28 Kasım 1820: Friedrich Engels 200 yaşında!
Karl Marx’ın can dostu ve yoldaşı, Marksizm’in kurucusu, bilimsel sosyalizmin öğretmeni 28 Kasım 1820'de doğdu.
Karl Marx’ın can dostu ve yoldaşı, Marksizm’in kurucusu Engels, bugün bizlere güncel ve zengin bir külliyat bırakmıştır.
Engels çoğu zaman “Marksizm’in bilgesi” ya da “ikinci keman”ı olarak anılmaktadır. Marksizm’in ikinci kemanı olduğunu bizzat kendisinin övünerek söylediği bilinir. Marx’la aralarındaki derin bağ Marx’ın ölümüne kadar (1883) devam eder. Marksizm’i bir bilimsel yöntem olarak geliştirme ve bunu örgütleme çabası ise son nefesine kadar sürecektir.
Engels’in ikinci keman olarak anılmasını iki yönüyle ele almak mümkündür. İlki bireysel olarak, doğa bilimlerinden, felsefeye; iktisattan, dil bilimine; tarihten, antropolojiye kadar birçok alanda muazzam birikimiyle döneminin en önemli bilim insanlarından biri olarak kabul görmesidir. Marx’ın ölümünün ardından bu alanda tek otorite haline gelmiştir. İkincisi ise, bu birikimine dayanarak Marksist yöntemi Marx ile birlikte bir armoni içerisinde geliştirmiş olmasıdır.
Marx ve Engels’in Marksist olma öyküleri, tarihte eşine az rastlanır bir uyum ve kolektif çalışma ile ete kemiğe bürünmüştür. Marksizm kuşkusuz, Marx ve Engels’in yalnızca entelektüel birikimlerinin yazıya dökülmüş hali değildir. İşçi sınıfının ve onun eliyle yükselecek yeni bir dünyanın, ütopyadan bilime dönüşmesinin adıdır. Marksizm’i kavramak ve öğrenmek de yalnızca Marx’ı okumayla sınırlandırılamaz. İşte tam burada, Lenin’in tabiriyle Marksizm’i “zekâ meşalesi”nden okumak ve kavramak, bize eşsiz bir kaynak sunacaktır.
Friedrich Engels, 28 Kasım 1820 yılında, Prusya Krallığı’nın Ren Eyaletine bağlı Barmen şehrinde dünyaya geldi. Babası varlıklı bir tekstil fabrikatörüydü. Babasının isteği üzerine, lise eğitimini yarıda bırakarak fabrikada muhasebeci olarak çalışmaya başladı. Fabrikanın bulunduğu şehir o dönem ülkenin en önemli sanayi şehri olma özelliğini taşıyordu.
Genç yaşına rağmen politikayla ilgilenmeye başladı. Politik şiirin önemli isimlerinden Heinrich Heine’yi ve Hegel’in felsefi eserlerini okuyordu. Bir Protestan olan babası ile o dönemlerde fikir ayrılıkları yaşamaya başladı. Kısa süre sonra 1838’de babasının yanından ayrılarak, Bremen’de daha büyük bir fabrikada çalışmaya başladı.
Fabrikada çalışan işçilerin korkunç yaşam şartları Engels’i derinden etkiledi. Bremen’de çalışırken muhalif edebiyat çevrelerinin toplantılarına katıldı. Bu çevre sayesinde Telegraph für Deutschland adlı gazetede yazmaya başladı. İlk gazetecilik eseri olan “Wuppertal Mektupları”nı burada yayımladı.
1841 yılında askerliğini yapmak için Berlin’e gitti. O yıllarda tek bir Alman devletinin kurulması için politik tartışmalar yapılmaktaydı. Engels Prusya’nın birleşme sürecinde üstünlüğü ele geçirmesine karşı çıkıyordu. Bu konuda birçok makale kaleme aldı.
Özellikle bu tartışmalar gençlerin politikleşmesine neden oluyordu. Berlin’de bulunduğu süre içinde, Berlin Üniversitesi’nde felsefe derslerine katılarak Genç Hegelciler adlı grupla tanıştı. Dönemin önde gelen muhalif gazetelerinden Neue Rheinische Zeitung’da Prusya devletini eleştiren makaleler yazmaya devam etti. Gazetedeki makale-lerini Friedrich Oswald ismiyle yayımlanıyordu. Karl Marx’la ilk kez gazetenin Köln’de bulunan bürosunu ziyaret ettiğinde tanıştılar. Bu ziyaret kısa sürdüğü için henüz dostluklarını başlamamıştı.
Engels, 1842 yılında askerliğini bitirerek babasına ait Manchester’daki fabrikada çalışmaya başladı. Çalıştığı süre boyunca İngiliz işçi sınıfının durumunu yakından inceleme şansına sahip oldu. 1844’te kapitalist üretim tarzını eleştirdiği makalesi Politik Ekonominin Eleştirisi Üzerine Makaleler, Marx’ın başında olduğu Franco-German Annals (Alman Fransız Yıllıkları) adlı dergide yayımlandı.
1844 yılında Engels, Paris’teki dergiye giderek yeniden Marx ile görüşür. Bu buluşma Marx ve Engels’in dostluklarının da başlangıcı olacaktır. İki genç yazar bu görüşmede şimdiye kadar olan düşüncelerini paylaşma imkânına sahip olurlar. Kapitalizm eleştirilerinin birçok noktada aynılaştığını fark edeceklerdir.
Genç Hegelciler olarak başladıkları düşünce dünyasına, onu aşan ve eleştiren bir yolla devam ederler. Her ikisi de Hegel’e ait idealizmi eleştirmektedir. Bu andan itibaren çalışmalarını ortaklaştırarak birlikte üretmeye başlarlar. Genç Hegelciler’in tarihsel idealizmine karşı Kutsal Aile-Eleştirel Eleştirinin Eleştirisi kitabını kaleme alırlar. Bu kitap aynı zamanda Marx ve Engels’in Genç Hegelci olarak anıldıkları dönemin sonu anlamına gelmektedir. Kendi geçmişleriyle de hesaplaştıkları bu eser, Marx ve Engels’in ilk ortak kitabı olma özelliği taşımaktadır.
Kısa bir süre Paris’te Marx’la çalışma imkânı bulan Engels, daha sonra Almanya’ya döner. İngiltere’de yaşadığı döneme ilişkin gözlemlerini İngiltere’de Emekçi Sınıfın Durumu adlı kitapta toplayan Engels, işçi sınıfının durumu ve kapitalist sanayinin gelişmesini eserinde detaylıca anlatır.
1845 yılında Marx Fransa’dan sürgün edilir ve Belçika’da yaşamaya başlar. Engels sürgün edilen Marx’la Brüksel’de buluşur. Marx tarafından formüle edilen Feuerbach Üzerine Tezler, Engels ile birlikte kaleme aldıkları Alman İdeolojisi ile birleştirilerek yayımlanır. Tarihsel Materyalizmin başlangıç formülleri olarak düşüne-bileceğimiz Alman İdeolojisi-Feuerbach bu şekilde ortaya çıkar.
Kitapta Feuerbach ve onun gibi düşünen Alman felsefecilerinin sezgisel materyalizmini ve idealist tarih anlayışı sistemli bir şekilde eleştirilir. Özellikle kitabın ilk bölümünde bulunan Karl Marx’a ait tezler felsefe dünyasında ses getirecek niteliktedir. Ünlü 11. Tez olan; “Filozoflar dünyayı yalnızca çeşitli biçimlerde yorumlamışlardır, oysa sorun onu değiştirmektir” cümlesi, kitabın ilk bölümünde geçmektedir. Marx ve Engels’in bu önemli eseri, tarihsel materyalizmin başlangıç belgesi niteliğindedir.
Marx ve Engels aynı yıl İngiltere’ye giderek, Avrupa’daki diğer sosyalistlerle Komünist Yazışma Grubu’nu kurarlar. İngiltere’de kendileri gibi düşünen ve fikirlerinden etkilenen gruplarla toplantılar yaparlar. Engels bu gruplarla birlikte Komünist Birlik adlı bir organizasyon kurar ve toplantılara delege olarak katılır. Bu dönemde emekçi bir kadın olan İrlandalı Mary Burns ile tanışır. İkisi de kadın erkek ilişkilerini konusunda benzer düşüncelere sa-hiptir. Burjuva tarzda bir evliliğe karşı oldukları için hiç evlenmezler. Bu birliktelik Mary Burns’ün 1863 yılında ölümüne kadar devam edecektir.
Engels, 1846 yılı başında Marx ile birlikte Brüksel’e dönerek çalışmalarına kaldıkları yerden devam eder. Komünist Birlik’in programı olarak düşündüğü Komünizmin İlkeleri (1847) adlı broşürü kaleme alır. Bu broşürle komünizmin kitleler tarafından kolay anlaşılabilir olması hedeflenir. Broşür; komünizm nedir?, proletarya nedir?, proletarya nasıl doğdu, gibi temel başlıkları içermektedir. Bu broşür aynı zamanda, 1848 yılında Marx ile birlikte kaleme alacakları Komünist Parti Manifestosu’nun da temellerini oluşturacaktır.
Komünist Parti Manifestosu’nun önemi hiç kuşkusuz bu yazının sınırlarını aşan bir anlam taşımaktadır.
Yayımlandığı tarihten bugüne kadar Manifesto, emekçi sınıflar için eylem çizgisini tarif etmektedir. Lenin Manifesto için; “…Bu yapıt, duru ve parlak bir deha ile yeni bir dünya anlayışını, toplumsal yaşamı da kucaklayan tutar-lı bir materyalizmi; en geniş ve en derin gelişim öğretisi olarak diyalektiği, sınıf savaşımının kuramını ve proletaryanın —yeni, komünist toplumun yaratıcısının— dünya tarihindeki devrimci rolünü açıklar.” diyordu.
Manifesto öylesine etkili olmuştu ki, ilk satırlarında geçen “hayalet” Avrupa’yı titretmeye başlamıştı. Engels Manifesto’nun yayımlanmasından yaklaşık bir ay sonra Belçika’dan sınır dışı edilir. Köln’e giderek Marx ile birlikte Yeni Ren Gazetesi’ni çıkarmaya başlar.
1848 yılı başlarında Fransa’da başlayan devrim dalgası Avrupa’nın geneline yayılır. Engels Elberfeld’deki ayaklanmaya aktif olarak katılır. Ayaklanmanın bastırılmasından sonra gazete editörleri hakkında tutuklama kararı çıkarıldığı için Brüksel’e gitmek zorunda kalır. Burada da üzerindeki baskı devam eder ve gider gitmez tutuklanarak yeniden sürgün edilir. Birkaç Avrupa ülkesi dolaştıktan sonra Marx ile birlikte İngiltere’ye yaşamaya karar verirler.
Bu tarihlerde çalışmalarını aralıksız devam ettiren Engels, 1848-1850 devrimlerini incelediği Köylüler Savaşı (1850) ve Almanya’da Devrim ve Karşıdevrim (1851) eserlerini tamamlar.
Aynı yıllarda ekonomik sıkıntılarını gidermek için Manchester’a giderek ticarete başlar. Marx’ın çalışmalarına başladığı Kapital’in ilk cildinin hazırlık aşamasına yardımcı olur. Uluslararası İşçiler Birliği (1. Enternasyonal) kuruluş hazırlıklarında aktif rol alarak Enternasyonal’in Genel Konsey’ine seçilir. (1869)
1870 yılında Almanya ve Fransa arasında savaş patlak verir. Savaşın sonucunda Fransa savaşı kısa sürede kaybeder. Hızla gelişen olaylar sonucunda Parisli proleterler ayaklanarak tarihin ilk işçi hükümetini kurarlar. (1871) Paris Komünü, Marx ve Engels için müthiş bir deneyim anlamı taşımaktadır. 1870-1871 sürecindeki konuşma ve makalelerin derlendiği Fransa’da İç Savaş, Engels’in ünlü önsözüyle Marx tarafından yayımlanmıştır.
Marx o yıllarda ünlü eseri Kapital’in ilk cildini yayımlamış, diğer ciltleri için yoğun bir çalışma içerisine girmişti. Engels ise, Konut Sorunu (1872), Doğanın Diyalektiği (1876) kitaplarını yayımlar. 1878 yılında yayımlanan Anti-Dühring, o zamana kadar yazılan bilimsel sosyalizm eserleri arasında en kapsamlı olanıdır. Almanya’da kurulan Lassalle’cı parti ve oportünist bir eğilim olarak ortaya çıkan Eugen Dühring’in görüşlerini alaycı bir dille eleştirir. Teori ve felsefe alanında o zamana kadar zayıf olan sosyalist hareket, Anti-Dührig sayesinde teorik alanda da elini kuvvetlendirir. Bu önemli eserin ardından, Ütopik ve Bilimsel Sosyalizm (1880), Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni (1884), Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu (1888), Tarihte Zorun Rolü (1888) eserlerini yayımlar.
Engels, Marx’ın 1883 yılında ölümüyle birlikte, yarım kalan çalışmaları tamamlamak için yoğun bir uğraş verir. Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu adlı eser, yarım kalan bir hesaplaşmanın tamamlanması anlamına gelmektedir. Kitapta Engels, “Hegel ile olan ilişkilerimiz konusunda çeşitli nedenlerle düşüncelerimizi açıkladık, ama bu açıklamalar, hiçbir yerde sorunu tamamlayıp, konuyu kapatıcı nitelikte değildi. Hiçbir zaman Feuerbach konusuna yeniden değinmedik, bununla birlikte Feuerbach, pek çok bakımdan Hegelci felsefe ile bizim anlayışımız arasında bir ara halka idi.” diyecektir.
Marx’ın ölümüyle yarım kalan Kapital’in ikinci (1885) ve üçüncü (1894) ciltleri de Engels’in çabalarıyla basılır. Kapital’i hazırlarken Engels, Marx’a ait el yazmalarını ve notları büyük bir titizlikle tasnif eder ve düzenler.
Engels, ardında yarım kalan iş bırakmayarak, dostu ve yoldaşı Marx’a verdiği sözleri tutarak, 5 Ağustos 1895 yılında aramızdan ayrıldı. Vasiyeti üzerine bedeni yakılarak, külleri denize savruldu.
Bilimsel sosyalizmin bu büyük öğretmenin bizlere bıraktığı miras halâ göz kamaştırmaktadır. Engels’i saygı ile anıyoruz.