Diyanet bütçesi 'ekonomik kriz'e hazırlanıyor

Diyanet bütçesi 'ekonomik kriz'e hazırlanıyor

28-09-2019 08:50

Mesela Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2018 yılı bütçesi Türkiye’deki 76 üniversitenin toplam bütçesinden fazladır. Diyanetin bütçe payı İçişleri, Dışişleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Sanayi ve Teknoloji ile Kültür ve Turizm bakanlıkların bütçelerinden daha fazladır. Kimi örneklerde bazı bakanlık bütçelerinin 4-5 katına ulaşmıştır.

Mehmet Emin

 

“Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2019 bütçesi yüzde 34.36 artışla bütün tasarruf tedbirlerini alt üst edip 7.7 milyar liradan 10.5 milyar liraya çıkarıldı.”

Ekonomik krizin ve işsizliğin gündemde olduğu şu günlerde 2019 bütçe tasarıları hazırlanırken yukarıdaki bilgi basında yer almaya başladı. Zaten çok fazla olduğundan şikayet edilen Diyanet bütçesi üçte bir oranında arttırıldı. Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) ’nın zırhlı mercedesleri, şatafatlı davetlerinin finanse edilmesi için arttırılan bütçenin bu kriz ortamında neye yarayacağı oldukça tartışılacağa benziyor. Bütçenin bu kadar yüksek olması geçtiğimiz yıllarda Meclis’te soru önergesine dönüşmüştü. Önerge ile ilgili Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ öneriye “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütçesinin neredeyse tamamı (yüzde 95,7) personel giderlerine aittir” diyerek yanıt verdi. Personel giderlerinin niye bu kadar yüksek olduğu meselesini yazının devamında açmaya çalışacağız. Ancak şimdilik konumuz kriz ve Diyanet ilişkisi. DİB’nın ekonomik kriz dönemimde bütçeden aslan payını almasının nedeni Diyanet’in belirli aralıklarla yaptığı açıklamalar.

Telekom grevi sırasında “Greve çıkmanın günah olduğu”, Mas-Daf direnişi sırasında “İşi yavaşlatmak günahtır, haramdır, patronun kârını azaltmak en büyük günahlardan biridir” ve 2014 yılında “1 Mayıs’ta isyan yerine ibadet edin.” açıklamaları müftülükler tarafından ya da Cuma hutbelerinin konusu olmuştu. Sadece bununla bitmeyen bir işçi düşmanlığı söz konusu. “İş güvenliği önlemlerinin fazlaca alınmış olmasının Allah’ın güvenini sarsacağı”, “Kârlılığı azaltıcı davranışlarda bulunmanın çalışanı ağır mesuliyet altına soktuğu” gibi açıklamalar da hutbe ya da fetva adı altında tüm topluma seslenmenin bir yolu olmuş durumda. Diyanet’in kriz zamanı ya da genel olarak kapitalizmdeki rolü konusunda yukarıdaki örnekler yeterli olmuştur sanırız. Bütçeden aslan payının alınmasının nedeni binlerce cami ve yüzbinleri geçmiş olan personelin misyonu kriz zamanı insanları isyan etmemek için telkin etmek.

Bekir Bozdağ’ın yaptığı açıklamasında bir ek daha var “… eğitim, gerek cami hizmetlerinde yatırıma pay ayrılamamaktadır. Türkiye’deki bütün camiler ve Kur’an Kursları hayırsever vatandaşlar, dernekler ve vakıflar marifetiyle yapılmakta, devlet bütçesinden herhangi bir kaynak aktarılmamaktadır”. Yani Diyanet’in dışında dernekler ve vakıflar marifetiyle yeni kaynaklar yaratılıp toplumun paralize edilmesi için çalışmalar yapılmakta. Tabi bu açıklamadaki “dernekler ve vakıflar” lafını direkt olarak cemaatler diye okumak mümkün. Şimdilik bu yazının konusu değil ama yeri gelmişken belirtmekte fayda var. Cemaatlerin televizyonları, gazeteleri ve hatta holdingleri olduğunu düşünürsek devasa bir ekonomi de burada var.

Herşeyi yutan bütçe

Diyanetin bütçesi milyarlar ile ifade ediliyor. Bütçenin büyüklüğünü anlatmak için bir örnek vermek gerekirse diyanetin bütçesi aylık yaklaşık 434 bin asgari ücretliyi bir yıl boyunca finanse edebilir. Diyanet aldığı bütçe ile bunun yerine bu 434 bin kişiye işsiz olsalar da kendi hallerine şükretmeleri gerektiğini hakkını aramanın ya da isyan etmenin günah olduğunu söyleyebilir.

Bu bütçe için başka karşılaştırmalar yapmakta mümkün. Mesela Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2018 yılı bütçesi Türkiye’deki 76 üniversitenin toplam bütçesinden fazladır. Diyanetin bütçe payı İçişleri, Dışişleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Sanayi ve Teknoloji ile Kültür ve Turizm bakanlıkların bütçelerinden daha fazladır. Kimi örneklerde bazı bakanlık bütçelerinin 4-5 katına ulaşmıştır.

Yaklaşık iki milyar dolarlık bütçe ile örneğin Hindistan’ın uzay ajansı için harcadığı paranın yaklaşık 2,5 katıdır.

Diyanet bütçesi nereye harcanıyor?

Diyanet bütçesinin yüzde 90’dan fazlası personel giderlerine harcanıyor. Aslında makul gibi görünen bu pay biraz deşince bize başka veriler vermekte. Cami sayılarına göre genel bir oranda personel çalıştırılmakta. Ancak burada önemli olan cami sayıları.

İstatistiklere göre ülkemizdeki sağlık kuruluşu (hastane + sağlık ocağı) sayısının 4 katı, okul sayısının ise neredeyse 2 katı sayıda cami bulunmaktadır. Ayrıca Türkiye’ deki mevcut sivil toplum örgütlerinin 3’te 1’i sadece cami kurmayla alakalıdır. Tekrar olacak ama hatırlatalım bu sivil toplum örgütleri dernek ve vakıf adı altında faaliyet gösteren cemaatler.

Cami sayılarının fazla olması bir yana yukarıdaki tabloya göre AKP döneminde 2005 yılından 2010 yılına kadar cami/imam sayıları belli bir oranda tutulmuş olsa da 2010 yılından sonra bu orantı personel sayısı tarafına doğru bozulmuş durumda.

Diyanetin kullandığı büyük bütçe, aşırı şişirilmiş personel kadrosu söz konusu olunca kafaları başka soruları da getiriyor?

*http://www.memursen.org.tr/turkiyede-cami-ve-imam-sayilari-2005-2015