RÖPORTAJ | Sınıf Tavrı YK üyesi Kemal Parlak: Umut yükseliyor
1 Mayıs’a doğru Sınıf Tavrı çalışmalarını yoğunlaştırıyor
2019 1 Mayıs’ı yaklaşırken, Türkiye siyasetinde seçim gündemi etkisini sürdürüyor. Seçimlerin ardından düzen partileri ve kurumları “reform” çağrısı yapmaya başladı. Reform paketinin içeriği emeğe karşı saldırıyı içerirken, sendikal çevreler 1 Mayıs’ı Taksim politikası ile karşılamayı hedefliyor.
Bu tablonun farklı bir yerini oluşturan Sınıf Tavrı, hafta sonu gerçekleştirdiği toplantılarıyla önümüzdeki dönemin yol haritasını çıkardı. Bu yol haritası ile ilgili sorularımızı Sınıf Tavrı YK üyesi Kemal Parlak’a sorduk. Soruların cevaplarını siz okurlarımızla paylaşıyoruz.
“Sadece sorun yaşayan işçilerin değil, öncü işçilerin merkezini açtık”
–Yeni genel merkezinizin açılışını geçen Pazar günü gerçekleştirdiniz. Duyurunuz da “Yeter söz işçinin diyenlerin merkezi açılıyor” çağrısında bulunmuştunuz. Bunu biraz açabilir misiniz? Genel Merkez açılış etkinliğinizden izlenimlerinizi paylaşır mısınız?
Kemal Parlak: Daha önceki bütün açıklamalarımızda bir tek şeyi söylemiştik. Her konuda patronu, onların örgütleri, gericisi, liberali, işçi sınıfının dışında herkes konuşuyor, bundan böyle hem kendi sorunları için, hem de memleket sorunları için işçiler konuşacak. 2018 konferansımızın başlığı bu doğrultuda oluşturulmuştu. Şimdi, bu belgi doğrultusunda “Yeter söz işçinin” diyenlerin buluşacakları, sorunlarını konuşacakları bir merkez açılmış oldu.
Genel merkezimizin açılışı bir heyecan yarattı, bu heyecanı açılışa katılanlarda da gördük onlarca üyelik formu dolduruldu. Sınıf Tavrı 2018 konferansı ciddi bir heyecan yaratmıştı, birçok dostumuz bunun hakkını verip vermeyeceğimizi merak ediyordu sorular soruyordu. Merkezimizin açılışıyla beraber biz dediklerimizi yapma yolunda önemli bir adım daha atmış olduk. Bundan sonra sadece sorun yaşayan işçiler değil, tüm dostlarımız ve öncü işçileri sınıfın sorunlarını ve geleceğini konuşmak üzere merkezimize bekliyoruz.
-Seçimlerin sonrasında önce TÜSİAD, sonrasında da Cumhurbaşkanı Erdoğan “reform” çağrısında bulundu. Reform paketinin “emeğe karşı saldırı” içeriğe sahip olduğu konusunda herkes hem fikir. Bu konudaki düşünceleriniz neler?
Kemal P. : Soruda söylediğiniz gibi onların reform dediği emeğe saldırıdır. Ekonomik kriz giderek derinleşiyor. Seçimler nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, düzen partilerinin hepsi reform adı altında krizin faturasını emekçilere çıkartmanın peşinde. Hepsi bir ağızdan “bir an önce ekonomiye yoğunlaşalım” derken bunu ifade ediyorlar. Daha seçimler sonuçlanmadan sandıklar bile açılmadan TUSİAD’ ın hemen reform çağrısı yapması “bir an önce saldıralım” anlamına geliyor. Cumhurbaşkanı da aynı görüşte olduğunu söyledi. Düzen muhalefetinin adayları, adaylık sürecinde TÜSİAD’ ı ziyaretlerinde her şeyi birlikte yapacaklarını zaten söylemişlerdi.
Önümüzdeki süreçte derinleşen ekonomik krizle birlikte emekçilere yoğun bir saldırı gerçekleşecektir. Daha fazla işsizlik, hak gaspları, pahalılık ve yoksulluk demektir onların reformları. Bu saldırılara karşı işçi sınıfının örgütlenip mücadele etmekten başka şansı bulunmuyor, yalancı baharlara asla umut bağlamamalı.
“Sendikal çevrelerin kendi iç hesaplaşmaları 1 Mayıs’ın önüne geçemez”
-1 Mayıs yaklaşıyor. DİSK’in geçtiğimiz yıllardan farklı olarak bu yıl “1 Mayıs Taksim’de” çağrısı bulunuyor. 1 Mayıs politikanızı biraz açar mısınız? 1 Mayıs’ta Taksim’de mi olacaksınız?
Kemal P. : Öncelikle şunu belirteyim Taksim meydanın bizim ve işçi sınıfı için özel bir anlamı bulunmaktadır. Fakat içinde geçtiğimiz süreçte 1 Mayıs mücadele gününün işçi sınıfının ekonomik ve politik taleplerinin öne çıkartılıp kitlesel bir şekilde yapılması gerekiyor. DİSK’ in Taksim çağrısı yapması, yasaklı olan bir meydanda kitlesel bir 1 Mayısın önünü kapatmaktadır. Taksim ancak ayağa kalkan örgütlenmiş bir işçi sınıfı kendi gücüyle bu yasağı kaldıracaktır. Bu gün sınıfın durumu böyle mi?
Sendikal çevrelerin kendi iç hesapları nedeni ile hamaset dolu alan tartışmalarını doğru bulmadığımız gibi, bu iç hesaplaşmalar 1 Mayıs’ın önüne geçemez. 1 Mayıs için bizim bir alan fetişizmimiz bulunmuyor. Önemli olan ekonomik krizin bu kadar derinleştiği bir dönemde işçi sınıfının kendi taleplerini kitlesel bir şekilde dile getirmesidir. İşsizliğe, yoksulluğa, taşeronlaşmaya, hayat pahalılığına karşı işçilerin sesini yükseltmek biz alanlarda olacağız. Tüm dostlarımızı, işçileri Sınıf Tavrı kortejlerinde güçlerini birleştirmeye çağırıyoruz.
“Dayanışma hattı mücadelenin bir parçası, aracı ve örgütleyicisi”
-Gelelim Sınıf Tavrı çalışmalarınıza. “Alo İşçi Dayanışma Hattı” çağrısının ardından ciddi destek aldığını belirtmiştiniz. Bu çalışmayla ilgili neler yapacaksınız? Hattın ana görevi bir tür “dayanışma” ve “danışma” mı?
Kemal P. : Alo İşçi Dayanışma Hattını ilan ettiğimiz günden itibaren yüzlerce telefon geldi. Her sektörden işçi, sendikal-sendikasız, doktordan öğretmenine kadar hak gaspına uğrayan yüzlerce kişi aradı. Arkadaşlarımız telefonlara titizlikle cevap verdi, yol gösterdi yardımcı oldu. Onlarca işçiye hukuksal destek sağlandı, yüz yüze görüşmelerimiz oldu. Sendikaya örgütlenmelerine rağmen sorun yaşayan işçiler Sınıf Tavrını aradılar. Bunlar içinde Eksen Makine deneyimi oldukça öğretici oldu. Eksen işçileri, çoğu kadın yüzlerce işçinin çalıştığı fabrikada bizi aradılar ve birlikte toplantılar yaptık, ortak kararlar aldık.
Şimdi krizi yükseldiği bir anda Dayanışma Hattını daha fazla duyurma kararımız var. Ayrıca bundan sonra hattı arayanlarla her hafta Pazar günleri saat 13:00 – 17:00 arası Genel merkezimizde hukukçu ve uzmanların bulunacağı görüşmelere çağıracağız, sorunlarını yüz yüze görüşeceğiz.
Hattın ana ekseni asla sadece danışma olmadı. Elbette işçiler yaşadıkları sorunlar üzerinden bizlere “danışıyorlar.” Ancak hattın kendisi hem danışmayı, hem dayanışmayı ama esas olarak “mücadeleyi” içeriyor. Esas derdimiz, işçi sınıfının mücadelesinin yükseltilmesidir. Dayanışma hattımız, bu mücadelenin bir parçası, aracı ve örgütleyicisidir.
“Dostlarımız Sınıf Tavrı’na destek vermeli”
-Önümüzdeki dönem için neler planlıyorsunuz? Kısaca belirtir misiniz?
Kemal P. : Öncelikle en acil işimiz 1 Mayıs, onun için şimdiden hazırlıklara başladık, 1 Mayıs gündemli bültenimiz çıkacak ve çok yaygın bir şekilde işçilere ulaştırılacak. Alo İşçi Dayanışma hattının tüm işçilere ulaşılması için çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız.
İnşaat ve Yapı İşçileri sendikasının örgütlenmesine hız vereceğiz, inşaat iş kolunda yaşanan işsizlik ve hak gasplarına karşı mücadeleyi daha da büyütme kararımız var.
Birçok ilde Sınıf Tavrı etkinliklerimizi gerçekleşecek, Sınıf Tavrına üyelik çalışmalarımız hızlanacak.
Hedeflerimizi gerçekleştirmemiz için tüm sınıf dostlarının desteğini, Sınıf Tavrına omuz vermelerini bekliyoruz ve tek bir şey söylüyoruz: “Umut yükseliyor”. Dostlarımızın ve işçi sınıfının gönlü bundan sonra rahat olsun.
*Röportaj Sosyalist Cumhuriyet gazetesinde yayımlanmıştır.