Millet bahçesi YTÜ'ye sığar mı?

Mücadele ederek kazandık, mücadele ederek kazanmaya devam edeceğiz. Yıldız Teknik, millet bahçesi olmayacak..

Millet bahçesi YTÜ'ye sığar mı?
Melek Yıldız

 

Eğitime, üniversiteye ve üniversite öğrencisine saldırı, güncelliğini bugün de Yıldız Teknik Üniversitesi’nin ‘millet bahçesi’ sorunuyla korumaya devam ediyor. Üniversite öğrencisini düşünce ve eylemden uzak tutmaya çalışanlar, bizzat üniversite kampüslerinde varlığını korumaya ve amacı doğrultusunda faaliyetlerini yürütmeye devam ediyorlar. Üniversite kayıt oryantasyonunda siyasetten uzak durun uyarılarıyla öğrencilere kapısını açan üniversiteler; bugün düşünen, sorgulayan öğrenciyi tehditkâr buluyor. Ama pankartla girilemeyen kampüslere silahla girilebiliyor. “İnsan politik bir hayvandır” der Aristo, ve üniversitelerde gerçekleşen birçok olay gibi millet bahçesi de siyasetten ayrı tutulamaz, siyasetten bağımsız eleştirilemez ve siyasetten uzak çözümlenemez.

Yükseköğretim mevzuatında, 2547 nolu kanunun 13. maddesinin ilk fıkrasının b bendinin 6. alt bendine göre üniversite rektörünün görevlerinden biri şudur: “Üniversitenin ve bağlı birimlerinin öğretim kapasitesinin rasyonel bir şekilde kullanılmasında ve geliştirilmesinde, öğrencilere gerekli sosyal hizmetlerin sağlanmasında, gerektiği zaman güvenlik önlemlerinin alınmasında, eğitim – öğretim, bilimsel araştırma ve yayım faaliyetlerinin devlet kalkınma plan, ilke ve hedefleri doğrultusunda planlanıp yürütülmesinde, bilimsel ve idari gözetim ve denetimin yapılmasında ve bu görevlerin alt birimlere aktarılmasında, takip ve kontrol edilmesinde ve sonuçlarının alınmasında birinci derecede yetkili ve sorumludur”. Bugün Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörlüğü’ne arz, talep, şikâyet, öneri vb. her öğrenci katkısında toplu dilekçelerle gidilmiş, her sorun dile getirilmeye çalışılmış hatta çözüm önerileri öğrenciler tarafından saptanmış ve sunulmuş ama bugüne kadar hiçbir şekilde dikkate alınmamıştır. Bugün üniversite rektörlükleri öğrencileri gözardı ederek ve öğrencinin bireysel söz hakkını tanımayarak öğrencileri yok saymaktadır. Millet bahçesine öğrencilerin bakış açısı ve fikirleri göz önünde bulundurulmalı, kanun gereği belirtilen güvenlik önlemi, eğitim-öğretim ve bilimsel araştırmanın gidişatı göz önünde bulundurulmalıdır. Bahsi geçen hakların görev tanımı üzerinden yola çıkacak olursak öğrenci haklarımız ve güvenliğimiz, eğitim ve bilim işleyişinin sağlığı rektör tarafından savunulmadığı sürece öğrenciler haklarını korumak için örgütlenecek ve yanlışlara dur diyeceklerdir.

Bir diğer değinilmesi gereken ve sorgulanması gereken şey şudur: Millet bahçesi kimin ihtiyacına karşılık veriyor? Rektörlüğün de onayladığı ve 5 Eylül’de ihaleye çıkartılmaya hazırlanan bu karar kim ya da kimler için kabul edildi? Üniversite kampüsünün, öğrenci alanının millet bahçesine dönüştürülmesinden daha gerekli ve daha ciddi ihtiyaçlara karşılık verilmiş olması gerekmektedir. Üniversite alanlarına açık bir saldırı düzenlenmeden önce bunu legalleştirmeye gidilmesi düşünülmüş, Esenler halkının bekası dile getirilmiş ve sözü geçen kesimi kek ve çayla kandırmaya çalışmışlardır. Yıldız Teknik öğrencileri bahsi geçen halktan ayrı tutulamaz. Yıldız Teknik öğrencileri bahçeye de millete de karşı değildir. Bu net bir şekilde anlaşılmalıdır. Öğrencilerin 4 Ağustos’ta gerçekleştirmiş oldukları forumda “Mesele bilimin halkla buluşması ise Esenlerdeki eğitim alanlarına destek oluşturulması gösterilebilir. Yoksul halk kesimleri ile buluşmalar olabilir.” şeklinde bu bakış açısına bir kazanım sağlamışlardır. Bahçeye ve millete karşı olanlar ise bu gün Kaz Dağları’nı, memleketimizin güzelliklerini, üç beş kuruş uğruna yabancı şirketlere satanlardır. Yıldız Teknik Üniversitesi’ni millet bahçesi ihalesine veren zihniyet ile kaz dağlarını ihaleye veren zihniyet aynıdır. Bu sebeple dertleri çevrecilik olamaz, olmadığını biliyoruz.

Çevreciyseniz önce Kaz Dağları projesini iptal etmelisiniz. Eğer derdiniz eğitimin geliştirilmesi ise eğitim materyallerinde iyileştirilmeye gidilmeli, ücretleri öğrenciyi zora sokan eğitim materyallerine çözüm getirilmeli, yemekhane, kütüphane ve laboratuvar gibi eğitim ve bilim gidişatının daha iyi olması için hareket etmelisiniz. Bunlarla da sınırlı kalmayacağını, biz ülkemizde okuyan, okumakta olan tüm üniversiteli öğrenciler olarak mezunlarımıza bakarak görebiliyoruz. Eğitimi bu saldırılara rağmen tamamlamanın bir meziyet olarak görülebileceği noktada  %26’ya ulaşmış olan genç işsizlik oranı bizi gelecek kaygısına ve geleceksizliğe sürüklemektedir.  Geleceksiziz, eğitimde yetersiziz, işsiziz ama örgütleneceğiz.

Biz üniversiteli gençlik olarak mezunlarımızla, öğrencilerimizle yolumuzda engel teşkil eden her sorunun karşısına örgütlü olarak çıkacağız. Mücadele ederek kazandık, mücadele ederek kazanmaya devam edeceğiz. Yıldız Teknik, millet bahçesi olmayacak..