Kemal Türkler’in deyimi ile “İşçi Sınıfının Süleymanı…”: Süleyman Üstün Hoca
1 Mayıs’larda Beşiktaş Barbaros’tan Taksim’e yürüyen kitleler ilk önce Maden-İş Genel Merkezi’nden Süleyman Hoca’nın coşkulu sesini duyardı.
Hasan Aktaş
18 yaşında Kepirtepe Köy Enstitüsü’nü bitirip Trakya köylerinde çalışmaya başlayan Süleyman Hoca, çalıştığı her köyde emekçilerin yaşamına “dokunan” katkılar yapmıştır. Kahvehanelerinde kitap okunan, klasik müzik çalan, ziraat ve hayvancılıkta modern yöntemler uygulanan köyler…
1960’lı yılların ortalarında İstanbul’da Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) yöneticisidir. İşçi sınıfı ile temas ve “işçi eğitimciliği”ne bu yıllarda Lastik-İş’te başlar.
1965 yılı Genel Seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi, Tekirdağ adayı olarak çalışma yürütür. Seçim kazanılır fakat Parti; Kemal Nebiler’in vekil olmasını ister.
12 Mart’ta gözaltına alınanlar arasındadır, işkence görür.
1 Mayıs’larda Beşiktaş Barbaros’tan Taksim’e yürüyen kitleler ilk önce Maden-İş Genel Merkezi’nden Süleyman Hoca’nın coşkulu sesini duyardı.
1979 senato seçimlerinde TKP adayı B.Beria Önger için Sultanahmet’te düzenlene mitingde; “…. İnsanlar insanlar bugün ne kadar güzelsiniz…” diye konuşmaya başlayan ve alandaki 30 bin kişinin yüreğini avucunun içine alan o ses de; Süleyman Hocadır…
Zorunlu göç yaşadığı Berlin’de inançlarından ve örgütlü yaşamdan asla ödün vermedi, Berlin Türkiyeliler Merkezi Başkanıydı. Ülkeye döndüğünde metal işçilerinin “sendikal birliğinden yana” net tavır aldı.
Eğitime hazırlık süreci Süleyman Hoca’yı tanımak isteyenler için önemli ipuçları verir: Adeta kampa giriyordu. Günler önceden yapılan iş bölümüne göre konuya odaklanıp, tam bir disiplin ve ciddiyetle, kendi ifadesi ile “işinin delisi” yaklaşımı ile ele alıyordu. 1980’den sonra 1993 yılı sonbaharında işçilerin kapısına “işçi üniversitesi” yazdıkları Kemal Türkler Eğitim Tesislerinde eğitim yapacaktık. Çok heyecanlıydı. Yapacağı dersin her dakikasını özenle hazırlıyordu. Her mesajı ve her güncel bilgisi için defalarca konuşuyor, tartışıyorduk. Tesiste yatmadan önce bir kez daha programı gözden geçirdik. Ertesi sabah ilk ders Süleyman Hoca’nındı… Sadece işçi temsilcileri değil, hepimiz O’nun dersini ilk kez dinleyecektik. “işçi kimdir” dersini hepimiz, soluksuz dinledik. Süleyman Hoca yeniden işçi sınıfı içindeydi. Birlikte yolculuğumuz, 6 yıl sürdü.
Süleyman Hoca, kişiliği, eğitim teknikleri, fıkraları ve yaşamını adadığı eşitlik ve özgürlük mücadelesi ile unutulmayacak bir işçi eğitimcisidir.
12 yıl olmuş…
Saygı ve özlemle…