Türkiye’yi sarsan 20 gün: Haziran Direnişi güncesi…
Üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen unutulmayan öykü, hepimizin öyküsü…
HABER MERKEZİ
İstanbul Taksim’deki Gezi Parkı’na Topçu Kışlası yapılmasını protesto etmek üzere başlayan; daha sonra ülke çapında 11 yıllık AKP iktidarının istifasını istemeye kadar varan milyonların öyküsü Haziran Direnişi.
Üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen unutulmayan öykü, hepimizin öyküsü…
Haziran Direnişi 6 yaşındahttps://gazetemanifesto.com/2019/pusula-turkiyenin-en-buyuk-halk-hareketi-gezi-direnisi-268160/
Gepostet von Gazete Manifesto am Freitag, 31. Mai 2019
27 Mayıs – 28 Mayıs
27 Mayıs 2013’te 23.00 civarında ‘Taksim Yayalaştırma Projesi’ ihalesini alan Kalyon İnşaat’a ait iş makinaları Gezi Parkı’nı yıkma girişimine başladı. Bir süredir Taksim Meydanı’nda dönemin Başbakanı Erdoğan’ın sıkça dillendirdiği projeye karşı imza toplayanlar oradaydı… Erdoğan’ın ‘ille de yapacağız’ dediğini duyanlar için de sürpriz olmadı bu girişim. Dozer aylardır duyurulan projenin gerçek yüzünü göstermek üzere parka girmiş, ağaçlara dalmıştı…
O gün orada olan bir avuç insan Gezi Parkı’nı iş makinalarından ve ne olduğu belirsiz projeden korudu.
28 Mayıs sabahı daha ‘kitlesel’ ve ‘donanımlı’ gelen yıkım ekibi yeniden şansını denedi. Bu kez Kalyon grubun elemanları ‘zabıta’ kıyafeti dahi giymişlerdi.
Yine ağaçlara saldırıldı, yıkım için bir hamle daha yapıldı. Gezi Parkı’nı bekleyenlerin sayısı artmıştı. Akademisyenler, mimarlar, mühendisler, hukukçular da uygulama projesi hakkında yapılan hukuksuzluğu yüzlerine çarpıyordu gelen yıkım ekibinin. Polis Gezi Parkı’nı değil yıkım ekibini koruyordu, ilk barikat kurulmuştu Gezi Parkı için. Gazlara boğulmuştu eylemciler, yine de iş makinalarının önünde duruldu.
Saldırının sosyal medyada da duyulmasıyla beraber önce basın açıklaması için, ardından ise akşamına Gezi Parkı’nda buluşma sözü verildi. 28 Mayıs akşamı Gezi Parkı nöbeti başlamıştı.
29 Mayıs
Başbakan Erdoğan: “Birileri geliyor, Taksim Meydanı’nda, yok ‘Gezi Parkı şöyle olmuş, böyle olmuş’, orada gelip gösteri yapacaklar, şudur, budur, vesaire… NE YAPARSANIZ YAPIN! Biz karar verdik; verdiğimiz gibi bunu işleyeceğiz…”
İş çıkışı, akşam üzeri Gezi Parkı kalabalıklaştı; Erdoğan’ın davetine icabet edildi bir nevi…
30 Mayıs
Geceki kalabalığın hıncını alırcasına sabaha karşı 5 civarında, gün ağarmadan saldırdı polis Gezi’ye.
Toma, gaz ve ses bombası… Gezi Parkı’nın konukları sabaha karşı püskürtüldü. ‘Taksim bizim, İstanbul bizim!’ sloganları ile sökülüp atıldı Gezi Parkı’ndan. Çadırlar ateşe verildi içindeki eşyalarla, eylemcilerin yerine yine dozerler ve iş makinaları yerleşti. Dikilen ağaçlar da söküldü, yıkım kepçelerle yeniden başladı.
Akşam yeni çadırlarıyla geldi Gezi Parkı’na binler, pankartlarıyla ve sloganlarıyla… Meydana taşan görkemli bir kalabalık bu kez daha kararlı, daha kalabalık, daha inançlı geldiler.
31 Mayıs
Polis Gezi Parkı’na sabaha karşı şafak baskını yaptı.
Kitle Gümüşsuyu’na ve Elmadağ’a doğru sürüldü; ancak dağılmadı kimse. Meydan ve park polis tarafından ablukaya alındı.
Polis basın açıklaması için Divan Otel önünde toplanan kitleye de saldırdı. Çok sayıda yurttaş yaralandı, Mısırlı turist bir kadın da meydana yakın bir yerde yığıldı kaldı. Çok geçmeden Taksim İlk Yardım Hastanesi yaralılarla doldu.
Gün boyu süren saldırılar sonucunda 63 kişi gözaltına alındı dedi Vali Avni Mutlu. İBB Başkanı Kadir Topbaş, “Topçu Kışlası için bir karar var ama henüz proje yok. Başbakan’ın dediği AVM kısmı sonra konuşulur. Buradaki çalışma Topçu Kışlası ve AVM ile ilgili bir çalışma değil, yol genişletme çalışmasıdır.” diye açıklama yaptı.
Akşam için Gezi merdivenlerine yapılan çağrı sonucu Taksim’e ulaşım da durduruldu; metro artık Taksim durağında durmaksızın devam ediyordu.
Nitekim Taksim’e ulaşmayı başaran yüzlerce insana da polis müdahale etti. Kitlenin çoğu İstiklal Caddesi girişine sürülürken; zaman geçtikçe Şişhane’den, Kabataş’tan, Sıraselviler’den de gelen kitle ile beraber ciddi bir kalabalık polisle Fransız Konsolosluğu önünde karşı karşıya geldi. Barikatlar kuruldu. ‘Hükümet istifa!’ sloganları yükseldi.
Akşam saatlerinde başlayıp gecenin ilerleyen saatlerine kadar süren polis müdahalesi, defalarca kere eyleme gelenleri Şişhane’ye, Kasımpaşa ve Fındıklı’ya kadar süpürse de kitle dağılmamaya devam ediyordu. Üstelik bütün İstanbul’da artık tencere tava sesleri yükseliyordu. Evinde olayları takip eden yurttaşlar da olan bitene tepki göstermek için camlarına çıkmıştı.
Çok geçmeden Türkiye’ye sıçradı bütün bu protestolar. Hem birikmiş iktidara dönük öfke, hem de eylemcilere uygulanan sert müdahale hemen her yerellikte yeni eylemler yarattı.
Ankara, Eskişehir, İzmir, Kocaeli… Çok geçmeden buralarda da eylemcilere müdahale başladı, gözaltı sayısı sürekli artarak güncellendi. Bolu, Bursa, Muğla… Antalya, Hatay, Zonguldak… Ve şehirlerde halk protestoya başladı, eylemlere katıldı, tencere tava çaldı.
Taksim’e ulaşmak üzere Kadıköy’de toplanan yurttaşlar Salı Pazarı mevkiinde bir araya geldi. Boğaziçi Köprüsünden Avrupa yakasına geçmek isteyen kitle, Beşiktaş’a gelmeden Barbaros civarında saldırıya uğradı.
Gece yarısı yapılamayan yürüyüş, sabaha karşı bine yakın insanla başarıldı. Binler Boğaziçi Köprüsü’nü yürüyerek geçti.
Erdoğan hep aynı hava: “Halkın oynanan oyunu iyi görmelerini istiyorum. Taksim Gezi Parkı’yla ilgili birkaç gündür yapılan gösterileri görüyorsunuz. Bunların gerekçesi ne? Ağaçlar kesiliyor, Topçu Kışlası yeniden yapılacak. Ve burada AVM olacak. Taksim’de Gezi Parkı’nda şu an yapılan çalışmaların Topçu Kışlası’yla ilgisi yok. Topçu Kışlası ise kimse kusura bakmasın, onu yapacağız. Yeşilin daniskasını da yayalaştırma çalıştırmalarında yapacağız.”
Beşiktaş’ta Dolmabahçe’de Başbakanlık Ofisi de bulunduğu için müdahale çok sert oldu. Yine de başta çArşı olmak üzere, kitle artık alışmıştı. Çok geçmeden kapalı Taksim istikametinin aksine Nişantaşı’na, Şişli’ye doğru yöneldi eylemler ve gaz bulutu.
Öğle saatlerine kadar süren saldırılar sonrasında Taksim civarını terketmeyen kitle, Dolmahçe, Harbiye ve Sıraselviler olmak üzere üç koldan meydana girdiler.
Polis çok geçmeden on binlerce insana yeniden gaz bombalarıyla saldırdı.
Ankara’da ODTÜ’lüler de yine sokağa çıktı, kitle Eskişehir yolunu trafiğe kapattı. Tunalıhilmi, Dikmen, Esat, Batıkent, Tuzluçayır sokağa döküldü.
Polis Konur, Karanfil ve Meşrutiyet’te gözaltı avında… Dikmen ve Tuzluçayır halkı ise yürüyüşe geçti.
Yine sabaha karşı, yine polis, yine parka saldırı.
Sert bir müdahale, çok sayıda yaralı, şiddet görüntüleri, yoğun gaz… İçerideki insanlar sürüldü, Vali ve Emniyet Müdürü’ne ulaşılamadığı zamanlardı; parkın civarına savrulan insanlar, parkı barikatlarla kapatan polis… Civardaki otellere, ara sokaklara sığınanlar ‘Bu daha başlangıç, mücadeleye devam’ diye buradayız hala dediler.
Gezi Parkı da, Taksim Meydanı da, Meydana çıkan caddeler de polis tarafından kapatıldı; dağılan kitleye buralardan yoğun müdahale devam etti. Gayriciddi bir biçimde atılan, kontrolsüz bir biçimde uçuşan gaz fişekleri…
Öğle saatlerinde DİSK’in konu ile ilgili basın açıklaması çağrısına da polis saldırdı, Meydan’dan İstiklal Caddesi’ne kadar uzanan kalabalık gaz bombaları ve plastik mermilerle dağıtıldı. İstiklal Caddesi’ne doğru koşan kitleye havadan biber gazı fişeği yağıyordu.
1 Haziran
Başbakan Erdoğan: Oradaki ‘yaya genişletme çalışmaları’ ile ilgili olarak kesilen 5-10 tane ağaçtır; ‘kesilen’ diyorum yanlış söyledim, ‘sökülen’ ve Çağlayan’daki parkın içerisine dikilen…. Buraya Topçu Kışlası aslında uygun olarak yeniden yapılacaktır.
2 Haziran
Ankara’da Kızılay, Sıhhiye’de binlerce insan toplandı ve polis müdahalesine maruz kaldı. Saatlerce süren eylemler KuğuluPark’a kadar uzayan ara sokaklarda eylemciler; gece yarısı yerini polis baskınlarına ve gözlatılara bıraktı.
Aynı gün İzmir’de de polis Basmane Meydanı’ndaki kitleye saldırdı. Hafızalardan silinmesi zor bir görüntü daha kayda geçti.
Dolmabahçe’de özellikle Başbakanlık Ofisi civarında saldırılar artınca insanlar camiye sığınmak durumunda kaldı. Caminin revir olarak kullanılması beraberinde pek çok spekülasyanı da getirecek, aylarca konuşalacaktı. ‘Camiye ayakkabıları ile girdiler’ ve ‘camide içki içtiler’ yalanı…
Akşam saatlerinde Ümraniye’de halk sokağa döküldü. E-5 üzerinde yürüyüş yapmak isteyenler arasında MEHMET AYVALITAŞ da vardı. Bir araç birisi Mehmet olmak üzere iki gence birden çarpıp kaçtı; ikinci araç da çarpınca henüz 20’sinde Mehmet Ayvalıtaş’ı aramızdan aldı.
Ankara’da ise ETHEM SARISÜLÜK kafasından mermi ile vuruldu polis tarafından. Bilinci olay yerinde kapandı, solunumu durdu; Numune hastanesinde bekleyiş sürüyor. Polisin açtığı ateş sonucu kafasından vurulan Ethem Sarısülük, henüz 27 yaşında bir işçi.
1714 yaralının yanı sıra, iki canımızı yitirmiştik artık.
İstanbul’da Gezi Parkı civarında ise değişen bir şey yoktu, polis Gezi Parkı’na çıkan yollarda toplanan kim varsa saldırıyordu; Dolmabahçe ve Beşiktaş başta olmak üzere İstanbul yine gaza boğulmuştu.
Eskişehir’de 2 Haziran’daki eyleme katılan ve polisin biber gazı sıkması üzerine ara sokağa kaçan henüz 19 yaşındaki üniversite öğrencisi ALİ İSMAİL KORKMAZ, sivil giysili canilerin sopalı saldırısına uğradı.
3 Haziran
Erdoğan, her şehre yayılan eylemlerle ilgili, “Ankara’nın İzmir’in İstanbul’la ne alakası var” dedi; “Biz ülkenin yüzde ellisini zorla evde tutuyoruz.” Dedi, Gezi Parkı için sokağa çıkanları tehdit etti. Dilinin sertliğine dönük eleştirilere karşılık “Yumuşatıcı ifade ne demek bana onu öğretin” diyen Erdoğan, “”Tencere tava hep aynı hava. Geçmişte de gördük, eski alışkanlıklar bunlar” diye de ekledi.
CnnTürk, NTV ve Habertürk gibi konvansiyonel medya ‘belgesel’ göstermeye sardı. Türkiye sarsılırken, onlar penguen izletmeye kalktılar.
Maslak’ta bulunan NTV binası İTÜ öğrencileri tarafından ziyaret edildi. Penguen belgeseline atıf yapılan 2000 kişilik eylem bütün yandaş medyayı protesto eylemiydi.
4 Haziran
Gece yarısı Hatay’da düzenlenen protestolarda henüz 22 yaşındaki ABDULLAH CÖMERT kafasının arkasına aldığı ciddi darbeler yüzünden hayatını kaybetti.
Abdullah Cömert’in Hatay Armutlu’daki cenazesine katılan binlerce insana da polis sert bir şekilde saldırdı; canlı bir otopsi yapılmış oldu Abdocan’ın ölümü hakkında.
Polis şiddeti de yaralı sayısı da hızla artıyordu. Polisler artık kaskını saklıyor, gözaltına aldıkları herkese kötü muamele yapıyordu. Sağlık çalışanları görevlerini yapamadıklarından şikayet ederken; polislere ‘revir’ tabir edilen gönüllü sağlıkçıların yaralılara ilk müdahaleyi yaptıkları yerlere de saldırma talimatı geliyordu.
İnsanlar gözlerini kaybediyordu, doğrudan hedef oldukları gaz fişekleri ile ciddi bir biçimde yaralanıyordu.
Türkiye’nin pek çok kentinde halk sert polis şiddetine rağmen sokaklarda.
Beşiktaş’ta ise çArşı eylemcilere saldıran tomaya karşı ‘POMA’ icat etti. İş makinasını ele geçiren grup Polisiye Olaylara Müdahale Aracı olan POMA ile dosta güven verdi.
5 Haziran
DİSK iş bırakma eylemi ilan ederek öğle saatlerinde Şişli’deki DİSK Genel Merkezi’nden Taksim’e yürüdü. KESK de yüzlerce üyesiyle Taksim’e ulaştı.
Akademisyenler de polis şiddetine karşı öğrencileriyle birlikte ses çıkardı.
Taksim Dayanışması üyeleri Bülent Arınç’la görüştü, talepleri aktardı. Kullanılan gaza ilişkin ‘üzüntülerini’ dile getirdi Arınç Erdoğan’ın yokluğunda. Açıklamalar, eylemcileri değilse bile piyasaları görece ikna etti.
6 Haziran
Gezi Parkı’nda nöbet devam ediyor. Akşam saatlerinde kalabalıklaşan Gezi’de coşkuyla beraber kararlılık da hakim.
Adana’da AKP binasına yürümek istendiği gerekçesiyle eylemcileri kovalayan polislerden Komiser Mustafa Sarı inşaat halindeki bir köprüden düşerek hayatını kaybetti.
Pensilvanya vaizi Fethullah Gülen, sokağa çıkan gençleri ‘çerik-çürük hale gelmiş, enkaz halindeki bir nesil’ diye tanımladı.
Erdoğan ise Tunus’ta Haziran direnişine katılanların Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Büyükelçiliği’ne bombalı saldırı düzenleyenlerle aynı kişiler olduğunu söyledi.
Ankara Kızılay’da ise sendikaların ve Haziran Direnişçileri gündüz eylemde buluştu. Akşam saatlerinde ise polis yine müdahale etti. Eyleme katılanlar Meclis’i işgal etme girişimi ile suçlandı. 600’ün üzerinde insan gözaltına alındı.
İstanbul’da ise sanatçılar ve aydınlar Galatasaray’dan Taksim Meydanı’na yürüdü.
7 Haziran
Tunus’tan yurda dönen Başbakan Erdoğan, ““İstanbul burada, çapulcular nerede”, “Yavuz Sultan Selim oley”, “Yol ver geçelim, Taksim’i ezelim”, “Polise kalkan eller kırılsın” sloganları ile karşılandı.
Erdoğan ise, Arınç’ın ‘yumuşatma’ pasını şöyle yanıtladı: “Aşırı güç kullanılmış olabilir ama herkese karşı saldıranlara karşı polisimiz görevini yapmıştır. Kimsenin bize saldırmaya hakkı yoktur.”
Hayatını kaybeden gençleri normalleştirmeye gayret eden Erdoğan, “Bize ders vermeye gayret edenler Wall Street olaylarına nasıl bakıyorlar? Orada biber gazıydı, 17 kişinin ölümüydü, hepsi oldu” diye seslendi. ABD Büyükelçiliği jet hızıyla bu benzetmeyi yalanladı.
Erdoğan ayrıca ‘çevrecinin daniskası’ olduğunu “Çevrecilikte ortaklık yapacaksınız gelin bu başbakanızla yapın.” sözleri ile ifade etti.
8 Haziran
Taksim Dayanışması yarın için Taksim Meydanı’nda miting yapılacağını açıkladı.
4 saat 15 dakikalık AKP MYK toplantısında ‘demokrasi’ vurgusu çıktı. “Bu halk yedi sandıkta da Recep Tayyip Erdoğan’ı takdir etmiştir.” Denilen açıklamada, 70 trilyon gibi bir masrafımız oldu denildi. Hüseyin Çelik, “ Her şeye karşı çıkan hastalıklı bir zihniyet var. Bu “istemezükçü” lobi 3. Köprü de, Kanalistanbul da, 3. havaalanı da, kentsel dönüşüm de yapılmasın demeye başladı.” diye konuştu.
‘Hükümet istifa’ talebine ise “erken seçime gerek yok, meclis tıkır tıkır çalışıyor. Birileri sokakta yürüyüş yaptı diye erken seçim kararı alınmaz” yanıtı verildi.
9 Haziran
Vali Mutlu, hakikaten mutlu. Mutlu, sabah 5.30 sularında şafak baskınlarıyla ve biber gazlarıyla uyandırılan Gezi Parkı’ndakilere seslenerek; “İki saat uyudum ve uyuyamadım. Sıcak yatakları yerine Gezi Parkı’nda yatan bu ülkenin gençlerine selam vermek için ayaktayım. Kendilerini sadece özgür birey, partiler üstünde yurttaş, hiç kimsenin peşinde olmayan, kendi düşüncelerinin savunucusu görenleri selamlıyorum. Günlerdir Gezi Parkı’nda duran bizim ülkemizin insanları ve gençlerine gecikmiş selamlarlarımızı iletiyorum. Sabahınız huzurlu olsun, merhaba.nHer türlü olumlu olumsuz değerlendirme dışında, bizim insanımızla, gencimizle konuşmanın ötesinde hiçbir şeyin önemli olmadığına inanıyorum. Anlaşsak da anlaşmasak da bizim birbirimizle dertleşmek, birbirimizin gözüne insanca ve adaletle bakmamız şarttır, her fert değerli ve özeldir. Her türlü eleştiriye açık bir sohbeti Gezi Parkı’nın kendini sadece özgür birey, yurttaş olarak tanımlayan gençleriyle yapmak istiyorum. “ dedi ve ekledi: “Gençler,Gezi parkında kuş sesleri,ıhlamur kokusu ve arı vızıltısıyla huzurlu bir sabah varmış doğru mu? Aranızda olmak isterdim.”
Taksim Dayanışması’nın çağrısıyla, binlerce insan “Gezi Parkı park olarak kalacak. Başbakanın ağzından çıkan her cümle kanun olmayacak” demek için Taksim Meydanı’nda mitingte buluştu. Mitinge çok sayıda taraftar grubu da ‘İstanbul United’ olarak katılırken, Vali Mutlu mitinge gelmedi.
Ankara’da Kuğulupark’a polis müdahalesi vardı. Eskişehir’de Ali İsmail Korkmaz’a saldıran ‘sopalı canilerin’ polis olmadığı ifade edilse de, İzmir, Antalya, Hatay, Adana’da da meydana çıktılar. Soplaı güruh, ‘sivil kıyafetle’ ve toplu halde dolaşarak, Gezi direnişçilerine sopayla saldırıyorlar.
Adana’da hayatını kaybeden komiser Mustafa Sarı’nın ağabeyi Adem Sarı, “’Polisi göstericiler köprüden aşağı attı’ iddiaları gerçeği yansıtmıyor. Bu tür spekülasyonlara yer verilmesi bizi daha da üzüyor. Mustafa düşmüştür, atıldığı iddiaları spekülasyon. Ağabeyim arkadaşlarıyla beraber göreve giderken düşüyor. Biz acımızı yaşamak istiyoruz” açıklamasını yaptı.
İstanbul Valiliği, Dolmabahçe’de yoğun gaz saldırısından kaçan direnişçilerin sığındığı, yaralılara ise ilk müdahalenin yapıldığı Bezm-i Alem Valide Sultan Cami müezzini hakkında inceleme başlatıldı. İlgili Cami ‘ayakkabılarıyla girdiler, içki içtiler’ iftiralarının lokasyonu olmuştu. Müezzin Fuat Yıldırım ise, ““Kimsenin uygunsuz davranışı yoktu. Alkol alındığını görmedik” açıklamasını yapmıştı.
Erdoğan, “Ankara ve İstanbul’un ardından diğer büyükşehirlerde miting düzenleyeceğiz. Artık bu eylemlere son verilmesini istiyorum. Bu eylemlere devam ederseniz anladığınız dilden yanıt veririz.” diye yeniden tehdit savurdu.
10 Haziran
1 Haziran günü polisin Ankara’da kafasından vurduğu 27 yaşındaki Ethem Sarısülük’ün durumu ciddiyetini koruyor. Erdoğan, saldırgan polislere dair “Polisi yedirtmeyiz” demişti, Emniyet de polisi hala tespit edemedi.
Avukatı, “Ethem’in durumu çok ağır. Her an kötü bir haber bekliyoruz. Beyni ve kalbi çalışıyor ama organ zafiyetleri ilerlemiş durumda” açıklamasını yaptı.
11 Haziran
Gezi Parkı Direnişi’nin 15. gününde polis Taksim Meydanı’na gaz ve tazyikli su ile saldırdı. Gezi Parkı’na müdahale edilmeyeceği söylendi. Valilik tarafından Gezi Parkı’ndakiler ile meydandakiler ‘çevreci’ ve illegal olarak ikiye ayrıldı.
Valilik polis müdahalesini savunarak, “Gerek Atatürk anıtı gerekse AKM ve etrafında bulunana önemli miktardaki materyaller toplandı” açıklaması yaptı. İndirilen pankartlar için de “İstanbul’un imajına ciddi sıkıntı yaratmaktaydı” denildi.
Erdoğan polis ve Valiliğe teşekkürlerini iletti. Ayrıca, “”Bu olaylarda, çok önemli bir yakınımın gelinini, Başbakanlık Ofisi’nin yakınında, yanında 6 aylık çocuğu, yerlerde süründürdüler. Kendisini taciz ettiler, çocuğunu taciz ettiler. Bunun özgürlük mücadelesi ile yakından uzaktan ne alakası var? Bu mudur özgürlük, bu mudur çevrecilik? Ama biz bütün bunlara ‘sabır, sabır, sabır’ dedik.” Diye yıllarca unutulmayacak bir iddiayı ortaya attı.
Bakanlar Kurulu toplantısından, Başbakan Erdoğan’ın Gezi’deki bazı gruplarla görüşme kararı çıktı.
Valilik Gezi Parkı’na da akşam saatlerinde saldırdı. Mutlu, “Sevgili yavrularımızın can güvenliği ile ilgili güvenlik sorunları olduğu konusunda ciddi istihbaratlar vardır. Çadırlarının nasıl yakıldığını biliyoruz.” diye konuştu.
Valiliğin saldırısının ardından yurttaşlar Harbiye yönüne yöneldi. Kurtuluş ve Şişli’de ara sokaklar ve Abide-i Hürriyet Caddesi’nde çok sayıda insan toplanarak; barikatlar kurdu. Şişli civarında tencere tava sesleri yükselirken, Nurtepe’den ve bir dizi çevre mahalleden insanlar yürüyerek Harbiye TRT binası önüne kadar geldiler.
Polisin saldırısı sürerken, Beşiktaş’tada tencere tava sesleri yükseldi.
Bülent Arınç’ın ‘Beşiktaş çArşı grubu bu olaylardan tamamen çekilmektedir” iddiasına çArşı’dan sert bir yanıt geldi. Açıklamada, “Gezi Parkı direnişinden geri çekildiğimiz yönündeki açıklamalar gerçeği yansıtmamaktadır. Duruşumuz her zaman açık ve nettir. 1982’den beri haksızlık, adaletsizlik karşısında insanlıktan yana tarafız ve olmaya da devam edeceğiz.” ifadeleri yer aldı.
Ankara’da polis ablukası altında eylemler sürüyor.
12 Haziran
Polisin gazlı müdahalesinde özellikle basın emekçilerini hedefe koyduğu tepkilerle karşılandı. RTÜK penguen belgeseli yerine Haziran Direnişi’ni haber veren Halk TV, Cem TV gibi muhalif kanallara para cezası yağdırdı.
Başbakan Erdoğan’ın ile Taksim Gezi Parkı eylemleri ile ilgili 11 sanatçı ve akademisyen ile görüşmesine ek, Necati Şaşmaz ve Hasan Kaçan ile de aynı gündemle bir araya geldi. Erdoğan’ın Hülya Avşar’ın da engin görüşlerine başvuracağı öğrenildi.
1 Haziran’da başından vurularak ağır yaralanan Ethem Sarısülük’ün doktoru bu sabah beyin ölümünün gerçekleştiğini ifade etti. Katil çevik kuvvet polisi hara korunuyor.
13 Haziran
Vali Avni Mutlu, geçtiğimiz günlerde “Anne babaların, yavrularıyla birlikte bu ortamdan uzaklaşmalarını istiyoruz. Güvenlikleri açısından Gezi Parkı’ndan ayrılmalarını istiyoruz. Değerli ailelere sesleniyorum. Evlatlarımıza sahip çıkalım” demişti. Başbakan Erdoğan ise “Yavrularınızı Gezi’den çekin” dedi.
Gezi Parkı’na gelenler bu kez eyleme anneleri ile geldi. Eylemcilerin anneleri, vahşice saldıran polislerin annelerine seslendi: Sevgili polis anneleri, çocuklarınızı parktan çekin!
Haziran Direnişi yurt sathında devam ediyor.
14 Haziran
Sağlık Bakanlığı, Haziran Direnişi’nde polis şiddetiyle yaralananlara acil ve ilk tıbbi müdahaleyi gerçekleştirmek için kurulan revirlerde görev alan sağlık emekçileri hakkında soruşturma başlattı.
Polis kurşunuyla vurulan Ethem Sarısülük hayatını kaybetti, katil çevik kuvvetin kimliği gizlenmeye devam ediyor.
Gezi Parkı’nda forum yapılarak, Haziran Direnişi’nin geleceği konuşuldu. Ertesi gün 7 noktada daha forumlar yapılması kararı alındı.
15 Haziran
Ankara’da Haziran Direnişçilerinin eylem yaptığı Keneddy Caddesi’ne polis müdahale etti, çok sayıda gözaltı verildi.
Erdoğan Ankara’da partisinin mitinginde “Yarın İstanbul mitingimiz var, Taksim Meydanı boşaldı, boşaldı, yoksa güvenlik güçleri boşaltmasını bilir” şeklinde tehditte bulunmuştu.
Akşam saatlerinde Taksim Meydanı’na ve Gezi Parkı’na polis saldırdı. Parkın içi boşaltıldı.
Kadıköy’den ve Gazi’den Taksim’e gelenlere de polis TEM’de müdahalede bulundu. Boğaz köprüsünü geçmek isteyen halka polis gaz bombalarıyla saldırdı, Kadıköy’e süpürdü.
Göstericilerin sürüldüğü Osmanbey yönünde polisle mücadele saatlerce devam etti.
Polis Sıraselvilerde Alman Hastanesi’ne de gaz bombası attı.
Beşiktaş Akaretler’de ve Nişantaşı’nda da polis müdahalesi devam etti. Gaza boğulan İstanbul’da her lokasyondan tencere-tava sesleri yükseldi.
Taksim Meydanı’na yapılan müdahale, İzmir ve Ankara başta olmak üzere pek çok kentte protesto edildi.
16 Haziran
Taksim polis ablukasına alındı.
Taksim çevresinde, özellikle Harbiye ve Şişli ile Beşiktaş’ta polis müdahalesi sabaha dek devam etti. Pangaltı’nda direnişçilerin arasına giren sivil giyimli polisler, eylemcileri polise doğru yönlendirdi.
300’e yakın yurttaş gözaltına alındı.
Harbiye’deki barikatlar, Sıraselviler’e, Fındıklı’ya da uzandı. Polis ‘son kullanma tarihi’ geçmiş gaz bombalarını halkın üzerine boca ederken; İstanbul semaları neredeyse 24 saattir gaz altında.
Yüzlerce gözaltı, yüzlerce de yaralı insan var.
Okmeydanı’nda ise polis tarafından atılan gaz kapsülü 14 yaşında bir fidanın, BERKİN ELVAN‘ın kafasına geldi. Ve Berkinimiz 269 gün boyunca ve 16 kiloya düşene kadar komada kalacağı hastaneye kaldırıldı.
Öylesine sıkılmış ki yumrukları
Kimse hüzünlü olmasın
Kimse hüzünlü olmasın diye
Sırası değil hüznün daha.
Unutulsun bir gövdeye duyulan hasret
Unutulsun bu alışılmış duyarlık
O kadar sade, o kadar kalabalık ki
Unutulmaya değer onların insan gövdeleri
Ve unutulmalı mutlaka
Dolsunlar diye yüreklere
Dolsunlar damarlara.
Ölü mü denir
Ölü mü denir şimdi onlara..