Üniversitelerde sosyalizm dersi
"İktisat Sistemleri dersi uzun yıllar İstanbul Üniversitesi’nin müfredatında kalmış ve Marksist klasikler yardımcı ders kitapları olarak okutulmuştur. Niyazi Berkes anılarında Komünist Manifesto ile ilgili ödev hazırlandığını anlatır."
Diyorum ki, üniversite yönetimine şöyle bir dilekçe versek:
“Sayın Rektör,
Gözlemlerime göre üniversite öğrencileri arasında sosyalizm konusunda ciddi bir bilgi eksikliği vardır. Öğrenciler sosyalizm ile anarşizm arasındaki farkın bile ayırımında değiller. Bildiğiniz gibi, bu konu çok uzun zamandır Avrupa üniversitelerinin müfredatında yer almakta ve diğer konuların da anlaşılmasına önemli katkıda bulunmaktadır. Bu nedenle, tüm fakültelerdeki öğrencilerin katılacağı “sosyalizm” dersi vermek istiyorum. Bu derste sosyalizmin tarihi değil, düşünsel yapısı anlatılacaktır. Gereğini bilgilerinize arz ederim.”
Yanıtı tahmin etmek zor değil; ya yanıt vermezler ya da bir gerekçeyle, örneğin çok meşgulüz manav açmakla uğraşıyoruz (yazım hataları rektörlüğe aittir) (bunu, nasıl olsa yazım hatası yaparlar diye ekledim) denilerek, reddedilir.
Peki şöyle bir yanıt alsanız ne dersiniz:
“Talebiniz incelenmiş ve İktisat Sistemleri (Kapitalizm, Sosyalizm, Anarşizm) başlıklı bir ders konulması uygun görülmüştür. Diğer fakültelerin ders saatleri ile uyumsuzluğu nedeniyle bu ders sadece İktisat Fakültesinde okutulacaktır. Ancak bu durum diğer fakülte öğrencilerinin dersi izlemelerine engel değildir”.
Kısaltarak yazdım ama bu yazışmalar hayal değil gerçek: 82 yıl önce, 30 Kasım 1937’de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyelerinden Ord. Prof. Dr. Gerhard Kessler’in rektörlüğe yazdığı dilekçe ile başlamış ve bir ay içerisinde verilen yanıt sonrası yaşama geçmiştir.
Gerhard Kessler, 1933 Üniversite Reformunda Türkiye’ye gelen Alman bilim insanlarından. Sosyoloji, iktisat ve tarih eğitimi almış. Leipzig Üniversitesi’nde çalışırken Nazi ideolojisini eleştiren yazıları nedeniyle işten çıkartılmış ve tutuklanmış. Musevi değil, siyasi görüşleri ise en fazla sosyal demokrat olarak nitelendirilebilir. Görevden alınan ilk Alman profesördür ve bununla gurur duyduğunu çok kez ifade etmiştir. Almanya’dan çıkış izni alabilmesi için Türk hükümetinin epey uğraştığı bilinmektedir. Geldikten sonra en geniş iktisat meslek kütüphanesini oluşturmuş ve bugün Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri olarak bilinen disiplini Sosyal Politika adıyla kurmuştur. Max Weber’i Türkiye’de tanıtan kişi olarak bilinir. Ülkede “sınıf esasına dayanan dernek” kurma yasağı sürerken her fırsata işçi sendikalarının ve grev hakkının vazgeçilmez olduğunu anlatmıştır. Ayrıca gecekondu sorununa insancıl ve akılcı çözümler önermiştir. 1951 yılında Almanya dönmüş ve 1963 yılında seksen yaşında ölmüştür.
Konuya dönersek, İktisat Sistemleri dersi uzun yıllar İstanbul Üniversitesi’nin müfredatında kalmış ve Marksist klasikler yardımcı ders kitapları olarak okutulmuştur. Niyazi Berkes anılarında Komünist Manifesto ile ilgili ödev hazırlandığını anlatır.
Tüm bunlar olurken Türkiye’de üniversite özerkliği yoktu; İstanbul Üniversitesi doğrudan Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlıydı. Sonra “özerklik” geldi, sosyalizm dersi kaldırıldı, değil hakkında ödev hazırlamak, Komünist Manifesto’yu bulundurmak bile yasaklandı.
Sosyalizm Dersi ve Kessler’in öyküsü bilinsin istedim.