Sabancı ailesi de Malta vatandaşı oldu: Bir başkadır 'vergi cennetleri'...
Sabancı ailesinin Malta'dan "vatandaşlık" almasının arkasında hiç kuşkusuz "tatil ülkesi" olmasının ötesinde nedenler var...
Türkiye’deki sermaye sahiplerinden bir çoğunun son dönemdeki gözde ülkelerinden biri Malta… Orta Akdeniz’de yer alan bu ülkenin sunduğu vergi olanakları son olarak Sabancı ailesinin “gönlünü çelmiş” görünüyor.
AKP’li ekonomi yazarı Dilek Güngör’ün Sabah‘taki köşesinde aktardığına göre, Sabancı Holding’in Yönetim Kurulu Başkanvekili Erol Sabancı’nın kızları Çiğdem Sabancı Bilen ve Suzan Sabancı Dinçer eşleri ve çocuklarıyla birlikte Malta vatandaşlığına geçti.
Güngör’ün Malta Resmi Gazetesi’ndeki verilere dayandırarak aktardığına göre, Malta’ya “geçiş” yapan Sabancılar iki kız kardeş ve ailesi ile de sınırlı değil. Sabancı kardeşlerin üç numarası olan Esas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Şevket Sabancı’nın torunları Can Köseoğlu, Kazım Köseoğlu, Zeynep Köseoğlu, Irmak Köseoğlu da 2014’te AB’ye giren ülkeden vatandaşlık alanlar arasında…
Türkiye’nin en büyük ikinci sermaye grubu olan Sabancı Holding’in sahipleri olan bu ailelerin her bir mensubunun kişisel serveti milyar dolarlarla ifade ediliyor. Ailenin toplam servetinin ise yaklaşık 30 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.
Son dönemde Malta vatandaşı olan patronların listesi daha da uzuyor. Buna göre ilaç şirketi Abdi İbrahim’in patronu Nezih Barut, kardeşi Nesrin Esirtgen ve oğlu İbrahim Barut, tekstil şirketi Orta Anadolu’nun Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Fatih Karamancı, Reha Tekstil’in sahibi Mehmet Reha Demirdağ, Arvento Genel Müdürü Özer Hıncal gibi isimler de listede yer alıyor.
NEDEN MALTA?
Patronları Avrupa’ya çok da yakın olmayan bu ülkeye çeken asıl neden ise elbette Akdeniz’in orta yerinde bulunan, sıcak, canlı gece hayatı olan bir ülke olması değil. Bu orta büyüklükteki ada ülkesi, AKP döneminde farklı ülkeler vesilesiyle çokça adını duyduğumuz bir “vergi cenneti”.
Malta’da 6/7 vergi iade sistemi nedeniyle, burada ikamet etmeyen şirket sahipleri sene sonunda elde ettiği kârın %35’ini kurumlar vergisi olarak ödüyor. Ancak 4-6 hafta sonra %30’luk kısmını vergi iadesi olarak geri alabiliyor. Yani yıllık gelir vergileri toplamda sadece yüzde 5 olarak ödenmiş oluyor. Ülkeye giriş-çıkış, yerleşim veya ikamet nakli için de hiçbir çıkış veya giriş vergisi alınmıyor. Dışarıya giden kâr payları, faizler veya telif ödemelerinde de hiçbir stopaj vergisi uygulanmıyor. Hiçbir servet veya sermaye vergisi de alınmıyor.
BORÇLARI SİLİNMİŞTİ
Türkiye’nin en büyük sermaye gruplarından oluşan 17 mükellefin toplam 3 milyar 106 milyon lira olan vergi borçlarının, 2010 yılında Maliye Bakanlığı Merkezi Uzlaşma Komisyonu üyeleri tarafından silindiği ortaya çıkmıştı. Buna göre dev borçlar yüzde 92’den yüzde 100’e varan oranlarda yapılan indirimlerle toplamda 74 milyon 515 bin liraya düşürülmüştü.
Borçları “sıfırlananlar” arasında Suzan Sabancı Dinçer ve Güler Sabancı da bulunuyordu. Biri 10, biri de 9 milyon lira olan Sabancılar’ın vergi borcu toplamda 1 milyon 400 bin liraya indirilmişti.
Ancak görünüşe göre Sabancılar’a ülkenin sermaye sınıfı için fiili olarak “vergi cenneti” haline getirilmesi de yetmedi…