Reklam
Kategoriler: İç Açı

Ankara Barosu Başkanı: Erdoğan’ın iki gömleği var

Reklam

Diyanet’in toplumun bir kesimi hedef alan ve nefret söylemi içeren söylemlerini eleştirdiği için soruşturma sopası gösterilen Ankara Barosu sürece ilişkin konuştu. Baro Başkanı, yaptıklarının siyaset ya da polemik olmadığını “biz bir siyasi parti değiliz. Siyaset yapamayız, polemik yapamayız. O yüzden cevabımız da avukatlık kanununun 95. maddesinde vücut bulmaktadır” sözleriyle ifade etti.

Yargının bağımsız olmadığını söyleyen Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan, ‘Görevimizi yerine getirmezsek suçlu oluruz’ dedi. Başkanlık sistemi ile beraber Erdoğan’ın iki gömleği olduğunu da ifade eden Sağkan, “Cumhurbaşkanının iki gömleği var: “Diyanet İşleri Başkanı’na saldırı devlete saldırıdır” derken ne söylemek istediğini bilemeyiz” diye konuştu.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın cuma hutbesinde dile getirdiği nefret ve ayrımcılık söylemleri ile ilgili tartışmalar devam ederken; AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da tartışmaya Ali Erbaş’tan yana taraf olarak dahil olmuş, “Diyanet başkanına saldırı, devlete saldırıdır” demişti. Erbaş’ın sözlerine tepki veren barolara ise bir bir soruşturma açılmıştı.

Ankara Barosu dün haklarında açılan soruşturmaya dair açıklama yapmıştı. Cumhuriyet’ten İpek Özbey, Baro Başkanı Erinç Sağkan ile görüştü.

SİYASET YA DA POLEMİK YAPMAYIZ

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘yetkilerinde değil’ dediği Diyanat’i eleştirmeye dair Cumhuriyet’ten İpek Özbey‘e konuşan Sağkan avukatlık kanununu işaret etti. Sağkan, “Baroların insan hakları mücadelesinde zaman zaman siyasal iktidardan aldığımız bir tepki. Çünkü genel olarak barolar gibi baskı unsurlarının insan hakları mücadelesi içinde etkin şekilde yer almalarını istemiyorlar. Bizim bütün eleştirilere cevabı hukuksal zeminde verebiliyor olmamız gerekiyor. Çünkü biz bir siyasi parti değiliz. Siyaset yapamayız, polemik yapamayız. O yüzden cevabımız da avukatlık kanununun 95. maddesinde vücut bulmaktadır” dedi.

95. maddeye dair, “Barolara açıkça yargı bağımsızlığını ve hukukun üstünlüğünü korumak, yine insan haklarını korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmayı bir görev olarak yüklüyor. Bizim bu anlamda belki başka sivil toplum kuruluşlarından ya da diğer baskı unsurlarından farklı olarak söyleyebileceğimiz husus, bunun kendi kanunumuzda bize görev olarak verilmesidir. Biz bu görevimizi yerine getirmezsek asıl o zaman suç işlemiş oluruz. Yola çıkış noktamız, Diyanet İşleri Başkanı’nın bir kamu görevlisi olarak beyanlarını sunarken yasalarla bağlı olmaları gerektiğidir” ifadelerini kullanan Sağkan Cumhurbaşkanının iki gömleği var: “Diyanet İşleri Başkanı’na saldırı devlete saldırıdır” derken ne söylemek istediğini bilemeyeceğini ifade etti.

ERDOĞAN’IN İKİ GÖMLEĞİ VAR

Sağkan, Erdoğan’ın süreçteki rolüne ilişkin, “Biliyorsunuz ki, Cumhurbaşkanının yeni sistemde iki gömleği var. Eğer Cumhurbaşkanlığı sıfatıyla yapılan bir açıklamaysa değerlendirmesinin farklı olması lazım. Siyasi parti lideri sıfatıyla yaptıysa eğer “Siyaset yapıyor” diyebilirim. Ama bence burada asıl konuşulması gereken konu, Diyanet İşleri Başkanı’nın çok açıkça toplumun belirli bir kesimini ötekileştirmesi, ayrımcılık uygulaması, hedef göstermesidir. Bu kişilerin hastalık taşıdığı ve kuşakları çürüttüğü söylemi nefret söylemidir. TCK’nin 216. maddesi 2. fıkrası kapsamında suç teşkil ettiğini düşünüyoruz. Ankara Barosu tam bu noktada yetkisini kullanmış, bir açıklama yapmıştır” değerlendirmesini yaptı.

YARGI BAĞIMSIZ DEĞİL

Sağkan soruşturma talebinde bulunurken kendileri hakkında soruşturma açılmasına, “Burada enteresan bir tabloyla karşı karşıyayız. Savcılık soruşturması başlamadan Adalet Bakanı tarafından bizlerle ilgili bir görüş açıklandı. Soruşturma izni verecek olan makam tarafsızlığını yitirmiş bir makamdır. Bu aşamadan sonra Adalet Bakanlığı’nın vereceği soruşturma izni hukuken tartışmalı olacaktır. Bağımsız yargı olsaydı cumhuriyet başsavcılığı soruşturma başlatmazdı. Ancak yargının bağımsızlığını yitirdiği şu ortamda hakkımızda bir dava açılabilir, çıkar savunmamızı yaparız” yorumunu yaptı.

Öte yandan dün Türkiye Barolar Brliği Başkanı da, Ankara Barosu aleyhinde konuşmuştu. Sağkan ,Birlik Başkanı’nın ifadelerine yönelik, “Gündemin salgın olması bu süreçte yaşanan insan hakları ihlallerine ses çıkarmamayı gerektirmez. Sayın Feyzioğlu’nun dediği değil, neyi demediği ya da diyemediği önemlidir. Ankara Barosu özelinde hukuksuzluğa karşı çıkanlara karşı yargının sopa olarak kullanılmasına tek bir kelime söyleyememiştir” dedi.

Reklam

Önceki Haberler

Özgür Özel’in 1 Mayıs kefaleti…

Biri büyük kalabalıklardan korkuyor; diğeri soldan, sosyalist düşünceden, emekçilerin eşitlik mücadelesinden, kendisinin de eleştirilmesinden korkuyor.…

28 Nisan 2024 14:03

6 ilde IŞİD operasyonu

Yerlikaya, operasyonlarda çok sayıda dijital materyal ile çok miktarda döviz ve Türk Lirasına el konulduğu…

28 Nisan 2024 11:49

Tülin Tankut yazdı: Pankartlar

Bugün ülkenin acilen çözüm bekleyen sorununuysa artık çocuklar bile biliyor. Ana muhalefet partisi, parlamentoda ekonomik…

28 Nisan 2024 11:38

Washington Post: Zelenskiy, ordusunun kayıplarını eksik bildirmiş olabilir

Kaynak, "Son birkaç hafta içinde çıkardıkları yasalar onlara yardımcı olacak, ancak daha fazla gücü harekete…

28 Nisan 2024 10:45

Av. Abdurrahman Bayramoğlu: İşleneceğini herkesin bildiği bir cinayetin öyküsü

“İnsan özgülüğe mahkumdur.” der J. P. Sartre. Seçimlerimizle kendimiz ve insanlık hakkında hüküm veririz sürekli.…

28 Nisan 2024 10:08

Koza Altın gözünü yaylalara dikti

Kürtün ilçesinde bulunan Gölönü Yaylası’na açılacak olan madenden çıkarılan cevher yine aynı il sınırlarında bulunan…

28 Nisan 2024 09:46
Reklam