Stalin’den neden nefret ediyorlar?
"Günümüzde Rusya’da oligarşik medyanın bütün karalama ve yalanlarına rağmen halkın iki gün önce ölüm yıldönümünde Stalin’in mezarını yine karanfillerle bezemesinin sebeplerinden biri de budur."
Kapitalizmde üretim halkın gereksinimlerini karşılamak için değil kâr için yapılır. Temel ihtiyaç maddeleri dahil olmak üzere her mal ve hizmet bir spekülasyon ve kâr aracıdır. Kapitalist tekeller doymak bilmeyen bir iştahla kârlarını artırmaya çalışırken; sermayenin emrindeki kapitalist devlet de emekçilere karşı devletin ideolojik aygıtlarını (okul ve din gibi) ve zor aygıtını (polis, mahkemeler, cezaevleri gibi) kullanarak halkın isyan etmesini engellemeye çalışır. Kapitalizmin doğası gereği periyodik krizler emekçileri işsizleştirir ve yoksullaştırırken kapitalistleri daha da zenginleştirir. Nitekim oligarşik Rusya ile İslamcı faşist Türkiye rejimlerinin ortak özelliklerinden biri de budur: zenginlerin gelirden aldığı pay artarken, gelirlerine oranla ödedikleri vergiler azalmıştır. Rusya’da ve Türkiye’de temel ihtiyaç maddelerinin fiyatları maaş ve ücretlere yapılan zammın çok üzerinde artmaktadır.
Sosyalizmde ise ekonomi halkın ihtiyaçları için vardır. Kapitalist işletmeler yoktur ve ekonomide krizler de yoktur. Temel ihtiyaç maddelerine zam değil, indirim gelir. Evet yanlış duymadınız, Stalin döneminde zam değil sürekli indirim vardı. SSCB ekonomisi 1930’larda bir yandan rekor hızla büyürken bir yandan da temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarında sürekli indirime gidiyordu. Savaş döneminde kesintiye uğrayan indirimler savaşın ardından 1948’de yeniden başladı. Daha 1948’de SSCB’de sanayi üretimi savaş öncesi düzeyini geçmişti bile. 1949 yılında SSCB sanayisi kolhozlar, sovhozlar ve MTS’lere (teknik istasyonlara), 1940 yılına göre 2.5 kat daha fazla tarım aletleri vermeye başlamıştı. Sosyalist ekonomi öyle güçlüydü ki 1918-1921 iç savaşının yıkıcı etkilerini de, 1941-1945 Büyük Anayurt Savaşı’nın devasa yıkıcı etkilerini de kısa sürede aşarak üretimde rekor kırmaya devam etmişti. Oysa kapitalist dünyada fiyatlar hep artıyordu. 1951 yılında SSCB’de ekmek, yağ, et ve şeker fiyatları 1946 fiyatının % 39’u ile % 49’u arasında düzeylere inmişken, ABD, İngiltere ve Fransa’da % 104 ile % 370 arasında artmıştı. SSCB’de emekçilerin ücretleri artarken, temel tüketim ürünlerinin fiyatları da düşüyordu! İşte dünya kapitalizminin Stalin’den şiddetle nefret etmesinin sebeplerinden biri de budur. Günümüzde Rusya’da oligarşik medyanın bütün karalama ve yalanlarına rağmen halkın iki gün önce ölüm yıldönümünde Stalin’in mezarını yine karanfillerle bezemesinin sebeplerinden biri de budur.
Kapitalist ideologlar sosyalist ekonominin verimsiz olduğu yalanını yayıyorlar. Bu iddianın yalan olup olmadığını anlamak kolay aslında. 1991 yılında Rusya’da üretim araçlarının ve işletmelerin % 91’i devlet mülkiyetinde, % 9’u ise özel mülkiyetteydi. Bugün ise tam tersine üretim kapasitesinin en az % 82’si özel sektörün elindedir. Bu özel sektörün önemli bir kısmı da (metalürji, kimya, tütün vb bazı sektörlerde yarıdan fazlası) doğrudan yabancı sermayenin denetimindedir. Örneğin oligark Oleg Deripaska’ya ait dev alüminyum kombinası Rusal’ın ve Sibirya’daki dört büyük HES’in hisselerinin kontrol paketi ABD’nin elindedir. Kapitalist üretim tarzı daha verimli olsaydı bu işletmelerin devlet işletmelerinden daha verimli olmaları gerekirdi. Oysa istatistikler öyle söylemiyor. Kapitalistler verimlilikle değil Sovyet mirasını yağmalamakla ve büyük bir kısmını kapitalist, emperyalist ülkelere taşımakla meşgul oldular ve hala da öyleler. 1990’larda piyasaya geçiş sancıları diye halkı uyuttular, şimdi ise artık eskisi kadar kolay uyutamıyorlar. Oligarşinin başı Putin, “SSCB galoştan başka şey üretmiyordu” derken, bir yandan da hala SSCB üretimi S-400 ve benzeri silah sistemlerini satmaya çalışıyor.