Osman Kavala davasında tahliye çıkmadı
Osman Kavala, Can Dündar gibi isimlerin Gezi eylemlerini yönetmekle suçlandığı davanın üçüncü duruşması yapıldı. Kavala duruşmada, George Soros tarafından kurulan Açık Toplum Vakfı hakkında da açıklamalar yaptı. Duruşmayı bir çok Avrupa Birliği üyesi ülkenin başkonsolos ve görevlileri izledi.
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi’nin karşısında bulunan duruşma salonunda görülen duruşmaya, tutuklu sanık Osman Kavala ile 7 tutuksuz sanık ve avukatları katıldı. Duruşmada, Hollanda, İsveç ve İsviçre Başkonsolosları, Almanya ve Norveç İstanbul Cumhuriyet Başkonsolosluğu görevlileri, Uluslararası Af Örgütü, Uluslararası Barolar Birliği ve Uluslararası Hukukçular Komisyonu temsilcileri de izleyiciler arasında yer aldı.
Duruşmada sanık avukatlarının beyanları alındı. Firari sanık Can Dündar’ın avukatı Akın Atalay, müvekkilinin 3 yıldır ve sürekli olarak yurt dışında yaşadığını belirterek, savunmasının istinabe yoluyla yapılmasını talep etti. Sanık İnanç Ekmekçi’nin de avukatı, müvekkilinin savunmasının istinabe yoluyla alınması talebinde bulundu. Diğer sanıkların avukatları da müvekkillerinin beraatını istedi.
“AÇIK TOPLUM VAKFI HAKKINDAKİ BİLGİLERDEN İBARETTİR”
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Osman Kavala, Gezi eylemlerini yaygınlaştırmak ve derinleştirmek amacıyla tarafınca yürütülen bir eylem ya da teşebbüsün ortaya konulmadığını belirterek, “Konuşmalarımın hiçbirinde üstü kapalı, şifreli, gizli bir plana teşkil edecek mahiyette bir ifade mevcut değildir.” dedi.
Kavala, “Ne Gezi olaylarından hemen sonra ifademe başvuruldu, ne de gözaltına alındıktan sonra emniyette alınan ifademde iddianamede yer alan suçlamalar ve deliller hakkında açıklama yapmam istendi. Emniyette alınan ifademde benimle paylaşılan Gezi ile ilgili somut deliller; Gezi olaylarından 3 ay sonra Brüksel’de gerçekleşmiş fotoğraf sergisi ve Taksim Meydanı’nda çekilmiş iki adet fotoğraftır. İddianamenin de, tutuklanmamdan 16 ay sonra hazırlanabilmiş olması da somut delil arama çabasına işaret etmektedir. Tutuklanmamdan sonra yürütülen soruşturma sürecinde ise ortaya çıkarılan ve iddianameye dahil edilen deliller, Bilim Seyahat Programı ile Açık Toplum Vakfı ve Anadolu Kültür A.Ş. hakkındaki mali bilgilerinden ibarettir. Bu bilgilerin edinilmesinde tutuklu kalmamın herhangi bir etkisinin olmadığı açıktır.” diye konuştu.
“HENRİ BARKEY İLE GÖRÜŞMEM OLMADI”
İki suçlamadan dolayı tutuklu olduğunu söyleyen Kavala, “Bu suçlamalar; Gezi olaylarının yöneticisi ve organizatörü olmak ve 15 Temmuz darbe girişimin organizatörlerinden olduğu iddia edilen Henri Barkey ile irtibatlı olarak darbeye destek vermek. Aralarında 3 yıl olan bu iki olayla ilgili aynı anda tutuklanmış olmam, savcılığın iki olay arasında bağlantı teşkil edecek faaliyetler içinde olduğuma dair şüpheleri olduğunu göstermektedir. Ancak soruşturma ilerledikçe benim üzerinden iki olay arasında bir bağlantının mevcut olmadığı anlaşılmış olacak ki, ayrı bir Gezi iddianamesi ortaya çıktı. Soruşturmanın başında aynı dosyadan tutuklu olduğumuz Metin Topuz hakkında da benimle ilgisi hiç olmayan ayrı bir iddianame hazırlandı. Şu anda yargılandığım Gezi davası iddianamesi, büyük ölçüde 2014’de başlatılmış olan soruşturma dosyasına dayanıyor. 15 Temmuz darbe girişimine destek olma suçlaması iddianameye dönüşmedi. Soruşturma dosyası olarak muhafaza ediliyor. Hakkımdaki gizlilik kararı devam ediyor.” ifadelerini kullandı.
Kavala, Henri Barkey ile yoğun irtibatta olmakla suçlandığını ancak kendisiyle hiçbir görüşmesi olmadığına dair HTS raporu bulunduğunu belirterek, “İddianameden de anlaşıldığı gibi şüphe ile delil arasındaki kopukluk, bugün 21 ay öncesine kıyasla çok daha belirgin hale gelmiştir. Bu nedenlerden dolayı tahliyemi talep ediyorum. “ şeklinde konuştu.
Kavala’nın avukatı Köksal Bayraktar da müvekkilinin tahliyesini talep etti.
SAVCI, KAVALA’NIN TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINI İSTEDİ
Taleplere ilişkin görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı, atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu ve işlediği iddia edilen suçun katalog suçlardan olması nedeniyle sanık Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi.
Sanık İnanç Ekmekçi’nin avukatının, bir önceki celse dava dosyasına dilekçe sunduğu, mahkemece sanığın mazeretinin kabul edildiğini ancak sanığın duruşmaya gelmediğini belirten savcı, sanık avukatının, müvekkilinin savunmasının istinabe yoluyla alınması talebinin reddine karar verilmesini ve ekmekçi hakkında yakalama kararı çıkarılmasını talep etti.
Savcı, firari sanık Can Dündar’ın avukatının istinabe talebinin de reddine karar verilmesini talep ederek, firari sanıklar hakkında yakalama kararının infazının beklenmesini istedi.
MAHKEME ARA KARARINI AÇIKLADI
Davayla ilgili ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanık Osman Kavala’nın tutukluluk halinin oy çokluğuyla devamına hükmetti. Sanıklardan İnanç Ekmekçi ile Can Dündar’ın avukatlarının, müvekkillerinin savunmasının istinabe yoluyla alınması talebinin reddine karar verildi. Sanık İnanç Ekmekçi’nin celse arasında hazır olması durumunda savunmasının alınabileceğini karara bağlayan mahkeme heyeti, hakkında adi kontrol tedbiri bulunan sanıkların tedbirlerinin devamına hükmetti. Bir sonraki celsede tanık beyanlarının dinleneceğini kararlaştıran heyet, duruşmayı 8-9 Ekim 2019 tarihine erteledi.
İDDİANAMEDEN
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 657 sayfalık iddianamede, Osman Kavala, Memet Ali Alabora, Ayşe Mücella Yapıcı ve Can Dündar’ın da aralarında bulunduğu 16 sanık ve 746 müşteki bulunuyor.
Sanıkların, Gezi eylemleriyle ilgili 2011’den itibaren yönlendirme yaptıkları belirtilen iddianamede, 2013’te meydana gelen olayların ve eylemlerin finansmanı ile koordinasyonunun sağlanmasına yönelik eylemlerine yer veriliyor.
Tüm sanıklar hakkında “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edilen iddianamede, bazı sanıkların “mala zarar verme”, “tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması”, “ibadethane ve mezarlıklara zarar verme”, “Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’a muhalefet”, “nitelikli yağma” ve “nitelikli yaralama” gibi suçlardan değişen oranlarda hapisle cezalandırılması isteniyor.
İddianamede, Anadolu Kültür AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Osman Kavala’nın, “mala zarar verme, nitelikli mala zarar verme, ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme, tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi, kasten yaralama, neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış yaralama, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na muhalefet, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’a muhalefet ve nitelikli yağma” suçlarından 612 yıldan 3 bin 158 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.