Teknoloji işçi sınıfını bitirecek mi?
27-01-2019 10:04Teknolojik gelişmelerin çok hızlı ilerlemesi ise bir mit olarak önümüzde durmakta. Geçtiğimiz yüzyılın sonundan beri ortaya çıkmış yeni bir bilimsel yaklaşım olmadığı gibi dünyayı sarsacak bir teknolojik ilerleme de henüz ortaya çıkmadı. Yapay zeka ve endüstri 4.0 ile birlikte anılan “nesnelerin interneti” gibi kavramlarda ise daha fazla yatırım ve çok daha fazla zamana ihtiyaç olduğu açık.
Mehmet Güven
Kapitalist-emperyalist sistem son yıllardaki teknolojik gelişmeleri her zaman ki işleyişine uygun bir şekilde metalaştırıp kar elde etmekte. Her teknolojik gelişim yine sistemin ihtiyaçları ve yönlendirmesi ile şekillenmekte.
Kısaca önümüze gelen her icat aslında bir metaya dönüştürülmüş şekilde. Daha ötesi ise bu icatların artık ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı. Yani daha yeni bir telefon ya da insan gözünün algılayamayacağı netlikte görüntü sunan bir televizyona ihtiyaç var mı? Kapitalizmi sürekli bir bombardımanla bu ürünlere ihtiyacı körüklemektedir.
İnsanlığın ulaştığı binlerce yıllık bilgi ve birikim insanlığın sorunları çözmek için değil daha fazla kar ve daha da fazla sorun ortaya çıkarmaktadır. Yani daha fazla reklam geliri için bir sosyal medya platformunun harcadığı teknolojik kaynak ve insan emeği insanlığın herhangi bir basit problemini basitçe çözebilir.
Konumuza dönersek şimdi kapitalist sistemin yeni macerası var olan teknolojik birikimin, üretimin daha fazla ucuzlaşması ve daha fazla kar için tekrar kullanılması olarak karşımıza çıkacak. Endüstri 4.0 diye ortaya çıkan bu yenilik insanlığa yönlendiricilerinin sınıfsal karakteri itibariyle bir şey kazandırmayacaktır.
Endüstri 4.0- hayal mi, gerçek mi?
Akıllı fabrikalar da diyebileceğimiz endüstri 4.0 stratejisi, insanlardan bağımsız olarak kendi kendilerini koordine ve optimize ederek üretim yapabilecek fabrikalar yapmayı hedeflemekte. Bu yolla üretim süresi, maliyetler ve üretim için ihtiyaç duyulan enerji miktarı azalacak, üretim miktarı ve kalitesi artması hedeflenmekte. Üretimin robotlara üretim planlamalarının yapay zekâlara devredileceği bir strateji kurgulanmakta.
Ancak burada önemli bir nokta var, bu üretim modeli gelişip insanlığa sabah balık tutup, akşam felsefe yapacak ve üretimin ucuz ve çok olması sayesinde “herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacına göre” ilkesi ile insanlığın büyük düşünü gerçekleştirmek için yapılmamakta. Biz komünistlerin teknolojik ilerlemeleri karşımıza almamız söz konusu olamaz. Ancak bu ilerlemelerin neye ya da hangi sınıfa hizmet ettiği bizim ilgi alanımız ve mücadele konumuzdur.
Bu ara hatırlatmadan sonra; işçi sınıfının bu teknolojik gelişmeler karşısında durumuna bakarsak. Göreceğimiz şey tabi ki “makina kırıcılar”ın ortaya çıkması olamaz. İşçi sınıfının üretimin en önemli bileşeni olması ve üretimin olmazsa olmazı olmasının yanı sıra kapitalizm için bir pazar olması da kapitalizm için oldukça önemli bir faktördür. İşçi sınıfının işini elinden alıp yoksullaştırmanın getireceği sonuçlardan önemli bir tanesi de işçilerin oluşturduğu bir pazarın da ortadan kalkmasıdır. Bu ilk akla gelecek olan sonuçlardan biridir. Ancak daha önemli olan işçi sınıfının teknoloji ile değişecek olan yapısı. Şimdilerde yeni çağın meslekleri diye temcit pilavı gibi önümüze sürülen listelerdeki mesleklerin işçi sınıfının yeni karakterini oluşturacak olmasıdır. Yani bu endüstri 4.0 dönemi belki kafa emeğinin öne çıkmasını sağlar ama işçi sınıfını tamamen ortadan kaldıramaz. İşçi sınıfı üretim süreçlerinin bir parçası olmaktan çıkartılamaz.
Teknolojik gelişmelerin çok hızlı ilerlemesi ise bir mit olarak önümüzde durmakta. Geçtiğimiz yüzyılın sonundan beri ortaya çıkmış yeni bir bilimsel yaklaşım olmadığı gibi dünyayı sarsacak bir teknolojik ilerleme de henüz ortaya çıkmadı. Yapay zekâ ve endüstri 4.0 ile birlikte anılan “nesnelerin interneti” gibi kavramlarda ise daha fazla yatırım ve çok daha fazla zamana ihtiyaç olduğu açık. Yani medyadaki magazine bulanmış teknoloji haberleri çok az bilimsel veri içermekte. Yapay zekâlar kendi arasında yeni bir dille konuşmuş, makineler kendi kendine hareket etmiş meseleleri dediğimiz gibi bilimsel bir ilerleme haberi değil bilimsel magazin haberi olmaktan ileriye geçmemektedir.
Endüstri 4.0 ile ilgili son olarak emperyalist sistemin savaşlar ve ticaret savaşları ile sürekli yeni ucuz emek cehennemleri yarattığı dünyada bu yeni yönelim için ayrılacak sermaye ve yatırım henüz kar sağlamamakta ve yakın zamanda da sağlamaktan uzaktır.
İşçi sınıfı bitiyor mu?
Yukarıda kısmen değinmiş olduğumuz endüstriyel ilerlemenin teknolojiyle olan bağı işçi sınıfı üzerinde henüz ciddi bir etki göstermemiştir. Ama uzun vadede bu etki kendisini göstermeye başlayacaktır. Yine yukarıda değindiğimiz sanayinin gelişmesinde değil daha çok hizmet sektöründe kendini göstermesi daha muhtemeldir. Çünkü ağır sanayideki yüksek miktarlarda yatırımlara nazaran daha az yatırımlarla yapay zekanın hizmet sektöründe etkisini göstermesi daha olası. Özellikle son 50 yılda gelişmiş ve gelişmekte olan kapitalist ülkelerde hizmet sektörünün ilerlemesi ve büyüklüğü ağır sanayi ile karşılaştırma yapacak bir büyüklüğe ulaşmıştır.
Hizmet sektörünün zorunlu olarak yerel olması daha ucuz emek gücünün olmadığı yerlere taşınamaması, yetişmiş iş gücünün transfer edilmesindeki zorluklar nedeniyle kapitalizmin çözemediği başlıklardan biri haline dönüşmüştür. Belki birtakım hizmetler uzaktan verilebilir mesela bir çağrı merkezini Hindistan’a taşıyabilirsiniz ama örneğin temizlik hizmeti uzaktan verilemez. Yapay zekâlar ve bununla ilişkili teknolojiler daha çok hizmet sektöründe karşımıza çıkması daha olası gözükmekte. Zaten şu ana kadar gerçekleştirilmiş uygulamalar ya trilyonlarca dolar harcanan silah sanayisinde ya da daha basit işlerde daha az masraflı yatırımlar gerçekleştirilmiş durumda.
Emperyalist kapitalist sistem burada çok güçlü olduğu kadar kırılgan bir yapıya da sahip olmakta. Özellikle kentlerde değiştirebileceği işçi sınıfı yapısı kârlı olacak olsa da hem buralarda gözden çıkarılan işçi sınıfının isyanı gözlerini henüz korkutmuyor olsa da korkutmalıdır.
Sonuç yerine
Meramı anlatmak için güncel bir örnekle bitirelim.
İzmir’deki İZBAN grevi az sayıda işçi ile kent hayatını oldukça ağır bir biçimde etkilemiştir. Bahsettiğimiz işçi sayısı oldukça azdır. Yaklaşık 350 işçinin başlattığı grev oldukça etkili olmuştur. Ama bu greve bakıp şehir içi raylı taşımacılığı tümüyle otomasyon ile yönetmeyi deneyecek kapitalist sistem belki tüm operasyonu birkaç mühendis ve biraz fazla sayıda teknik elemanla sorunu çözebilir. Böylece teknoloji yatırımı ile belki çalışan sayısını yüzde 10’a kadar düşürür. Burada bize düşen ise bu 35 kişiyi bulmak ve örgütlemektir.
Bu durumun yaşanmış örneği ise 2001’de Emlak Bankası’nın kapanmasına karşı yapılan grevin genel merkez çalışanları tarafından desteklenmesi ama şubeler tarafından desteklenmemesi ile ortaya çıkan durumdur. Şubelerin grev yapmaması ihtimali genel merkez çalışanlarının bilgisayar sistemlerini kapatması sonucu ortadan kalkmıştır.