Ortaçağın yandaşı
Yeni Akit gazetesinin yazarı Ali Erkan bilim düşmanlığında sınır tanımazlığını ispatladı. Çeşitli ders kitaplarından verdiği örnekler ile anlatılan doğa olaylarının Allah'a şirk koştuğunu söyleyerek kaldırılması gerektiğini ifade ediyor.
Mahmur Özgür
Şaşırmadan, ”yahu bu kadarı da olmaz” demediğimiz bir gün dahi geçmiyor dostlar. İnsanlar düşünebilen canlılardır. Fakat bazı insanlar var ki (yaşı, mevkisi fark etmeksizin) ne söylediğinin neyi savunduğunun farkında değiller.
Geçmişte insanlar, neden burada olduğunu, niçin geldiğini, evrende ve dünyada ne işlevi olduğunu anlamak adına, bu üzerinde yaşadığı kara parçasının nasıl ortaya çıktığını veya kendisinden başka yaşayan canlı türlerinin ne işe yaradıklarını öğrenmek adına düşünmeye ve üzerine çalışmalar yapmaya başlamışlar. Daha sonra edindikleri birikimlerle birlikte hayatlarını kolaylaştıracak icatlar, kurallar ya da teoriler (artık adına ne derseniz) ortaya koymuşlar ve de kanıtlamışlar. Bu özet geçtiğim olay örgüsünün adına da bilim/bilimsel çalışmalar denilmiş. Yani dünyayı sorgulamaya, edindiği sonuçları çeşitli ispatlar ile açıklamaya, evrenin hakkındaki bilinmez gerçeklerin açığa çıkmasına ”Bilim” adını vermişler. Bugün biz dünyayı anlayabiliyorsak, canlıları tanımlayabiliyorsak geçmişten günümüze kadar bilim ile uğraşan insanlar sayesindedir.
Her türlü karalama ve gerici haberlerin baş mimarı Yeni Akit gazetesinin yazarı Ali Erkan bilim düşmanlığında sınır tanımazlığını ispatladı. Çeşitli ders kitaplarından verdiği örnekler ile anlatılan doğa olaylarının Allah’a şirk koştuğunu söyleyerek kaldırılması gerektiğini ifade ediyor. Örneğin suyun buz tutması, sonrasında erimesi, buharlaşması, tekrar suyun ortaya çıkmasının sadece ilahi takdir olarak görülmesi gerektiğini söylüyor. Yetmezmiş gibi bu kitapları okuyanların AKP’ye oy vermeyeceğini, gelen neslin ateist olacağını söylüyor. Her fırsatta dinde zorlama yoktur diyen bu din tüccarları okulları AKP’ye oy deposu olarak görüyor sanırım.
Bilim, dünyanın, insanlık tarihinin her döneminde olduğu gibi bugün de insanları düşünmeye iter. Çünkü az evvel bahsettiğim gibi bilimin temelinde düşünmek vardır, ve insanlık tarihinin her döneminde olduğu gibi bugün de iktidar mekanizmasında olan, üretim araçlarını elinde bulunduran sınıf, sömürdüğü/yönettiği halkın düşünmesini istemiyor.
Hatırlarsınız geçtiğimiz yıllarda eğitime büyük bir darbe vuruldu. Lise müfredatlarından Evrim konusu kaldırılmıştı. Her mahalleye İmam Hatip Ortaokulları/Liseleri açılmış olması, zorunlu din derslerinin müfredatlara eklenmiş olması da yetmezmiş gibi Biyoloji, Fizik, Hayat Bilgisi vb. derslerin içerikleri üzerinden eğitime saldırı iktidar yanlısı kalemşörler tarafından devam etmekte. Ders kitaplarının doğa olaylarını açıklarken Allah’a şirk koştuğunu, gençlerin/çocukların akıllarına ateizm aşılandığını, aslında kitaplarda bahsedilen canlıların üremesi, suyun hal değiştirmesi veya hücrelerin bir araya gelerek sistemleri oluşturması, yani bilimsel olarak ispatları bulunan konuların aslında yanlış olduğunu, her oluşan yeni canlının, yeni hücrelerin vs. ulvi bir yaratıcı tarafından oluşturulduğunu ortaya atmakta. Bunu söyleyen şahısla ”Dünya düzdür” diyen şahıs arasında fiziki görünüş haricinde bir fark yoktur.
Bugün geldiğimiz noktada, yani eğitimin bu kadar niteliksizleştirilmesinin, bilimden uzaklaştırılmaya çalışılmasının sebebi kesinlikle AKP iktidarının gerici politikalarıdır. Yandaş medyanın da bu politikaların normalleşmesi, insanlara kabul ettirilmesi konusunda büyük rolü vardır. Türkiye Cumhuriyeti gençliğinin bu tip konulara kanmayacağı bilinmelidir. Gericiliğin ulaştığı her noktada mücadelemizde ısrarcı olacağımızı bilmelilerdir.