Seçimlerin ardından: McKinsey her zaman içimizdeydi
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, 'Yeni Ekonomi Programı' bünyesinde kurulan Maliyet ve Dönüşüm Ofisi için ABD'li yönetim danışmanlığı şirketi McKinsey ile çalışmaya karar verdiklerini açıklamış, yükselen tepkilerin ardından bu ortaklık bozulmuştu.
31 Mart yerel seçimlerin geride kalmasının ardından IMF ve McKinsey iddiaları yüksek sesle dillendirilmeye başlandı.
Gerici YeniAkit yazar Abdurrahman Dilipak, “Seçim sonuçları ortada. Aslına bakarsanız kimse kazanmadı. Daha doğrusu kimse umduğunu bulamadı. Tatmin edici bir sonuç yok.” derken konuyu ekonomiye getirerek “Aslında McKinsey her zaman içimizdeydi” ifadelerini kaleme aldı.
Dilipak, köşesinde “Nerede kriz varsa McKinsey orada. Bakarsınız bütün kapılara McKinsey’e çıkmış. Aslında McKinsey her zaman içimizdeydi. Parayı vermişseniz hizmet almaya devam edersiniz. Kaldı ki, zaten bir takım kurumlarla yıllardır çalışıyorlar. Et-tırnak gibi olmuşlar. Hatta o olaydan sonra da yapılan anlaşmalar oldu. Bunlarda “Şeytan tüyü” var. Herkesle çalışırlar. FETÖ’cülerle de çalışırlar, BÇG’lilerle de. AK Parti ile de çalışırlar. Bakın, McKinsey seçimden önce seçim sonrası bütün ihtimallere göre hesaplarını yapmıştır. Mesela şu bakan giderse yerine kimlerin gelme ihtimali var, ya da şu belediye başkanı giderse yerine kim seçilecek o büyük ihtimalle bellidir. “Global Merkez”in politik davranış modelleri her an gelişmeleri izliyor.” diye yazdı.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, ‘Yeni Ekonomi Programı’ bünyesinde kurulan Maliyet ve Dönüşüm Ofisi için ABD’li yönetim danışmanlığı şirketi McKinsey ile çalışmaya karar verdiklerini açıklamış, yükselen tepkilerin ardından bu ortaklık bozulmuştu.
Dilipak’ın yazısı şöyle:
“Şimdi de biraz ciddi olalım ve ekonomi-politik üzerine can sıkıcı şeyler yazalım: Bir ekonomist şöyle bir şey söyledi geçtiğimiz günlerde: “40 katır mı, 40 satır mı? IMF de, McKinsey de değilse 3. ihtimal ya da darboğazdan çıkış için kapı hangisi.”
Seçim sonuçları ortada. Aslına bakarsanız kimse kazanmadı. Daha doğrusu kimse umduğunu bulamadı. Tatmin edici bir sonuç yok. Aslında bu seçimler yerel seçim. Yönetimi doğrudan etkilememesi gerek. Ama görünen o ki, süreç farklı işleyecek. Sonuç partilerin içinde, partiler arasında ciddi sorunlara sebep olacak. Siyasi dalgalanma, ekonomide dalgalanmalara sebep olabilir. Ekonomideki dalgalanma da siyasi dalgalanmaya sebep olabilir.
Nerede kriz varsa McKinsey orada. Bakarsınız bütün kapılara McKinsey’e çıkmış. Aslında McKinsey her zaman içimizdeydi. Parayı vermişseniz hizmet almaya devam edersiniz. Kaldı ki, zaten bir takım kurumlarla yıllardır çalışıyorlar. Et-tırnak gibi olmuşlar. Hatta o olaydan sonra da yapılan anlaşmalar oldu. Bunlarda “Şeytan tüyü” var. Herkesle çalışırlar. FETÖ’cülerle de çalışırlar, BÇG’lilerle de. AK Parti ile de çalışırlar. Bakın, McKinsey seçimden önce seçim sonrası bütün ihtimallere göre hesaplarını yapmıştır. Mesela şu bakan giderse yerine kimlerin gelme ihtimali var, ya da şu belediye başkanı giderse yerine kim seçilecek o büyük ihtimalle bellidir. “Global Merkez”in politik davranış modelleri her an gelişmeleri izliyor.
Huawei’nin ortaya çıkıp suyu bulandırması birileri açısından onun için can sıkıcı olabilir. Ama öte yandan kriz bazen fırsat demektir. Hatta krizi bir merkez çıkartıyor ve yönetiyorsa, krizin cini efendisine hizmet eder. McKinsey yine gündemde. Seçimden sonra ekonomi yönetiminin McKinsey’in denetimine verileceğini iddia ettiler. İddiaya göre; McKinsey çalışmalarına hiç ara vermemiş.
Türkiye ekonomisi ile ilgili çalışmasını sürdürmüş. 31 Mart sonrasına ilişkin bir raporunu çok önceden hazırlamış olmalı. Şimdi şartların olgunlaşmış olmasını bekliyorlardır.
Bu işler bilardo oyunu gibidir. Burada vurduğunuz taş değil, onun vurduğu taşın hareket edeceği açı, gideceği yön önemlidir. Santrançta olduğu gibi, kaç oyun ötesini hangi ihtimallerle öngörebiliyorsunuz. Stratejik derinlik ya da stratejik öngörü bununla ilgilidir. Kuşkusuz bütün bunların ötesinde Allah’ın rızası ve kader söz konusudur. Ama yine de sonuç ne olursa olsun, manevi anlamda kazancımız iradi sorumluluğumuzla sınırlıdır ve orada herkes yaptığının karşılığını bulacaktır ve ihmallerinin faturasını da ödemek zorunda kalacaktır.
IMF’siz IMF finansçıların söylediğine göre “acı reçete” hazır. “Acı” beklenenden de “acı” olacak. İnşallah korkulan olmaz. Şimdi acil sıcak paraya ihtiyacımız var. Aslında o sıcak para, “Muhtaç olduğumuz kaynak” yamyam müteahhitlerin (Namuslularını tenzih ederim) villalarının mahzenlerinde ya da yurt dışındaki bankalarda gizli.!”