Tutuklanan eski İstihbarat Daire Başkanı Uzun'un ifadesi ortaya çıktı
Tutuklanan eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun’un, Sulh Ceza Hakimliği’nde verdiği ifadesi ortaya çıktı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında, ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ ve ‘örgütün veya amacının propagandasını yapma’, ‘örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme’ suçlarından tutuklanan eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun’un, Sulh Ceza Hakimliği’nde verdiği ifadesi ortaya çıktı.
Suçlamaları kabul etmeyen Uzun, ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ ve ‘örgütün veya amacının propagandasını yapma’, ‘örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme’ suçlamalarını kabul etmediğini söyledi. Uzun, “FETÖ’ye yardım etmek ve Cumhurbaşkanına hakaret bana da uymuyor, buradaki fiile de uymuyor. Bu isnatları kesinlikle kabul etmiyorum. Böyle bir tanımı da kabul etmiyorum” dedi.
‘İsim telaffuz edilmemiştir’
Sabri Uzun, ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ ile suçlandığı sosyal medya paylaşımı için ise “Paylaşımlar bana aittir. Her okuyanın farklı anlam verebileceği yoruma açık paylaşımlardır. Şahısları kast etmedim. Daha çok bir tecrübe, birikim aktarımından ibarettir. Hakaret kastım kesinlikle olmaz. Hiç kimseyi de hedef alarak yazmadım. Kesinlikle isim de telaffuz edilmemiştir” diye konuştu.
5 senedir hiçbir şey yapılmamış, 5 sene sonra ‘böyle şüphe uyandıracak ifade bulduk’ deniliyor
Hakkında 5 yıl önce ifade veren Tamer Topsakal’ı tanımadığını belirten Uzun, “Benim bu şahısla o tarihte yüzleştirilmem lazımdı. Teşhis tutanağı yapılması lazımdı. O tarihte benim de gözaltına alınıp bunların sorulması lazımdı. Daha sonraki aşamada benim hakkımda bir istihbarat çalışması yapılması lazımdı. Ek deliller toplanması gerekirdi. Bugün geldiğimiz an itibariyle sanıktan itiraf veya ret almak suretiyle adaletin tecellisi mümkün değildir. İtirafa zorlamak gibi, hukuk dışı bir durum ortaya çıkıyor. Benim hakkımda istihbarat çalışması yapılır elde edilen bilgiler bana sorulurdu. Benim telefonum Ankara Emniyeti’ndedir. Oradaki kayıtlara bakılır, hangi tarihte hangi FETÖ’cüyle beraber aynı baz istasyonu bölgesinde olduğum, hangi konuşmayı yaptığım bilgileri birleştirilmek suretiyle deliller yaratılırdı. 5 senedir hiçbir şey yapılmamış, 5 sene sonra ‘böyle şüphe uyandıracak ifade bulduk, sen ne diyorsun’ deniliyor” diye konuştu.
‘Bu taktik FETÖ’cülerle ilgili taktiktir’
Uzun, telefon irtibatı olduğu iddia edilen Ayten Altınoluk adlı kişiyi de tanımadığını belirterek, “O tarihten bugüne kadar telefon kayıtlarına bakıldığında, bu kişiyi tanıyor olsam telefon konuşmam olur. İhbar alan kişi bu şahsın evine gidip bunu sormuş mu? O da yok. Bu kadın takibe alınmış mı? O da yok. Onun ilişkili olduğu kişilerle ben ilişkili miyim? Bunun da çıkartılması lazım. O da yok. Yapılan ihbarlara ilişkin olarak, bu taktik FETÖ’cülerle ilgili taktiktir. Bunun araştırılıp, savcı adına bilgi derleyip, savcılığa gönderilmesi gerekirdi. İhbarı yapan veya yaptıran kişinin benle bir husumeti olduğunu düşünüyorum. Bunu araştırmayanların da benimle bir sorunu olması lazım. Ben gözaltındayken dahi bu Ayten isimli kişi bulunup sorulabilirdi. Ancak halen sorulmamış. Başka söyleyecek bir şeyim yok” dedi.
Uzun’un emniyette verdiği ve savcılık sorgusunda aynen tekrarladığı ifadesinde “11 Şubat 1999 günü ben Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne 47 tane Fethullah Gülen Cemaati’ne mensup olduğu iddia edilen emniyet mensubu şahısların isimlerini yazdım” diye de belirtti:
“1997-1999 yılları 2001-2002 yılları ve 2003-2006 yılları arasında İstihbarat Daire Başkanlığı görevini yerine getirdim.
11 Şubat 1999 günü ben Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne 47 tane Fethullah Gülen Cemaati’ne mensup olduğu iddia edilen emniyet mensubu şahısların isimlerini yazdım. Bu isim listesi tam hatırlamamakla birlikte Aydınlık isimli gazetede yayımlanmıştı. Bu yazışa şahısların araştırılması yönünde talimat verdim. Fakat o dönem Ankara Emniyet Müdürlüğü herhangi bir çalışma yapmadan, Fethullah Gülen cemaatine mensup olduğunu iddia ettiği 528 kişilik isim listesi gönderdi. Bu 528 kişinin sanırım 500 tanesi de Ankara dışında görev yapan emniyet personeliydi.
Bu listenin arkasında ise kişilerle ilgili takip, keşif, arşiv incelemesi gibi istihbarat çalışması yoktu. Dairenin ise diğer illerde çalışma yapması mümkün değildir, dolayısıyla bu çalışma gerçekleşmedi. Belirtilen 528 emniyet personeli hakkında teftiş kurulu idari soruşturma başlattı ve bunun üzerine Ankara Emniyet Müdürlüğü ikinci bir liste hazırladı. Bu ikinci listede isim sayısı 133’e düştü. Bu listede ise bir şahsın ismi iki defa yazılmıştı. Buradan bile listenin özensiz bir şekilde hazırlandığı anlaşıldı.
Ayrıca belirtmek isterim ki, bu 528 kişilik listenin hazırlanma görevi verildiğini duyduğum 5 komiser yardımcısından birinin FETÖ mensubu olduğu için cezaevindeyken vefat ettiğini, diğer 2’sinin ise halen cezaevinde olduğunu duydum. Diğerleri hakkında bilgi sahibi değilim.”