15 Ağustos 1942’de Giresun’un Alucra ilçesinde doğan Harun Karadeniz, öğrencilik yıllarında Öğrenci Derneği Başkanlığı ve İstanbul Teknik Üniversitesi Öğrenci Birliği başkanlığı yapmıştır.
1962 yılında girdiği İTÜ İnşaat Mühendisliği fakültesinde okuyan Harun Karadeniz, dönemin anti-emperyalist eylemlerinde en ön safta yerini almış, kendi okulunda yapılan boykot ve işgallerde öğrenci gençliğe önderlik yapmıştır.
Altıncı Filo eylemlerinde yakın arkadaşı olan Vedat Demircioğlu’nun İTÜ yurdunda polislerce öldürülmesinden sonra, dönemin öğrenci liderleriyle fikren ayrıştı. Diğer öğrenci hareketi liderlerinden farklı olarak, gençlik hareketlerinin sınıf hareketinden bağımsız olamayacağını söyledi ve öğrenci eylemlerini emekçilerle buluşturmayı amaçlayıp buna dair ciddi teorik üretimlerde bulundu.
Harun Karadeniz 1967‑1968 İTÜ Arı Yıllığı’nda yer alan yazısında şu satırları kaleme aldı:
“Öğrenciliği bitirip meslek hayatına atılacak olan biz mühendisler için iki yol vardır. Bu yollardan biri, kim için ve ne için üretim yaptığını düşünmeksizin egemen sınıfların yararına üretim yapmaktır. Kısaca, neden ve niçinini düşünmeksizin, bir miktar karşılığında üretim yapmak, yani robotlaşmak.
İkinci yol ise, kim için ve ne için çalıştığını bilerek, emekçi halkın yararına üretim yapma olanaklarını aramaktır. Bir başka deyişle, ikinci yol küçük bir azınlığın yararına robotlaşmak değil, büyük çoğunluğun, yani toplumun yararına çalışarak insanlaşmak yoludur.”
“Olaylı Yıllar ve Gençlik”, “Eğitim Üretim İçindir”, “Devrimcinin Sözlüğü”, “Yaşamımdan Acı Dilimler” ve “Kapitalsiz Kapitalistler” gibi dönemi anlatan kitapları kaleme almıştır. En fazla bilinen kitabı, Olaylı Yıllar ve Gençlik’te 1968 öğrenci gençliğini ve devrimci deneyimlerini anlatmıştır.
Dev-Genç davası ile yargılanırken hapse atılan Harun Karadeniz daha sonra TKP davasından yargılanmıştır. Harun Karadeniz’e hapishanede kanser teşhisi konmuş, yurtdışında tedavi görmesi gerektiğini bildiren raporlara rağmen cezaevinde tutulmaya devam edilmiştir.
Harun Karadeniz bu sürece dair, “İstanbul’a geldikten sonra öğreniyorum ki, ben içerideyken karım İstanbul Sıkıyönetim Adli Müşaviri Turgut Akan’a çıkmış ve: ‘Kocamı hangi suçla tutuyorsunuz? Sağlığı iyi değil, hayati tehlike söz konusu. Sağlık kurulları ve klinik raporları bu durumu belirtiyor’ demiş. Adli Müşavir’in cevabı ise benim Ankara öykümün içyüzünü açıklamaya yeter de artar bile: ‘Ölsün istiyoruz’ demiş Adli Müşavir. ‘O eline silah almadı; eğer eline silah alsaydı işini bitirmek çok kolaydı. O bizim için eline silah alanlardan daha tehlikeli ve onun için de ölsün istiyoruz.’ Bu sözler 1972 yılı sonbaharında söylendi. Şu an yıl 1975 ve aylardan şubat. Benim sağ kolum kesildi ve fakat ölmedim…” satırlarını kaleme aldı.
Tedavisine izin verilmeyerek, ‘ölsün istenen’ Harun Karadeniz, kansere yenik düşerek 15 Ağustos 1975’te hayata gözlerini yumdu.
Anısı mücadelemizde yaşıyor.
Bu haber en son değiştirildi 17 Ağustos 2020 09:49 09:49
ABD'li Senatör Lindsey Graham, Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve eski Savunma…
Kadına yönelik şiddeti tek başına biyolojik bir mesele olarak erkek saldırganlığıyla açıklamak en hafif tabirle…
Bu düzen çürümüştür. Şimdi bu çürümüş düzeni yeni anayasa ile tescillemek istiyorlar. Medeni kanunu tartışmaya…
Yenidoğan davası, duruşmanın altıncı gününde devam ediyor. Örgüt lideri olmakla suçlanan Dr. Fırat Sarı savunma…
NNA’daki habere göre “Kurtarma ekipleri, düşman savaş uçaklarının bir konut binasını hedef aldığı ve çok…
Türkiye Komünist Hareketi Tunceli İl Örgütü ,Tunceli ve Ovacık belediyelerine kayyum atanması üzerine bir açıklama…