Geçtiğimiz hafta açıklanan Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri’nin sinema alanındaki sahibi yönetmen Mesut Uçakan olmuştu.
Uçakan, AKP’nin yayın organı Sabah‘tan Tuba Kalçık’a konuştu. Kendisini “fikir savaşçısı” diye tanımlayan Uçakan’ın açıklamalarında görülen, AKP ve Erdoğan hayranlığı ile birlikte 1923 Cumhuriyeti’ni ve solu hedef alan ifadeleri şaşırtmadı.
Sinemadaki “misyon”u için “Osmanlı’nın çöküşü ile beraber çökertilen koca bir medeniyete sahip çıkmaya ve geçmişle aramıza örülen duvarlarda gedik açmaya çalışıyorum.” diyen Uçakan, “Toplum olarak ne yazık ki Batı’nın ilmini ve tekniğini değil, ahlakını aldık ve çarpıldık. Batı’nın borazanlığını da en çok sinema yaptı. Din dışılığı çağdaş, dini gericilik olarak gösterdi. Öğretmeni çağdaş, imamı yobaz yaptı. Bu bir cinayetti benim için! Batılı bir sinemacı bile bu kadar alçak davranmazdı. Ben sinemamda bunlara isyan ettim.” ifadelerini kullandı.
Uçakan, “Sinemadaki duruşunuzdan dolayı teklifinizi kabul etmeyen oyuncular oldu mu?” sorusuna ise şöyle cevap verdi:
“Tek tük de olsa oldu tabii. Hatta bir hafızın 100 yıl önceki dramını anlattığım son filmimde bile çıktı karşıma bu tür oyuncular. Tarık Akan mesela, kesinlikle benimle çalışmayacak bir oyuncuydu. İsmi birkaç kere gündeme gelmişti ama çok net bir tavrı vardı bize karşı. ‘Kelebekler Sonsuz Uçar’ filminde, sosyal demokrat bir avukatı canlandırması için Halil Ergün’e teklif götürdüm ama kabul etmedi. Herhalde o dönemin atmosferinden etkilenerek oynamak istemedi.”
Uçakan, Saray’ın “sinema” ödülüne layık görülmesi karşısındaki “his”lerini ise “Ödülü Sayın Cumhurbaşkanının elinden almak da özel bir farkındalık. Kendisiyle gençlik yıllarımızdan beri tanışırız. Lider ruhlu karakteri o zamanlar biliniyordu. Yıllardır bastırılmış bir nesil olarak onun dik duruşunu sevdik. Bir vatandaş olarak bu ülkeye yaptığı olağanüstü icraatları görmemek için kör olmak lazım. Bana göre sessiz bir devrim gerçekleştirmiştir.” diyerek anlattı.
“Sinemada hâlâ sol düşünce hakim” diyen Uçakan, “Sağ ideolojiye sahip bir sinemacı olarak bu durumla ilgili özeleştiri yapıyor musunuz?” sorusu karşısında “Sağ ve sağcı kavramı çok farklı yerlere çekildi. Sağcı yönetmen kavramını kabul etmem. Ama Kur’anî manada sağcı denmesinde beis yok.” derken “Başlarda sinemayı günah olarak gördüler. Yalnız bırakıldık. Küçük bütçelerle film yapmak zorunda kaldım. Hiçbir zaman popülist yönetmen olmaya talip olmadım. Sırf para için projeler üretmedim. Bu ekonomik olarak güçlenmemi engelledi. Dünya görüşüme ters işlerin içinde de yer almadım. Hep tek başıma mücadele verdim. Bir gün Cumhurbaşkanımıza bunu dile getirdim. Yıllarca itildiğimizi, horlandığımızı anlattım ve “Milli değerlerimizi taşıyan projeler için büyük destek verilmeli” diye konuştu.
Bu haber en son değiştirildi 2 Aralık 2019 22:43 22:43
Rusya'nın Ukrayna'yı işgali sırasında ebeveynleri yaşamını yitirmiş olan 510 çocuk "Savaşsız Çocukluk Projesi" kapsamında Antalya'ya…
Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 20 Ekim’de gerçekleştirdiği yemek hizmeti…
Başkent Üniversitesi öğrencileri Nurselen Gülaçtı’nın bir kadın cinayeti sonucu katledilmesini kampüste düzenledikleri eylemle protesto etti.
Sedat Peker'in avukatı Ersan Barkın'ın, bugün Yılmaz Özdil'in başa geçeceği iddiaları ve işten çıkarmalarla gündeme…
Almanya'da, orduya ait yaklaşık 10 bin tabanca mermisi, tüfekler için kullanılan 9 bin 900 eğitim…
Adalet Bakanı Tunç, Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile İdari Yargı Hakimleri Kura Töreni'nde…