'Orgeneral Temel'in törene katılmaması zaten başlamış bir sürece tepkiydi'
Sözcü gazetesi yazarı Deniz Zeyrek, Orgeneral İsmail Metin Temel'in Genelkurmay Denetleme ve Değerlendirme Başkanlığı'na çekilmesine ilişkin kulis yazdı.
Orgeneral İsmail Metin Temel’in 2. Ordu Komutanlığı görevinden alınarak Genelkurmay Denetleme ve Değerlendirme Başkanlığı’na çekilmesine ilişkin çarpıcı bir iddia dile getirildi. Temel’in 4. Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Mustafa Barut ile birlikte görevden alınmasının asıl sebebinin TSK komuta kademesi ile ilgili yaşadığı sorunlardan ziyade, Suriye’de yapılma hazırlığı devam eden operasyona karşı çıkması olduğu öne sürüldü.
İddiayı köşesine taşıyan Sözcü yazarı Deniz Zeyrek, “Org. Temel’in alınması ‘3 Aralık 1990’ın tekrarı mı?” başlıklı yazısında, ‘TSK’nın toplantısına sağlık raporu sunarak katılmaması, tenzili rütbe edilmelerinin nedeni değil, zaten başlamış olan ve tenzili rütbe ile biten sürece gösterilmiş bir tepkiymiş’ ifadelerini kullandı.
“Daha 6 ay önce bu kadar üst seviyede siyasi destek gören bir komutanın, bu kadar kısa sürede karar verici siyasi iradenin gözünden düşmesi, hatta adeta ‘tenzili rütbe’ ile karşılaşması nasıl mümkün olabilir?” diye soran Zeyrek, “Yapılan haberlerde, hem Org. Temel’in, hem Tuğg. Barut’un 14-15 Aralık tarihlerinde Ankara’da Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda düzenlenen ‘Madalya ve Başarılı Birlik Ödül Töreni’ne katılmaması bu tenzili rütbenin nedeni olarak görülüyor” hatırlatmasında bulunup sözlerine şöyle devam etti:
“SİYASİ İRADE İLE AYNI GÖRÜŞTE DEĞİLLER”
“Oysa, kaynaklarımdan aldığım bilgiye göre iki komutanın TSK’nın gelenekselleşmiş ve çok önem verilen bu toplantısına sağlık raporu sunarak katılmaması, tenzili rütbe edilmelerinin nedeni değil, zaten başlamış olan ve tenzili rütbe ile biten sürece gösterilmiş bir tepkiymiş. Bir kaynağım, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarında önemli görevler üstlenen iki komutanın, “Fırat’ın doğusuna harekat” konusunda siyasi iradeyle ve komuta kademesiyle tamamen aynı görüşte olmadığını iddia etti. İki büyük harekatı yönetmiş iki komutanın da yeni bir harekattan kaçacak subaylar olduğunu sanmıyorum. O halde Fırat’ın doğusuna yapılacak bir harekat konusunda siyasi irade ile neden ters düştüler?
“KARŞIDAKİ TEHDİT FARKLI”
İki komutanın itirazı ne kesin olarak öğrenemesem de askeri kulislerde harekat ile ilgili şu itirazlarla karşılaştım:
– Karşıdaki tehdit, Fırat Kalkanı bölgesi ve Afrin’deki tehditten farklı. ABD’den büyük destek alıyorlar, daha donanımlı ve eğitimliler.
– İki harekatta sağlanan uluslararası destek, burada tam olarak sağlanmadı. Hem ABD hem Rusya karışık mesajlar veriyor.
-Mevsim ve coğrafi koşullar dezavantaj olarak karşımızda. Bu durum “en az kayıpla harekat” hedefine zarar verebilir.
– ABD, dar kapsamlı bir kontrollü bir harekat için Türkiye’ye IŞİD ile savaşını yüklemeye çalışıyor. Sınırımızdan çok uzakta bir bölgede IŞİD ile savaş, Türkiye’nin zorunluluğu değil.
Kaynaklarımdan dinlediğim bu iddiaların özeti şu: Tıpkı 3 Aralık 1990’da merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın Irak harekatına katılma kararına itiraz eden Genelkurmay Başkanı (E) Org. Necip Torumtay’ın istifa etmesi olayındaki gibi, “siyasi iradenin harekat kararına itiraz eden komutan bırakır” ilkesi hayata geçmiş olabilir. Yansımalarını izlemekte yarar var.”