Yapay Zeka Konusunda Güncel Tartışmalar Üzerine Notlar ya da Bütün ülkelerin işçileri ve belki de robotları birleşiniz!
28-12-2019 08:55Ya da üretim araçlarının mülkiyetini ele geçirmek için; Bütün ülkelerin işçileri ve belki de robotları birleşiniz!
Deniz Olcay
Yapay zeka tartışmalarına üretim ilişkilerinden bağımsız bakmayacağımızı daha önce de bu sayfalar üzerinden tartışmıştık (https://gazetemanifesto.com/2017/yapay-zeka-insanligin-sonu-ya-da-kurtulusu-mu-133225/). Bu yazının üzerinden 2 yıl geçmiş olmasında rağmen tartışmaların büyük kısmı aynı konular üzerinde dönüyor. Tabi teknolojik gelişmeler ve bu gelişmelerin magazinel şekilde servis edilmesi de zaman zaman konuyu harlıyor.
Konunun geçen sefer ele almadığımız boyutlarından biri de Yapay Zeka teknolojilerinin devlet eliyle kullanılması ve vatandaşların sınıflandırılması. Peki nedir bu vatandaşların sınıflandırılması?
Özellikle Çin Halk Cumhuriyeti’nin girişimlerine atıf yapılarak her vatandaşın aynı bir e-ticaret sitesinde olduğu gibi profillenmesi (ne olduğunu aşağıda anlatacağım) ve vatandaş puanı verilmesi tartışmaları artık neredeyse her ülkenin ve hatta belediyenin hayali haline gelmiş durumda.
Profilleme denilen işlem; vatandaşların/tüketicilerin geçmiş davranışlarını (örneğin sosyal medya gönderileri, resmi şikayetleri, hukuki geçmişleri vs. ), demografik bilgilerini ve ilişkide oldukları diğer bireyleri işleyerek gruplanmasıdır. Pratikte insanların ihtiyaçlarına ya da taleplerine uygun ürün ve hizmetlerin çabucak ulaştırılması, şikayet konusu durumların (örneğin çöplerin toplanmaması, asker/düğün konvoylarının gürültüsü, trafik sıkışıklığı) ortaya çıkmadan tedbir alınması amacıyla kullanılması düşünülmektedir. Tabi bu düşünce yine Yapay Zeka’yı bir üretim aracı olarak düşündüğümüzde bu üretim aracına sahip olanın niyetiyle yönlenecektir. Mutlak olarak işini iyi yaparak kent sorunlarını ortadan kaldırmayı düşünen bir belediye ile vatandaşları manüpile ederek sonraki dönemde yeniden seçim kazanmak dışında hiç bir amacı olmayan siyasi cenahın bu aracı aynı şekilde kullanacağını düşünmek biraz safça olur.
Konu devletlerin/hükümetlerin doğrudan kullanımına geldiğinde ise basit ve masumane ve öyle ya da böyle insanların kent yaşamanı kolaylaştıracak uygulamaların kolaylıkla dışına taşınabilir. Profilleme yöntemleriyle önümüzdeki yıl hastanelere ne kadar hastanın geleceği, bunlar için hangi tedavilerin uygulanacağı ve dolayısıyla ne kadar bütçeye ihtiyaç duyulacağı teorik olarak hesaplanabilir durumdadır. Bu hesaplamaların kullanımı insanlık yararına da olabilir, hasta olma potansiyelini taşıyacak hastaları sağlık sisteminin dışında bırakacak ya da sağlık hizmetini almayı zorlaştıracak koşulların yaratılmasını sağlayarak “insanlık dışı” yöntemler için olabilir.
Profilleme konusunun kullanım örnekleri artık her yerde karşımıza çıkan “güvenlik“ kameralarını da düşündükçe korkutucu şekilde artmaktadır. Kamuoyunu sarsan cinayet vakalarında haberlere de yansıyan şekilde 8, 10 bazen 50 saat süren görüntülerin izlenmesiyle failler yakalanmaktadır. Ancak görüntü işleme teknolojileri ile birlikte bir kaç 10 dakika içerisinde çok daha fazla süreli görüntünün incelenmesi ile bu tespitler kolaylıkla yapılabilmektedir. “Ne güzel suçlular yakalanıyor” işte diyebileceğimiz bir konuda bile bir durup düşünmek gerekiyor. Kameralar her yerde bizleri çekiyorsa ve yapay zeka görüntü işleme teknolojileri ile kolaylıkla işlenebiliyorsa bu durumda yukarıda bahsettiğimiz profilleme işlemleri için de kullanılabilir.
İbadethaneye gidip gitmediğimiz, ne zaman, nerede, kimlerle olduğumuz, hangi ticari mal ve hizmetlerle ilgilendiğimiz, ne kadar parka gittiğimiz, ne kadar spor yaptığımız da profillenmemiz için kullanılabilir hale geliyor. Zaten internet kullanımlarımızın, telefon görüşmelerimizin bilindiği de düşünüldüğünde bütün bu bilgilerin kullanımı bizleri az ya da çok tahmin edilebilir bir varlık haline getiriyor. Orwell’ın 1984 kitabında bahsedilen distopyanın kapıları teknoloji ile birlikte sonuna kadar açılıyor kısaca (bu atıf sebebiyle Orwell ve 1984 övücülüğünün ayrıca eleştirisini yapmak da borcumuz olsun).
Burada karşımız tabi ki “tahmin edilebilir bir varlık olmanın ne önemi var?” sorusu çıkabilir. Fakat bu tahmin edilebilirlik aynı zamanda maniple edilebilirliğin ve dolayısıyla yönetilebilirliğin de bir anahtarı. Bu anahtarı kırmak için aktivistlerin önerdiği internet trafiğinizi gizleyici (proxy, tor vs) yöntem ve araçların, görüntü işleme teknolojisini atlatabileceğiniz yamalı kıyafetlerin kullanılmasının popülerleştiğini de muhtemelen göreceğiz. Fakat konu dönüp dolaşıp aynı yere geliyor. Bizi maniple edenleri atlatmanın yolunu bulmak ve kendimizi güvende sanmayı mı tercih edeceğiz yoksa bahsi geçen üretim aracının yani yapay zekanın nasıl kullanılacağına mı karar vereceğiz?
İnsanlık yararına kullanılsın, robot yapmasınlar, robot yapsalar da robot kanunu koyalım da insanlara zarar vermesin, sorunlarımızı çözsün ama yaşamlarımızı maniple etmesin vs diye devam eden tartışmada bir kamuoyu yaratsak da katma değerin (artık ne olursa) kendisi bizi, insanlığın büyük çoğunluğunu yani emekçileri bu karar sürecinin dışında bırakacaktır. Aynı buhar makinelerinde ya da teknolojik diğer atılımlarda olduğu gibi sahibi biz değilsek sadece uyum sağlayarak yaşamımıza devam etme olanağını arayacağız. İşçisizleştirilen fabrikalardan ve düşen istihdamdan dolayı vatandaş maaşını tartışacağız, sadakaya mahkum olacağız. Egemen sınıfın ihtiyaçları doğrultusunda yönlendirileceğiz, cezalandırılacağız, ödüllendirileceğiz. Ya da üretim araçlarının mülkiyetini ele geçirmek için; Bütün ülkelerin işçileri ve belki de robotları birleşiniz!