TKH MK üyesi Kurtuluş Kılçer: Gelecek kendini yenileyebilenlerindir!
"Ne yazık ki Türkiye sosyalist hareketinin ağırlıklı bir bölümünün AKP karşıtlığı üzerinden düzenin normalizasyonuna, yeniden yapılanmasına ve AKP eliyle kurulan rejimin tadilatına soyunan düzen muhalefetinin destekçisi haline geldiği bir durum söz konusu. Hatta daha ileriye giderek ifade etmemiz gerekirse, neredeyse CHP ve HDP’nin ilçe teşkilatları gibi çalışan örnekler var karşımızda . Devrimci ve sosyalist siyaset bu şekilde ortaya konamaz."
Türkiye Komünist Hareketi (TKH) geçtiğimiz ay Parti Konferansı’nı topladı. ‘Atılım’ kararı alınan konferansın öne çıkan başlıklarını, partinin önümüzdeki dönem programını ve komünistlere yapılan tarihi çağrıyı TKH Merkez Komitesi üyesi Kurtuluş Kılçer, Sosyalist Cumhuriyet gazetesine anlattı.
Türkiye Komünist Hareketi, geçen ay bir Konferans topladı ve Konferans’ın dikkat çeken kararlarından birisi de Atılım kararı idi… Türkiye Komünist Hareketi, Atılım kararıyla neler yapacak, neyi hedefliyor?
Öncelikle şunun altının çizilmesi gerekiyor. Ülkemizde büyük bir sol boşluk var. AKP-MHP blokunun karşısına çıkan düzen muhalefetinin sol bir eksene oturmadığını tersine giderek sağa kayan, merkez sağa açılan ve aslına bakarsanız düzen siyasetinin bütün aktörlerinin birbirine benzemeye çalıştığı bir fotoğraf görürsünüz. Herkesin ortak noktası “uyum”. Bu uyum arayışı boşuna söylenmiş bir söz değil. Çünkü 17 yıllık AKP iktidarının düzen açısından yarattığı tahribatın düzeltilmesi bugün düzen aktörlerinin temel derdi. Bugün burjuvazinin reformcu vs. kanadı zaten bulunmuyor. AKP eliyle kurulan gerici rejimin tadilatını hedefleyen, bununla malul bir düzen siyaseti var karşımızda. Muhalefet dediğimiz şey bundan daha fazlası değil.
İkinci olarak, yine altının çizilmesi gereken bir başka olgu ise, Türkiye sosyalist hareketinin de bu sağa kayışın çekim etkisinden azade olmadığıdır. Gerek CHP gerekse HDP’nin sosyalist partiler olmadığı açık. Hatta bu iki siyasi çizginin ana belirleyenin liberalizm olduğunu düşünüyoruz. Ne yazık ki Türkiye sosyalist hareketinin ağırlıklı bir bölümünün AKP karşıtlığı üzerinden düzenin normalizasyonuna, yeniden yapılanmasına ve AKP eliyle kurulan rejimin tadilatına soyunan düzen muhalefetinin destekçisi haline geldiği bir durum söz konusu. Hatta daha ileriye giderek ifade etmemiz gerekirse, neredeyse CHP ve HDP’nin ilçe teşkilatları gibi çalışan örnekler var karşımızda . Devrimci ve sosyalist siyaset bu şekilde ortaya konamaz.
Evet, ülkemizde ciddi bir sol boşluk var. Solun, sosyalizmin sesinin, bağımsız hattının örgütlenmesi bugün her şeyden önce hem gerekli hem de daha mümkün. Türkiye Komünist Hareketi, öncelikle bu ülkede sosyalist siyasetin ayağa kalkması gerektiğini söylüyor ve buna aday olduğunu düşünüyor.
Her devrimci özne benzer tespitler yapıyor. TKH’yi burada farklı kılan ne?
Bu da ilk sorunuzun ikinci yanını oluşturuyor. Açıkça ifade etmek gerekir ki, sermaye düzeni ve siyaseti, bugün başkalaşmış ve yeni bir rejimin yerleşme sancılarını ve sorunlarını yaşıyor. Kastım öz itibariyle şöyle: Burjuva düzen açısından da bir dönem geride kaldı. 12 Eylül – Haziran Direnişi ile bir dönem kapandı. Madem bu dönem yeni bir dönem, öyleyse sosyalist hareket açısından da yeni bir mücadele döneminin kapıları açılmalıdır.
Açıktır ki, kendisini böylesi bir mücadeleye hazırlamayan, dönüştüremeyen ya da yenileyemeyen öznelerin şansı olmayacak. Her gecikme ya çürütür ya da statüko içinde patinaj çektirir.
TKH ise Türkiye sosyalist hareketi içinde son 4 yıldır yeni bir kuruluş anlamına geldi. Örgütsel yapısı, kurumları, yayınları, kadroları ve önderliği açısından kendini yenileyebilen yegane harekettir TKH. Bunu bir şans olarak görüyoruz ve bu şansı mutlaka değerlendireceğiz. Şans derken, bunun kendiliğinden oluştuğunu elbette ifade etmiyoruz. Birincisi temsil ettiğimiz gelenek ikincisi ise misyon ve irademiz böylesi bir şekillenişi gündeme getirdi. Türkiye sosyalist hareketi içinde TKH, bugünkü verili durumda kendini yenileyebilmeyi başarmış ve geleceğini kendi ellerine alacak bir misyonla donatılmış haldedir.
Bir de TKH’nin sırtında siyasi anlamda herhangi bir kambur bulunmuyor. Düzen siyasetinin peşine takılarak devrimcilik yapılamayacağı açık. Ülkemizin son 5 yılına bakıldığında sağa sola yalpalamadan hem sosyalizmin bağımsız hattında ısrar ederek hem de belli bir örgütsel gelişmeyi TKH’nin başarması ayrıca kendi adımıza not ettiğimiz bir dayanak noktası.
Kısacası umutluyuz, bir o kadar kararlı ve inatçıyız.
Bugün toplumda komünistlerin siyasi bir güç olabilmesinin yolu nereden geçiyor? Daha açık sormak gerekirse düzen solu içinde yeni alternatifler örneğin 23 Haziran seçimlerinde ortaya çıkmışken, komünistlerin işi daha zor değil mi?
İşimiz hep zor oldu. Düzen siyasetinde emekçi sınıflara sahte umutlar ve vaatler dün de vardı. Ama komünistler hep haklı çıktı. Bugün CHP’nin en sağcı kanadının sol bir alternatif gibi sunulması ya da HDP’nin liberal yönelimlerinin tek sol temsiliyetmiş gibi algılanması geçici ve arızi bir durum. Bunu görmek lazım. Tarihin ve toplumsal gelişimin bir mantığı varsa, bu arızi durum da geçici. Eğer solda boşluk bırakırsak birileri sol adına bunu dolduracaktır. Mesele bu boşluğu doldurmak.
Partimizin son Konferansı’nda aldığımız kararın özü bu. Bu ülkede komünistler kendilerini geriye çekemezler, bu ülkede komünistler kendilerinin artçı güç olarak değerlendirilmesini kabul etmezler. Bakınız, sanki bu ülkede sosyalizm sadece bir meşruiyet dayanağı gibi algılanıyor. Ama iş siyasete gelince herkes duruyor. Kamulaştırma, emperyalizme karşı net bir duruş, amasız fakatsız laiklik, devletçi ekonomi dediğimizde bunlara eski moda deniyor. Fakat mesele meşruiyet örtüsü olunca, sosyalizmin değerlerine sarılarak herkes kendisini meşru kılmaya çalışıyor. Nazım’dan şiir okuyup, işçi grevlerine gidip boy gösterip, Küba’ya sempati besleyip, 1 Mayıs’larda kürsülere çıkıp el sallayıp solcu olunmaz. Bilakis bize göre sol siyasetle ilgisi olmayan hatta düpedüz burjuva siyasetin bir parçası, kanadı olanlar kendi meşruiyetlerini sosyalizmden almak zorunda kalıyorlar.
Biz kimsenin meşruiyet dayanağı vs. değiliz. Biz ülkenin doğrularını savunuyoruz, doğru, ancak bugün sosyalizm doğruların, emeğin, bağımsızlığın, laikliğin, aynı zamanda, kavgasını da verecektir. Sol öksüz değildir, onun temsilcisi komünistlerdir.
Bakınız, hiçbir taklit aslı gibi olamaz. Buradan söylemek isteyeceğimiz şudur: Taklitlerimizden kaçınınız. Herkes kendi tarafına. Şimdi sorduğunuz soruya dönersek, komünistlerin işi daha zor değil mi? diye sormuştunuz. Evet zor, ancak komünistlerin işi bu ülkede ihtiyaç duyulan işçi sınıfına dayanmış, emekçi sınıfların temsiliyetini üstlenmiş bağımsız bir siyasal güç olarak sosyalist siyaseti ayağa kaldırmaktır.
Önümüzdeki dönem TKH’nin somut gündemleri neler olacak?
Konferans’ta aldığımız önemli kararlar bulunuyor. Partimiz, aynı zamanda kuruluşumuzun 100. yılı dolayısıyla bütün çalışma başlıklarında Atılım kararı aldı. Bu kararla birlikte hem politik mücadelede hem örgütsel çalışmalarımızda önümüze koyduğumuz hedefler var. Bugün düzen siyasetinde hem bir sıkışma hem de yeni arayışlar var. Başkanlık rejiminin üzerinden daha 1 yıl bile geçmeden tartışmaya açılması aslında düzenin yaşadığı sıkışmayı fazlasıyla gösteriyor. TKH olarak, bugün sosyalizm programını topluma anlattığımız ve Yeni bir Cumhuriyet gerek diyeceğimiz bir çalışmayı Ekim ayında başlatıyoruz. Bugün ülkemizin köklü bir değişime ihtiyacı var. Bu gerici tek adam rejiminin sağından solundan tadilatıyla düzeleceğini düşünmüyoruz; kökten bir değişimin gerek olduğunu söylüyoruz. Bugün “yeni Türkiye” diye pazarlamaya çalıştıkları rejimin geldiği yer ortadadır. Kendilerini yenilikçi, değişimci diye sunarak kurdukları rejim sağından solundan dökülüyor. Köklü bir değişim programıyla komünistler olarak halkın karşısına çıkacağız.
Bütün bunlarla birlikte önümüzdeki 1 yıla ilişkin gerek örgütsel gerekse siyasal başlıklarda mücadeleyi yükseltmek için hazırlıklarımızı tamamlıyoruz. Partimiz TKH, kuruluş sürecini geride bıraktı. Sosyalist mücadelede, Partinin siyasal mücadelesinde yeni bir dönemi başlatıyoruz. Örgütsel olarak yenilenmiş, Parti kurullarını oluşturmuş, Türkiye sathında örgütlenme kararı almış, yeni bir mücadele perspektifi oluşturmuş ve hepsinden önemlisi 100. kuruluş yıldönümümüzde yeniden Atılım kararıyla bir çok noktada önümüze önemli hedefler koymuş bulunuyoruz. Kısacası şimdi Atılım zamanı diyoruz. Son söz olarak buradan 100. yılımızı birlikte kutlamak için Partisini arayan komünistlere sesleniyoruz: Gelin, 1920’de temelleri atılan geleneği geleceğe taşıyalım!
Sosyalist Cumhuriyet gazetesi 139. sayısında yayımlanmıştır.