SDG: Türkiye saldırırsa savaş bir bölgeyle sınırlı kalmaz...
SDG komutanlarından Newroz Ehmed, Türkiye'nin bölgeye olası bir operasyona girişmesine ilişkin "ğer bölgede bir yere saldırı olursa savaş orayla sınırlı kalmayacaktır." diyerek, çatışmaların tüm sınır hattı boyunca yaşanacağını söyledi.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Şimdi de Fırat’ın doğusuna gireceğiz. Biz bunu Rusya ile de paylaştık. Amerika ile de paylaştık” demesi sonrası TSK’dan bölgeye operasyon beklentisi yoğunlaşırken YPG’den bir açıklama geldi.
YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Genel Komutanlık Üyesi Newroz Ehmed, Türkiye’nin saldırması halinde “her yerin savaş alanına dönüşeceğini” söyledi.
Geçtiğimiz ay gerçekleşen, ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Orgeneral Kenneth McKenzie ve Kobani’de SDG liderleri ile yaptığı görüşmeye ilişkin de konuşan Ehmed, “Amerikalı temsilcilerin tutumu bölgede savaş yaşanmadan bir çözümün sağlanması şeklindeydi. Türk devletinin tehditleri çözümün önünü tıkıyor.” dedi.
ABD’yi yetkililerle IŞİD’in “uyuyan hücreleri”ni de görüştüklerini söyleyen Ehmed, bir saldırı olması halinde kontrol atında tuttukları bölgelerde bulunan IŞİD’lilerin büyük ihtimalle kaçacağını ve yeniden örgütleneceğini söyledi.
ANHA‘ya konuşan Ehmed’in açıklamalarından bazıları şöyle:
‘GÜVENLİ BÖLGE’: BÖLGE ZATEN GÜVENLİ, GARANTİ VERİYORUZ
Bizim gündemimizde ‘güvenli bölge’ hiçbir şekilde yoktu, çünkü bölgelerimiz zaten güvenlik içerisinde. Ancak DAİŞ yenilgiye yaklaşırken bazı güçler de bölgeyi kontrolüne almak için bekliyordu. Bu planları başarılı olmadı. Türkiye gibi çevre ülkelerle de bağlantılarımız vardı. Resmi ve üst düzey olmasa da görüşmelerimiz vardı. Türk devleti Türkiye sınırına asla tarafımızdan bir saldırı gerçekleşmediğini iyi biliyor. Türk devletinin siyasetini tehlikeye sokacak bir çabamız olmamıştır. Ama son dönemde Türk devletinin tehditleri son dönemde arttı. Kendileri “Güney Kürdistan’da Kürtler statü elde etti, bu bölgede de edecekler. Sınırımızda böyle bir şeyin gerçekleşmesine asla izin vermeyiz” diyorlar. Tüm amaçları bu, o yüzden tehdit ediyorlar ve saldırmak istiyorlar.
Sınır güvenlik güçlerini oluşturabilir ve bizim tarafımızdan saldırı gerçekleşmeyeceğinin garantisini verebiliriz. Ancak Türk devleti bölge halkının kendi savunmasını yapmasını istemiyor. Biz de dışardan bir gücün savunmasını kabul etmiyoruz. Herkes bilmeli ki Türk devletinin ‘bölgede olmalıyım’ sözlerini kabul etmemiz mümkün değil. Çünkü Türk devleti girdiği her yeri işgal ediyor ve orada kalıyor. Sınırda o kadar insanımız katledildi, bölge halkının bunu kabul etmesi mümkün değil.
“IŞİDLİLERİ CEZAEVİNDE TUTAMAYABİLİRİZ”
Türk devleti her tehdit ettiğinde DAİŞ de bölgede saldırılarını yoğunlaştırıyor. Son dönemde gözle görülür bir biçimde arttı. Bu da Türk devletinin DAİŞ’i tekrar canlandırmak ve onun üzerinden bölgeyi kontrol etmek istediğini, o da olmazsa bölgeyi karıştırmak istediğini gösteriyor. Son süreçte DAİŞ’lilerin ailelerinin kaldığı kamplarda açıkça tekrar ortaya çıkacaklarını dile getirdiler. İstihbarat birimlerimizin yakaladığı DAİŞ’in gizli hücreleri “İntikamımızı alacağız, yeniden döneceğiz” diyorlar. Bu da büyük bir tehlikedir. DAİŞ’in canlanması yalnızca bölge için değil tüm insanlık için tehlikelidir. Evet, DAİŞ’lileri bir yere kadar cezaevlerinde tutabiliriz, ama bu bizi de çok zorluyor. Bu çeteler için uluslararası bir mahkeme kurulmalı.
CENTCOM KOMUTANI İLE GÖRÜŞME: ABD ÇÖZÜM İSTİYOR, TÜRKİYE TIKIYOR
Amerikalı yetkililerle Türk devletinin tehditleri, ‘güvenli bölge’ konusundaki şartlarımız, çözüm için diyalog ısrarı, DAİŞ’in uyuyan hücreleri konularını görüştük. Amerikalı temsilcilerin tutumu bölgede savaş yaşanmadan bir çözümün sağlanması şeklindeydi. Türk devletinin tehditleri çözümün önünü tıkıyor. Son görüşmeler bir sonuca ulaşmasa da süreç devam ediyor ve görüşmelerimiz sürüyor. Kuşkusuz biz de bir sonuca varmak istiyoruz, ama sonuç halkımızı memnun etmeli. Kuzey ve Doğu Suriye halkının tutumu takdir edilecek ve moral vericidir. Halk, hedefin sadece Kürt halkı olmadığını, aksine bölgede güçlenen halkların kardeşliği projesini yıkmak olduğunu biliyor.
“SALDIRI OLURSA TÜM SINIR SAVAŞ ALANINA DÖNER”
Eğer Türk devleti çözüme yanaşmazsa ve savaş isterse bizim de savaşa hazır olduğumuz bilinmelidir. Eğer bölgede bir yere saldırı olursa savaş orayla sınırlı kalmayacaktır. Türk devleti Efrîn’de yaptığı gibi şimdi de bölgeyi de parça parça işgal etmek istiyor. Ama yapılacak savaş bir parçayla sınırlı kalmayacak. Türk devletiyle uzun bir sınırımız var. Eğer savaş olursa tüm sınır savaş alanına döner. Kuşkusuz savaş halk için büyük bir tehlikedir. Bahsedilen bölgede tüm halklardan milyonlarca sivil yaşıyor. İkincisi de olası bir savaş bölgedeki tüm dengeleri değiştirir. Suriye’de farklı farklı güçler var ve Suriye rejimi de tüm bölgeyi bir kez daha kontrolü altına almaya çalışacaktır. Bölgede İranlı güçler, çete grupları var ve özellikle de DAİŞ bölgemizde ciddi bir tehlike oluşturuyor. Eğer bir savaş olursa DAİŞ bundan yararlanıp yeniden canlanır. Ayrıca bilinmelidir ki kamplarda binlerce göçmen var ve muhtemel bir savaşta bu göçmenlerin hayatı da tehlikeye girecektir. Bunun yanında DAİŞ’li tutuklular var, özellikle Derazor hamlesinde tutuklananlar. Türkiye saldırırsa büyük bir ihtimalle bu çeteler kaçacak ve bir daha örgütlenecektir.
SURİYE’Yİ SUÇLADI: DIŞ GÜÇLERİN GELMESİNİN NEDENİ REJİMİN KENDİSİ
Daha önce Suriye rejimiyle görüşmelerimiz oldu. Ancak Suriye rejimi sanki hiçbir şey olmamış gibi geri dönmek ve her yere kendi şartlarını dayatmak istiyor. Rejim bizi sanki Suriye topraklarına ihanet etmiş ve yabancı güçleri Suriye topraklarına sokmuş, dış güçlerin ortaklarıymışız gibi göstermeye çalışıyor. Fakat bu doğru değil. Hatta Suriye rejimi de iyi biliyor ki kimseyi buraya geçirmedik, gerçekleşen ortaklıklar bölgede yaşananların bir sonucu olarak gelişti.
Dış güçlerin Suriye topraklarına girmesinin asıl nedeni Suriye rejiminin zihniyetinin kendisiydi. Bazen Türk devletinin tehditlerine karşı tutumlarını dile getiriyorlar ama aslında halklara karşı aynı zihniyeti taşıyorlar. İnkar ve tasfiyeci zihniyetin değişmesi için görüşmeleri sürdürmekte ısrarcıyız. Gerçekleşen saldırılar Suriye rejimi için de tehlikelidir. Sonuçta Suriye topraklarının bir parçası işgal ediliyor. Türkiye saldırırsa daha sonra kendi aralarında tartışıp çözemezler. Durum daha da kötü ve karışık olacaktır. Kısacası Suriye rejimiyle zaman zaman görüşmelerimiz oldu, ama maalesef bir sonuca ulaşamadık.