Ruhi Su ile bitmeyen yoldaşlık
Ömrünü sosyalist mücadeleye adamış, devrimci türküler bestelemiş, çeşitli etkinlikler ve konserlerde devrimciler ile buluşmuş bir komünist halk ozanı, devrimci aydınımız Ruhi Su ne kadar aramızda olmasa da türküleriyle, basbariton sesi ile kulağımızda hoş bir sada bırakmaktadır.
Ercan Temiz
Ölümünün 34. yılında Ruhi Su’yu sadece biyografik bilgiler ile anmak onun yaşamını, komünist kimliğini hiçe saymak olur. Ömrünü sosyalist mücadeleye adamış, devrimci türküler bestelemiş, çeşitli etkinlikler ve konserlerde devrimciler ile buluşmuş bir komünist halk ozanı, devrimci aydınımız Ruhi Su ne kadar aramızda olmasa da türküleriyle, basbariton sesi ile kulağımızda hoş bir sada bırakmaktadır.
Dünyaya geldiği andan itibaren zorluklar ile karşılaşan Ruhi Su hayatın getirdiği tüm şanssızlıklara rağmen inatçılığın da resmidir.
Ufak yaşta öksüz kalıp Adana’da çocuğu olmayan bir ailenin yanına yerleştirilen Mehmet, burada pek rahat edemez. Yengesi ve amcası bildiği ailesinin yanında küçük yaşta çobanlık yapar. Bu yaşlarda türküler ile tanışır. Yengesi tarafından şiddete maruz kalan Mehmet komşular tarafından öksüzler yurduna yerleştirilir, öğrendiği türküleri söylemeye devam eder. Mehmet’in müziğe karşı yeteneğini fark eden hocası, öksüzler yurduna bir keman aldırıp ders vermeye başlar. Mehmet, yani Ruhi Su ilk enstrümanı kemanı böylelikle eline almıştır.
1925 yılında Müzik Öğretmen Okulu kurulmuştur. Öksüzler yurduna bir bildiri gelir ve sesi güzel yetenekli çocukların sınava gönderilmesi istenir. İki arkadaş sınava giderler. Ruhi Su kazanır fakat arkadaşı kazanamaz. Yurt müdürü Ruhi Su’ya ‘sen seneye tekrar kazanırsın arkadaşın açıkta kalacak bırakalım o girsin’ der ve Ruhi Su arkadaşı için bir sene sonra yapılacak sınava kadar bekler. Sınav günü geldiğinde yeni bir bildiri gelir ve öksüzler yurdundaki çocuklar askeri okula alınır. Müzik Öğretmen Okulu’na gidemez Mehmet. Askeri okulda kemanıyla türküler söylemeye devam eder. Müzik okuluna gitmek ister ve çürük raporu almaya çalışır. Göz muayenesinde görmekte güçlük çekmesine rağmen doktorlar öksüz olduğu için yine de sağlam raporu verir. Bu sefer kulak doktoruna giden Mehmet tüm olanları anlatır ve yalvar yakar çürük raporu alarak askeri okuldan ayrılır. O dönemde herkes askeri okula girmek isterken türkülerin içine doğan Ruhi Su müzikten vazgeçmez. Yıllar sonra devrimci fikirleri ile buluşturacağı müzik yeteneğini böyle geliştirir.
Hayatının ilk yıllarında bütün şansızlıklara rağmen sonunda okula girer ve eğitimine başlar. Su soyadını bu yıllarda alır. Üniversite yıllarında opera bölümden mezun olur. Çeşitli operalarda oynar. Adana’da türküler ile büyümüş Ruhi Su opera yapmasına rağmen türkülerden hiç vazgeçmemiş ve derlemeler çeşitli çalışmalar yapmıştır.
Ruhi Su halk müziği alanında ayrı bir yere sahiptir. Özellikle operayı bırakmak zorunda kaldığı yıllarda türkülere eşlik etmesi için çaldığı sazından geleneksel perdeleri kullanmıştır. Ayrıca ilk defa Alevi nefes ve deyişlerini radyo da seslendirerek dönemine göre ileri bir adım atmıştır.
Radyo programında söylediği deyişler sebebiyle komünizm propagandası yapmakla suçlamış ve Mesut Cemil tarafından programı kapatılmıştır.
Ruhi Su halk müziğinde kentlileşmenin ilk adımını atmış kişidir. Halkoyunlarını notaya almıştır. Söyleme biçimi olarak yöresel olmasa da opera ile halk müziği arasında başarılı bir köprü kurmuş halkın sevdiği dinlediği bir halk ozanı olmuştur. Arif Sağ 2019 yılında İTÜ bağlama günlerinde bir soru üzerine Ruhi Su için “aydınlara türküleri sevdiren kişi” olarak gördüğü söylemiştir.
1951 tevkifatında Ruhi Su ve o dönem arkadaşı olan Sıdıka hanım tutuklanmıştır. Ruhi Su beş ay boyunca ağır işkenceye maruz kalmıştır. Altı yıl tutuklu kalan Ruhi Su “Mahsus mahal” türküsü bu dönemde Sıdıka hanım için yazmıştır. “Bu nasıl İstanbul zindan içinde” adlı eserini de yine işkenceye karşı bu dönemde yazmıştır.
1960 yılında “Bitmeyen Yol” filmine müzik yapan Ruhi Su türkü sözleri yüzünden fıkra yazarı Bedii Faik tarafından aleyhinde kampanya başlatılmıştır. “Kısa çöp uzundan hakkını alacak” söylemini hayatına her daim yansıtan Ruhi Su’ya Bedii Faik “iş adamları uyuyor mu” diye saldırmıştı.
Ruhi Su hayatı boyunca devrimci örgütlerin etkinliklerinde sazıyla yer almıştır. “Ellerinde pankartlar”, “Mahsus mahal”, “Sabahın bir sahibi var”, “Hayali gönlümde kalan” gibi nice türküler bestelemiştir. Çok bilinmese de Nâzım Hikmet’in ilk kez şiirini Ruhi Su bestelemiştir.
Bir kuşağı yaptığı müzikler ile besleyen, örgütleyen komünist bir aydındır. Fikirleri yüzünden işsiz kalmış, nakliye şirketinde hamallık yaparak bir süre geçimini böyle sağlamıştır. Tüm zorluklara rağmen ne komünist mücadeleden vazgeçmiştir ne de fikirlerin güçlü bir silahı olan müziğinden vazgeçmiştir. Türkiye’de örnek örgütlü bir devrimci olarak geleceğe önemli bir miras bırakmıştır. Eşit, özgür bir toplum kurma ideali ile sanatını birleştirmiştir. Çeşitli koro çalışmaları yaparak öğrenciler yetiştirmiştir.
1985 yılında aramızdan ayrılan Ruhi Su sesiyle bizlere yoldaşlık etmeye devam etmektedir.