'Şule Çet davasında halâ delil karartılıyor'

Ankara’da Yelken Plaza’nın 20’nci katından şüpheli şekilde düşerek yaşamını yitiren Şule Çet'in davasında yarın üçüncü duruşma yapılacak. Dava öncesi Çet ailesinin avukatı Umur Yıldırım Manifesto'nun sorularını yanıtladı...

'Şule Çet davasında halâ delil karartılıyor'

Üniversite öğrencisi 22 yaşındaki Şule Çet’in geçen yıl Ankara’da Yelken Plaza’nın 20. katından atılarak hayatını  kaybetmesine ilişkin davanın üçüncü duruşması 10 Temmuz’da saat 10.00’da Ankara 31’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.

Şule Çet’in telefon kayıtları, psikolojik durumuna ilişkin raporlar, Adli Tıp ve mahkeme tarafından geçen ay yapılan olay yeri keşfinin bilirkişi raporunun mahkemeye sunulması beklenen üçüncü duruşma öncesi Çet ailesinin avukatı Umur Yıldırım’la konuştuk.

Avukat Yıldırım’a ilk olarak olay yerinde keşifle ilgili rapordan beklentilerinin ne olduğunu sorduk. Yıldırım, sanık Çağatay Aksu ve Berk Akand’ın ‘güvenlik’ gerekçesiyle keşife getirilmemesine tepki gösterirken şunları dile getirdi:

“Aslında beklentimizi karşılamayan ama bizim açımızdan iyi geçen bir keşifti. Mahkeme heyetinin atadığı üç kişilik heyet bir rapor hazırlayacak. Aynı şekilde mütalaa raporla rını hazırlayan hocalar kendi incelemelerini yaptılar, onlar dinlenecek. Karar çıkmayacak ama bir sonraki duruşmada savcılık esas hakkındaki mütalaasını verir ve karar aşamasına gelir diye düşünüyorum”

“YA PSİKOLOJİLERİ BOZULDU YA DA ÇOK KOLAY YALAN SÖYLEYEBİLİYORLAR”

Yıldırım, sanıklardan Çağatay Aksu’nun annesinin önceki duruşmada yaptığı ‘rüşvet’ itirafının davanın seyrini nasıl etkileyeceğine ilişkin sorumuz üzerine “Biz ilk defa anneden duyduk bunu. Anne ikrar etti duruşma salonunda. Hepimiz açıkçası şok olduk, beklediğimiz bir durumdu. Bu dosyada bir savcı değişti, birçok delil karartıldı. Karartılmaya da devam ediyor. Bu celsede bunların neler olduğunu anlatacağız. En azından serbest bırakılması karşılığında birilerine rüşvet verdiğini itiraf eden bir anne var. ‘71 defa bu numarayı aradım bana geri dönmedi’ dedi annesi. Bu numara kime ait? Bu hesap numarası kimin? Parayı kime gönderdiniz? Bununla ilgili bir suç duyurusu var mı bunlar çok önemli. Bu kadar çok şey varken hala ‘Biz yapmadık’ diyecek kadar da fütursuz açıklamalar var. Hangimiz işlemediğimiz suçtan dolayı birilerine serbest bırakılma karşılığında paralar veriyoruz? Sonra da zapta geçirilmiş, UYAP’a girilmiş sözleri söylememiş gibi yapıp ‘Ben bunları söylemedim’ diye beni ve diğer arkadaşlarımızı şikayet etmiş. Ya bunların psikolojisi bozuldu ya da gözümüze baka baka çok kolay yalan söyleyebiliyorlar.” diye konuştu.

Bu dosyanın önce ‘intihar’ denilerek kapatılacak bir dosya olduğunu ancak daha sonra cinayet yargılamasına dönüştüğünü hatırlatan Yıldırım, sanıkların davanın gidişatıyla ağır ceza alacaklarını anladıklarını belirtip, “Çanlar onlar için çalıyor” dedi.

“YENİ BİR ŞULE OLMASIN DİYE…”

Yıldırım, davanın benzer şekilde yaşanan cinayetlerin nasıl etkileyebileceğini ise şöyle yanıtladı:

“Şule geri gelmeyecek. Bunu babasına söylerken çok zorlanıyorum ama farkında olmak lazım. Ama Şule’nin dosyasından çıkacak karar ya bundan sonra yeni bir ‘Şule’nin önüne geçecek ya da yeni Şulelerin önünü açacak. Ya insanları ‘Evet yargı, adalet var. biri yakama yapışıyor ve cezamı çekeceğim’ diye caydıracak ya da ‘Yapıyorum yanıma kar kalıyor. Dolayısıyla yapmanın önünde hiçbir engel yok’ diyerek önü açacak. Biz yeni bir Şule’nin önüne geçebilmek için bu davayı yürütüyoruz. Biz ne fazlasını ne azını, hak ettiklerini almalarını istiyoruz.

DAVAYA KATILIM ÇAĞRISI

Yıldırım şu sözlerle davaya katılım çağrısında bulundu:

“Bu insanlar üç defa gözaltına alındı ve aramızda gezdi. Bu şekilde bir dosya yoktur Türkiye tarihinde. Bu dava artık bizlerin değil toplumun davası. Toplumun önem gösterip davaya katılmasını rica ediyoruz. Çıkacak karar Şule için değil tüm kadınlar, tüm çocuklar hatta tüm erkekler için bir karar olacak.”