İyi de sen işçi değilsin ki!
Spot: Okullarında bilimsel eğitim, ilericilik vb. mücadelesi veren liseliler her 1 Mayıs'ta olduğu gibi bu 1 Mayıs'ta da yerlerini alacaktır. Her 1 Mayıs'ta olduğu gibi liseliler 1 Mayıs'ta yerini alacak almasına ama her sene kendini tekrar eden bir soru, bu sene de liselilere sorulmaktadır. 1 Mayıs gününün işçilerin bir bayramı olduğu, liselinin işçi-emekçi olmadığı söylenmekte ve liselilere “İyi de sen işçi değilsin ki!” denilmektedir.
Yiğit Aydınoğlu
1 Mayıs’a 1 haftadan az süre kalmışken bu yazının amacı bazı ezberlerin sorgulanması, günümüzün kavranması, 1 Mayıs’ın öneminin liseli gençlik açısından anlaşılmasıdır.
Ülkemiz yakın dönemde bir yerel seçim süreci geçirmiş, bu süreçle beraber 2 hafta boyunca kimin başkan olduğu, kimin neden başkanım dediği üzerine tartışmalar ülkedeki siyasi akışın tamamen üstünü örttü. Bununla beraber, AKP İstanbul, Ankara başta olmak üzere birkaç büyükşehri kaybetti. Seçimlerin tamamen sonuçlanmasının ardından İmamoğlu, gençliğin “yeni kahramanı” olabilmeyi başardı. Birçok siyasi görüşten gençlik, 17 yıldır hükümeti, 25 yıldır da belediyesinden bunaldığı, varlığıyla doğduğu, büyüdüğü AKP iktidarına karşı öfkesini, isteksizliğini, İmamoğlu’nda şekillendirdi, İmamoğlu da bu kalıpların hepsine uydu, kâh Muhsin Yazıcıoğlu’nu paylaştı, kâh Alparslan Türkeş’i paylaştı. On yıllardır ellerinde tuttukları belediyelerin bir kısmını “kaptıran” AKP ise durumdan oldukça muzdarip bir şekilde, seçim sonuçlarının şaibeli olduğunu, oyların çalınmış olabileceğinden dem vurdu.
Olaylar böyle gelişip gitti, devir-teslim törenleri yapıldı, parti genel merkezleri önünde tekbirler atıldı, balkon konuşmalarında Kur’anlara el basıldı, “yarıştaki” tüm taraflar bu işlemleri en az birer kez olmak üzere gerçekleştirdi. Meclis içindeki muhalefet uzun bir dönemdir AKP’yi geriletmek adına birçok seçimde açık-kapalı ittifaklar yapmış, siyasi çubuğunu bir sağa yatırmış bir sola yatırmış, fakat ilktir ki, muhalefet AKP’yi götürmek veya az da olsa geriletebilmek adına bu kadar AKP’lileşmiş, bir nevi eski AKP ile yeni AKP bu seçimde yarışmıştır.
Bu seneki 1 Mayıs’a memleket bu halde giderken meseleye biraz da liselilerin gözünden bakacak olursak, okullarında bilimsel eğitim, ilericilik vb. mücadelesi veren liseliler her 1 Mayıs’ta olduğu gibi bu 1 Mayıs’ta da yerlerini alacaktır. Her 1 Mayıs’ta olduğu gibi liseliler 1 Mayıs’ta yerini alacak almasına ama her sene kendini tekrar eden bir soru, bu sene de liselilere sorulmaktadır. 1 Mayıs gününün işçilerin bir bayramı olduğu, liselinin işçi-emekçi olmadığı söylenmekte ve liselilere “İyi de sen işçi değilsin ki!” denilmektedir. Liseli zaten işçi olduğunu iddia etmemektedir, 1 Mayıs’ta bulunma amacı “işçilerin bayramı olan 1 Mayıs’ı kutlamak” değildir. 1 Mayıs’ın anlamı açık bir şekilde bellidir, toplumun her kesimi tarafından, işçi sınıfının gününde şekillenen sosyalizm bayrağının yükseltilmesidir. Bir liselinin de dolayısıyla 1 Mayıs’a katılma isteğinin ve “zorunluluğunun” bahaneleri açıktır, bellidir.
Liselerdeki bilim dışı eğitime karşı, geleceğinin para babalarına, tarikatlara MEB tarafından teslim edilmesine karşı, daha bir ton sebeple beraber 1 Mayıs’a katılır, taleplerini yükseltir. İşçi olmayan liseli, ilerde hangi sınıfa mensup olacağını bilir ve mücadelesine şimdiden başlar. Siyasetin kendisiyle ilgilenmesinden dolayı, geleceğinin satılmasından, eğitiminin köreltilmesinden dolayı liseli de siyasetin kendisiyle ilgilenmesine karşı, siyasetle ilgilenir. Günümüzün anlamı, 1 Mayıs’ın önemi bunlardır, bir liselinin ise 1 Mayıs’a katılmak için bahanesi bu sayfalara sığamayacak kadardır…
Haydi 1 Mayıs’a.