'OGER Türk bankalarından aldığı krediyle Telekom'u aldı, hiçbir yatırım yapmadı'

"Bankalara kredi borçlarını ödemedi. Ve sonunda milyarlarca dolarını lüplettiği borç içindeki şirketi bırakıp, gitti. Ve tüm bu süre içinde ilgisizlikten tüm teknolojik gelişmelerin gerisinde kalan şirket, Türk bankalarının başına kaldı. Üstüne bir de partizanca yönetim eklenince güzelim Türk Telekom bu hale düştü. Türk Telekom’un hazin hikayesi bir özelleştirmenin nasıl yapılmaması gerektiğinin de öyküsüdür aslında. Ders almasını bilenler için tabii!"

'OGER Türk bankalarından aldığı krediyle Telekom'u aldı, hiçbir yatırım yapmadı'

Habertürk yazarı Fatih Altaylı, deprem sonrasında iletişimi çöken Türk Telekom’un özelleştirilme sürecine dair bir yazı kaleme aldı.

Altaylı, “Türk Telekom’un bu durumu, aslında Türkiye’ye özelleştirme konusunda nasıl bir dikkatsizlik, nasıl bir beceriksizlik içinde olduğunu da gösterdi. Biliyorsunuz Türk Telekom özelleştirilirken ihaleyi kazanan Suudi Oger Telekom olmuştu. İddia oydu ki, OGER Türkiye’nin telefon altyapısına büyük yatırım yapacak, şahane bir Telekom altyapısı kuracak, rekabeti arttıracaktı.” diye yazdığı yazısında özelleştirmenin ardından hiçbir yatırım yapılmadığını yazdı.

Altaylı’nın ‘Gerçekte ne oldu?‘ başlıklı yazısından bir bölüm şöyle:

“Deprem günü, en ihtiyaç duyulan anda iletişim sağlayamayan GSM operatörleri arasında en kötü notu alan hiç kuşkusuz Türk Telekom oldu. Turkcell ve Vodafone bir süre sonra yavaş yavaş toparlanırken, Türk Telekom’un GSM servisi neredeyse 12 saat işlevsiz kaldı. İşin vahimi, kamu görevlilerinin büyük bölümü, kamuya özel indirimli tarife uyguladığı için Türk Telekom abonesiydi ve eğer hasarlı bir deprem olmuş olsaydı görev yapması beklenen kamu görevlileri iletişim kuramıyor olacaktı.Türk Telekom’un bu durumu, aslında Türkiye’ye özelleştirme konusunda nasıl bir dikkatsizlik, nasıl bir beceriksizlik içinde olduğunu da gösterdi. Biliyorsunuz Türk Telekom özelleştirilirken ihaleyi kazanan Suudi Oger Telekom olmuştu. İddia oydu ki, OGER Türkiye’nin telefon altyapısına büyük yatırım yapacak, şahane bir Telekom altyapısı kuracak, rekabeti arttıracaktı.”

‘YILLAR BOYU TELEKOM’A HİÇBİR YATIRIM YAPMADI’

“Ancak OGER’nin yaptığı şu oldu. Türk şirketi Türk Telekom’u Türk bankalarından aldığı kredi ile satın aldı. Yıllar boyu Telekom’a hiçbir yatırım yapmadı. Satın aldığında şirketin kasasında bulunan paraları iç etti. Yıllar boyu kârı cebe indirip yurt dışına götürdü. Bazı gayrimenkulleri elden çıkarıp, nakde çevirdi. Tek bir yatırım bile yapmadı. Bankalara kredi borçlarını ödemedi. Ve sonunda milyarlarca dolarını lüplettiği borç içindeki şirketi bırakıp, gitti. Ve tüm bu süre içinde ilgisizlikten tüm teknolojik gelişmelerin gerisinde kalan şirket, Türk bankalarının başına kaldı. Üstüne bir de partizanca yönetim eklenince güzelim Türk Telekom bu hale düştü. Türk Telekom’un hazin hikayesi bir özelleştirmenin nasıl yapılmaması gerektiğinin de öyküsüdür aslında. Ders almasını bilenler için tabii!”

“Turkcell ve Vodafone bir süre sonra yavaş yavaş toparlanırken, Türk Telekom’un GSM servisi neredeyse 12 saat işlevsiz kaldı. İşin vahimi, kamu görevlilerinin büyük bölümü, kamuya özel indirimli tarife uyguladığı için Türk Telekom abonesiydi ve eğer hasarlı bir deprem olmuş olsaydı görev yapması beklenen kamu görevlileri iletişim kuramıyor olacaktı.”

İMAMOĞLU TOPLANTIYA ÇAĞRILDI MI?

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından düzenlenen toplantıya çağırılmadığı iddiasıyla başlayan tartışmaya da değinen Altaylı, “Dün garip bir olay yaşandı İstanbul’da. Kimse ne olduğunu anlayamadı. Gerçeğin ne olduğunu kimse söylemedi, anlatmadı. Gerçek, bir sis perdesi arkasında kaldı” ifadesini kullandı.

Altaylı şöyle devam etti:

“Yaşanan olay şu: 5,8’lik depremin gecesi İstanbul’da Başkan Yardımcısı, Fuat Oktay’ın başkanlığında bir koordinasyon toplantısı yapılmıştı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da o toplantıya katılmış, toplantı ile ilgili çok da olumlu açıklamalar yapmıştı. Ertesi gün, yani dün ise İstanbul’da yine bir toplantı, Afet Müdahale Planı toplantısı yapılıyordu ancak bu kez toplantıda Cumhurbaşkanı Yardımcısı, İçişleri ve Şehircilik Bakanı, İstanbul Valisi ve bürokratlar vardı ama İstanbul halkının temsilcisi Ekrem İmamoğlu yoktu.
Ancak toplantıya ilerleyen saatlerde Belediye adına iki üst düzey görevli katılmıştı. ‘Atanmışların’ düzenlediği toplantıda, ‘Seçilmiş’ Belediye Başkanı yoktu.

Kulisler hemen hareketlendi. İmamoğlu’nun toplantıya davet edilmediği, dışlandığı konuşulmaya başlandı. Bunun üzerine ilerleyen saatlerde bir açıklama yapıldı ve ‘İmamoğlu’nun da toplantıya çağrıldığı ama işleri dolayısıyla gelemediği belediyenin genel sekreter yardımcısı ile temsil edildiği’ söylendi. İmamoğlu da bu açıklamayı belediyenin kurumsal sitesine koyarak doğru olduğu izlenimini yarattı.

‘GERÇEĞİ ANLATAYIM’

“Peki gerçek neydi? Anlatayım. Deprem gecesi yapılan ilk toplantıda her şey iyi gitmişti. Tarafların açıklamaları da birbirlerine karşı saygı doluydu. Hatta Teke Tek’e toplantıdan çıkarak katılan İmamoğlu Başkan Yardımcısı Fuat Oktay’a teşekkürlerini iletmişti. Ancak o toplantıda İmamoğlu’na söylenmeyen, ertesi gün de AFAD’da bir toplantı yapılacağıydı. Dün güne bu toplantıdan habersiz başlayan İmamoğlu, ilerleyen saatlerde toplantının haberini alınca şaşırdı. Hemen İstanbul Valisi’ni aradı. Bunun üzerine istiyorsa toplantıya katılabileceği söylendi.
İmamoğlu şaşırmış, dışlanmak istendiğini görmüştü. Toplantıya katılmayacağını ama Belediye’yi temsilen iki arkadaşını görevlendireceğini söyledi. Ancak İmamoğlu gerilim ortamı yaratmamak ve merkezi hükümet ile uyumlu çalışmak istediğini göstermek için tüm bu olanları kimseyle paylaşmadığı gibi, Valiliğin açıklamasını da yalanlamadı. Muhtemelen benim bu yazdıklarım da taraflarca yalanlanabilir. Ama doğrular yalanlandığı zaman yalan olmaz.

AK Parti iktidara geldiği ilk dönemlerde partinin neredeyse mottosu olmuş bir söylem vardı: ‘Seçilmişleri atanmışlara yedirmeyiz’ 17 yıl sonra ise seçilmiş bir belediye başkanını dışlayan bir tavra geçildiği açıkça görülüyor. ‘Devlet toplantısı’ görüntüsü verilerek, seçilmiş başkan bir toplantıdan dışlanıyor.”