'Türkiye'de 10 bin ABD askeri var'
Eski MİT Müsteşarlık Kontraespiyonaj Daire Başkanı Metin Ersöz, ABD'nin Türkiye'deki üslerinde 10 binin üzerinde askeri bulunduğunu açıkladı.
Eski İngiliz ajanı ve “Beyaz Miğferler” kurucusu James Gustaf Edward Le Mesurier’in İstanbul’da ölü bulunmasıyla ilgili soruşturma devam ederken çeşitli ülkelerin Türkiye’de faaliyet gösteren istihbarat birimleriyle ilgili bilgiler de ortaya saçılıyor.
Le Mesurier’in ölümünü bugünkü köşesine taşıyan Milliyet yazarı Tunca Bengin, konuyla ilgili Milli İstihbarat Teşkilatı eski Ardahan Bölge Müdürü ve Müsteşarlık Kontraespiyonaj Daire Başkanı Metin Ersöz’ün değerlendirmesini aktardı.
Bengin’in aktardığına göre Ersöz, casusların “ikmal yolu” olarak İstanbul’u kullandıklarını söylerken, Türkiye’deki 15 askeri üste yaklaşık 10 binin üzerinde Amerikan askeri ve bunlara bağlı askeri istihbarat birimlerinin olduğunu açıkladı.
Ersöz’ün sözleri şöyle:
“İstanbul’da casus çok ama bunların hedefi direkt Türkiye değil. Daha çok, çalıştıkları ülkelerden gelerek İstanbul’u dinlenme, ikmal yolu olarak kullanıyorlar. Mesela Irak, Suriye, Kafkaslar, Gürcistan, Osetya, Ukrayna’da çalışanların bağlantı noktası İstanbul’dur. Biliyorsunuz, Türkiye’deki 15 askeri üste yaklaşık 10 binin üzerinde Amerikan askeri ve bunlara bağlı askeri istihbarat birimleri var. Bunların çalışma, eğlence ve ikmal alanları da İstanbul’dur. Adam hafta sonu bile olsa kalkıp İstanbul’a gelip iki gün dinlenip kendi çalışma alanına gidebiliyor. Dolayısıyla, hem gizli buluşmalar hem elemanlanma açısından istihbaratçılar için İstanbul verimli bir yer, cennet yani…”
Le Mesurier bunlardan farklı değil mi?
“Bu adam emekli bir asker ama önceki görevi İngiliz Özel Kuvvetleri’nde çalışmış. Emekli olduktan sonra İngiltere’de kurulan özel bir şirket vasıtasıyla Suriye’de faaliyet gösteriyor. En son 2016’da kendi ekibinden 7-8 kişinin ölümüyle sonuçlanan bir operasyonda da deşifre olmuş biri. Bu bir istihbaratçı için en kötü bir durumdur. Dolayısıyla da bu adam bir şeyler üretmek için daha önce çalıştığı konumlarla ilgili çok iyi bir vasat olan İstanbul’a gelmiş. Yani Suriye’deki faaliyetlere yönelik elemanlanma çalışması içinde.”
– Nasıl yani?
“Bu tür adamlar kelle avcılığı yapıyor, nitelikli insanları tespit edip bunları servislere pazarlıyor. Yani ajanlık yapabilecek, saldırılarda, çatışmalarda bulunabilecek potansiyeli olan her türlü adamları tespit ederler, bir portföy oluştururlar. Ve ihtiyacı olan ülkelerin yine kendileri gibi özel şirketlerine önerirler. Çünkü bu kirli ilişkilerde ülkeler direkt devreye girmezler. Bunu ABD, İsrail ve Rusya da böyle yapıyor. O nedenle, bu adamların ülke gizli servislerinin kontrespiyonaj faaliyeti kapsamında tespit edilmeleri de çok zor. Çünkü tespit etseniz bile, adam ‘Ben özel şirkete çalışıyorum, devlete casusluk yapmıyorum’ diyor. Şimdi bu adam da öyle.”
– Peki, bu sonuçta Le Mesurier İngilizlere, MI6’ya çalışan bir casus anlamına gelmez mi? Ersöz, devam ediyor:
“Geçmişte bağlantı sağlamış. Burada kesin ona çalışıyor diye bir bulgu yok. İngilizler böyle bir adamı İstanbul’da niye tutsun? Başlarına bela olabilir. Yani kendi diğer faaliyetlerine zarar verebilecek bir adamdır bu. Adamın zaten geçmişi ortaya çıkmış, peşinde Ruslar var. Dolayısıyla, bundan sonra onlar için yararlanabilecekleri bir adam değildir. Dünyadaki bütün istihbaratçılar için bu kirlenmiş bir ajandır. O nedenle, bundan uzak duruyorlardır. Belki bu adamın onlarla irtibat kurma durumu vardır ama onlar pek istemezler. Çünkü istihbarat bekleyen bir ajan için bu tip adamlar bir mayındır.”
– Sakıncalı ajan anlamında mı?
“Açığa çıkmış adam sakıncalıdır. Bu da zaten onun psikolojisini yaşadığı için dengesi bozulmuş. Kaçınılmaz bir sona doğru kendisi gitmiş. Bu adam 2016’da zaten bitmiş. Ve tek çıkış yolu olarak İstanbul’da bu tür kelle avcılığı yapmayı düşünmüş. Ve eşinin ifadelerinden de anlaşılıyor ki bu adam bir ekip olarak burada. Kurulu bir düzen üzerine gelmiş…”
ABD emperyalizminin Türkiye’deki varlığına ilişkin geçtiğimiz yıl Manifesto‘da infografik olarak yayınladığımız “ABD’nin Türkiye’de askeri varlığı” başlıklı haberimiz için: