada hiç kimsenin bir şey yapmadığını farkına varıyorsunuz ve bir şeyler yapılması gerektiğini görüyorsunuz. Fanzinler tam da bu nedenlerden dolayı çıkartılıyor. Madem ki üniversite yönetimi öğrencilerin üretimini engellemek için bir şeyler yapıyor biz de üretmek için elimizden geleni yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz.

S. A. : Tabi biz AKP’li yılların çocuklarıyız. En önemlisi Haziran Direnişi’nin çocuklarıyız. Türkiye’nin taşının toprağının satılmasını da gördük en büyük direnişini de. Bu çelişik durumdan kaynaklı bizim de bir Türkiye hayalimiz var ve biz bunun fikriyatını üretmenin yolunu tuttuk.

‘KRİZLERİ ALLAH YOLLUYOR’ DİYEN HOCALARA KARŞI…

Kuvve, Altyapı, Üstyapı ve Sansür’e Karşı Fanzinler hakkında bilgi verir misiniz?

M. E. : Biz İstanbul Üniversitesi Fen-edebiyat fakültesi öğrencileri olarak çıkartıyoruz Kuvve Fanzin’i. Hepimiz genç insanlarız, geçmişten gelen yazarlık deneyimlerimiz falan da yok. Ama iyi gidiyoruz bence, çevremizde güzel bir ilgi uyandırdık. Kendi aramızda okuyarak, tartışarak bir perspektiften yola çıkarak yazıyoruz çiziyoruz. Daha çok kendi fakültemizin konularına eğiliyoruz ama başka alanlara da girmeye, başka bölümlerin tartışmalarına da girmeye çalışıyoruz

Hocalarımızdan da küçük olsa dahi ilgi görüyoruz. Fen-edebiyat gibi bir yerde fanzin çıkmıyordu neredeyse son yıllarda. Biz bir şeyler yapınca hem kendi çevremizden ilgi gördü hem de başka arkadaşları teşvik etmeye başladı. Fen edebiyat’ta başka fanzinlerin de çıkması gerekiyor, böyle bir fakülte yazılı tartışmaların bolca olması gereken bir yer.

G. B. : Altyapı Fanzin İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğrencileri tarafından çıkarılan bir fanzin. İktisat Fakültesi salt olarak liberal ekonominin anlatıldığı, sermaye piyasasının devamını sağlamak için insan yetiştirilen bir fakülte durumunda. Bizler ise fakültemizin bu dayatmasına karşı çıkıp okuyan, tartışan ve yazan ve yazdıklarını da yayımlayan öğrencileriz. “Krizleri Allah yolluyor.” diyen hocalarımıza karşı tüm bilimselliğimizi kullanmaya çalışıyoruz ve her şeyin olduğu gibi bilimin bile tüketildiği bu günlerde üretim yapıyoruz.

S. A. : Üstyapı’da isminden anlaşılacağı gibi siyasal ve kültürel fenomenleri inceliyoruz. Fakültemizle de belden bağlı konular aslında Irkçılık Davası veya milliyetçilik nedir gibi konular bunlar. Bu fanzinlerimizi hazırlarken en dikkat ettiğimiz konulardan birisi de içinde kariyer ve kendini kanıtlama iddiasının bulunmaması. Bundan dolayı yazı yazan hiçbir arkadaşımızın ismi veya mahlası yazılarda bulunmuyor. Aslında Üstyapı bir düşüncenin ürünü de diyebiliriz.

Bizim aracılığımızla üniversite öğrencilerine söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Ö. A. : Bugün üniversiteler büyük bir kuşatma içerisinde ve bu kuşatma karşısında üniversitelerde çok büyük mevzi kaybedildi. Akademinin tasfiyesi, gericiliğin kol gezmesi vb. Tablo böyle olmasına rağmen düzen hala gençliği istediği kalıba sokamadı. Bugün çıkarılan bu fanzinler bunun göstergesidir ve bu fanzinler sadece fanzin olarak değerlendirilmemeli. Gençliğin düzen ile uyuşamadığının ve yine her dönem olduğu gibi kafasının dikine gittiğinin göstergesidir. Buradan genç arkadaşlarımıza şunu söylemek istiyorum; gelin hep birlikte mücadele edelim, üretelim geleceksizliğe, niteliksiz eğitime ve piyasalaşmaya karşı hep birlikte dur diyelim. Ve bütün arkadaşlarımızı var olan fanzinlerde üretmeye olmayan yerlerde ise fanzin çıkarmaya çağırıyorum.

S. A. : Öncelikle fakülteye yeni gelecek arkadaşlar için şunu söylemek isterim. SLK, SGK gibi kulüpler sizlere Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde politik olmanın saçmalığından ve start up yapmanın ne kadar ülke için iyi olacağından bahsedecekler. İşte sizlerden bu kulüplere pabuç bırakmamanızı diliyorum. Bireysel kurtuluş için melek yatırımcı beklemektense toplum ve ülke için şimdiden düşünmeye başlayalım.