Reklam
Kategoriler: Gündem

Ankara Gar Katliamı davasında ara karar: IŞİD’in Türkiye emirinin üyeliği İstanbul Valiliği’ne sorulacak

Reklam

103 kişinin katledildiği yüzlerce kişinin yaralandığı 10 Ekim Ankara Katliamı’na ilişkin, 16 firari sanık ve “insanlığa karşı suç işlemek” ile yargılanan Erman Ekici yönünden devam eden davanın beşinci duruşması Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı.

BirGün’den Burcu Cansu’nun haberine göre 10 Ekim katliamının planlayıcılarından IŞİD yöneticisi Erman Ekici, 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne SEGBİS ile bağlandı.

Mahkeme Başkanı dava dosyasına gelen evrakları okudu. 10 Ekim Ankara Gar Katliamı’nın firari sanıklarının yargılandığı dava dosyasına kritik belgeler girdi. Katliamın planlayıcısı olan IŞİD üyesi İlhami Balı ve örgütün diğer 3 üyesinin yurt dışındaki kamplarda olduğunun tespit edildiği belirtildi. Mustafa Delibaşlar’ın SDG, Fadile Delibaşlar’ın Roj, Cebrail Kaya’nın SDG, İlhami Balı’nın adı bildirilmeyen bir kampta yer aldığı kaydedildi.

Avukat Eylem Sarıoğlu, dosyaya gelen belgelerle ilgili söz aldı:

“İlhami Balı’nın x kodlu bir kampta olduğu belirtildi. Ne kadar özensiz davranıldığı, Gaziantep IŞİD örgütlenmesine yönelik bilgi ve belgelerin özensizliğini defalarca dile getirdik. İddianemenin aksine aslında burda olması gereken sanıkların burda olmama gerekçesi kamunun sorumluluğudur. Kamplarda olduğu belirtilen bu sanıkların buraya getirilmesi çok önemli. Bu sanıklar sıradan terör örgütü üyesi değildir.

SDG kampında olduğuna yönelik belge sunulan Mustafa Delibaşlar’ın öldüğüne yönelik beyanların gerçeği yansıtmadığını gördük. Kimdir bu sanık, iddianamede iki satır yer alıyor. Öncesinde El Kaide içerisinde yer aldığı, bir çok düğüne IŞİD flaması ile katıldığı görülüyor.

30.10.2014 ‘te tahliye edilen Mustafa Delibaşlar sonrasında hemen eşini de yanına alarak Suriye’ye gidiyor. Bunun ardından da dava dosyasına silahlı terör örgütüne katıldığına yönelik belgeler giriyor. UYAP’ a bakılsa terör örgütü üyesi olduğu görülürdü. Tanık ifadelerinden de Mustafa Delibaşlar’ın önemli bir konumda olduğu görülüyor. IŞİD emiri olduğu da tanık ifadeleri ile açığa çıkıyor.

SDG kampında olduğu açığa çıkan Cebrail Kaya’ ya geçecek olursak da, sıradan bir terör örgütü üyesi olmadığını görüyoruz. 2014 yılında Cebrail Kaya’nın Suriye’de olduğuna ve infaza katıldığına ilişkin emniyetin elinde kayıtlar var. Peki emniyet ne yapıyor, hiç bir şey. 2015 yılında elini kolunu sallayarak sınırı geçerek geliyor. Tespitlerin ardından hemen hareket edilseydi, Ankara Katliamına kadar ki yaptıklarının hesabını yargı önünde verirdi. Ama ihmaller ihmaller…”

10 Ekim Katliamı davasının avukatlarından Gamze Gökoğlu da şunları kaydetti:

“2013 ve 2014 yıllarında ailelerin ihbarlarına karşın emniyet bir şey yapmıyor. 2015’te Yunus Emre Alagöz kardeşi ile görüşerek son görüşmeleri olduğunu söylüyor. Sonrasında da Diyarbakır, Suruç ve Ankara da patlamalar yaşanıyor. Bir günde farkedilemeyecek isimlerin kan testi yapılıyor. Fakat iddianamede Adıyaman’da örgütlenen bu isimlere yönelik bilgi yer almıyor. Ellerini kollarını gezen bu insanların ışınlarının yer aldığı Adıyaman dosyasına gizlilik kararı geliyor.

İddianamede sanıkların pozisyonları tam olarak belirtilmiyor. Ömer Deniz Dündar’ in hizam taşıdığı ve savaşçı konumda yer aldığı tanık ifadelerinde de açığa çıkıyor. Canlı bomba yeleğinde de parmak izi cikiyor. İddianamedeki pozisyonu doğru belirlememiz lazım. Çünkü iddianamede yer alan pozisyonları doğrultusunda yakalananlara baktığımızda etkin pişmanlıktan yararlanarak salındıklarını gördük. Sıradan sanıklar olmadığı dikkate alınmalıdır.”

Avukat Gülşah Kaya, “Mustafa Delibaşlar’ın SDG kampında olduğunu öğrendik. Ilhami Balı’nin ise kampı x olarak yazıyor. İlhami Balı’nın yeri hâlâ söylenmiyor. Neden gizlendigine yönelik tahminimiz var. Kulisten de yazı geldi. Jandarma eri ile bir kaçakçının tape kayıtları gelmiş.” diyerek sözlerine şöye devam etti:

” ‘Ebubekir kimdir, istihbaratçı mı?’ diyor jandarma, kaçakçı da ‘evet’ diyor. Zaten Türk askerine sıkılıp sıkılmayacağına yönelik İlhami Balı’nın emir verdiği de biliniyor. Türkiye’nin IŞİD’e silahlar verdiği biliniyor. İlhami Balı’nın yeri biliniyor ama yakalanmıyor. Sözde kampta olduğu belirtiliyor. Ankara’da bir otelde MİT ile görüştüğü de biliniyor. İlhamı Balı’nın bulunduğu kamp hangi çalışma ile belirlendi, Türkiye’ye iadesine yönelik bir çalışma yapıldı mı? ‘İkamatgahlarına gittik, bulamadık’ diyen Gaziantep Emniyeti amirleri hakkında da suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyoruz. Bütün sanıklar açısından ne kadar bilgi belge ve tape varsa dava dosyasına girmesini talep ediyoruz.”

Avukat Senem Doğanoğlu da şunları söyledi:

“Sanıkların iddianameye göre basit birer örgüt üyeliğinden burda olmasına istinaden hatırlatmak isteriz. İnsanlığa karsi suçtan yargılama çok önemli. AB’de de insanlığa karşı suçtan yargılamaya yönelik bir eğilim var. İadeleri gündeme geldikten sonra yargılama başladığında insanlığa karşı suçtan yargılama çok önemli bir nokta. O yüzden profillerini anlattık. İnsanlığa karşı suç işlediler. Ek iddianame düzenlenmelidir. Kadınlarda gelmeye başladı. Tanık olarak dinlendiler kuşkusuz ki sanık olmaları gerekiyordu.”

Avukat Murat Kemal Gündüz de şöyle konuştu:

“Kayıp dosyalarla ilgili konuşmak istiyorum. Patlama öncesi bomba malzemesi alımına ilişkin ihbarları katliamdan 4 yıl sonra, karar açıklandıktan sonra öğrendik. Nizip Emniyet Müdürü ve Antep Emniyeti ihbarla ilgili ne yaptığına ilişkin bilgi vermedi. Alınan bu bomba malzemeleri Ankara’da ve Antep’te bir düğünde kullanılıyor. Bu dosyalar 4 yıl boyunca gizlendi. Hüseyin Tunç’un örgüt aracı ile bomba malzemesi taşındığı belirtilmesine karşın bu kamyonet iade ediliyor.

İhbarlar üzerine ne yapıldığı sorusuna yönelik sağlıklı bir yanıt yok. Bir önceki celse ‘Bir şey yapılmamış ki’ dediniz. Antep Emniyeti’nin ciddi bir sorumluluğu var. IŞİD terör örgütü olarak tanınmasına karşın hastanelere yaralı taşıyorlar, insan götürüyorlar…Antep Emniyeti bu insanları yakalamamış. Hepsi şimdi firari. Sizi meslektaşlarını şikayet etme zorunda bırakmamak için biz yaptık. Ağır Ceza Mahkemesi olarak Antep Emniyeti ihbarlara karşın bir şey yapmadığını ortaya koyuyor. Görevi ihmal, görevi kötüye kullanma ve delil karartmadan Emniyet hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyoruz. Antep Emniyeti’nin döneme yönelik sıralı yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunmanızı talep ediyoruz.”

Avukat İlke Işık da “Bu sanıkların hepsi biliniyordu, dinleniyordu yakalanmadılar. Soruşturma yürütülmemiş, ihbarların peşine düşülmemiş. Antep Emniyeti Mustafa Delibaşlar öldü diyor ama kampta çıktı. Antep Emniyeti’nin yaptığı suçtur. Artık işlenen bu suça müsamaha gosterilmemelidir. Bilgi belge verilmiyor” dedi.

Işık sözlerini şöyle sürdürdü:

“Gümrük ihbar sistemi varmış. Bu sisteme ilişkin belgelerin Ticaret Bakanlığından istenmesi için müzekkere yazılmasını istiyoruz. Kuteybe Hammet’in tanık olarak dinlenmesini istiyoruz. IŞİD’lilerden bahseden listenin de verilmesini istiyoruz. IŞİD’lilerin fotoğraf albümü olduğu belli sanıklar kendilerine bir albüm gösterildiğini belirtiyor. Bu albüm gönderilmelidir ki dava dosyasında yer alan ve katliamın planlayicilari olan x, y lerin tespit edilmesi gerekiyor. Firari sanıkların kendi adlarına kayıtlı telefonları var. Hts kayıtlarında eksiklikler var. Telefonlarla ilgili BTK ile yazışma yapılması gerekiyor. Erman Ekici’ ye yönelik tamamlanmayan dijital materyaller var, bunlar tamamlanmalı.”

SANIK, TANIK BEYANLARINI YİNE İNKAR ETTİ

Sanık Erman Ekici, savunmasında Suriye’de olduğuna ilişkin ve Ebu Talha kod isimli kişinin kendisi olduğuna yönelik tanık beyanlarının gerçeği yansıtmadığını ileri sürdü. Ekici, “5 yıldır tutukluyum. Tahliyemi talep ediyorum” dedi.

SAVCILIK TALEPLERİN REDDİNİ İSTEDİ

Savcılık, firari sanıkların yakalanmasının beklenmesini, Erman Ekici’nin tutukluluğunun devamını ve müşteki avukatlarının Gaziantep İl Emniyet Müdürlüğü hakkındaki suç duyurusu talebinin reddini istedi.

DURUŞMA 21 EYLÜL’E ERTELENDİ

Mahkeme Başkanı Selfet Giray ara kararı açıkladı. Giray, firari sanıklar hakkındaki yakalama ve tutuklama kararlarının devamına, İNTERPOL aracılığıyla aranması için Adalet Bakanlığı’na yazılan müzekkere cevaplarının beklenmesine, kampta olduğu tespit edilen sanıklar için yeniden müzekkere yazılmasına, firari sanık İlhami Balı’nın Hayır ve Ensar Derneği üyesi olup olmadığının İstanbul Valiliği’ne sorulmasına, sanık Ekici’nin tutukluluk halinin devamına karar verdi

10 Ekim Katliamı avukatları kampta olduğu belirlenen firari sanıkların Türkiye’ye getirilmesi ve iadesi ile ilgili işlem yapılması ve ne işlem yapıldığının sorulması talebi yerine sadece akıbetleri ile ilgili yazı yazılmasını eleştirdi.

Duruşma 21 Eylül’e ertelendi.

Bu haber en son değiştirildi 16 Temmuz 2020 18:54 18:54

Reklam

Önceki Haberler

İYİ-SEN üyesi işçiler : Zafer mücadele eden işçinin!

3. havaalanı otel projesinde taşeron İME Elektrik bünyesinde çalışan işçiler İYİ-SEN öncülüğünde direnerek haklarını aldılar.

27 Kasım 2024 23:21

İşsiz kalan öğretmen intihar etti

Uzun süredir atama bekleyen 37 yaşındaki resim öğretmeni Ömer Şahin, çalıştığı kurs tasarruf tedbirleri kapsamında…

27 Kasım 2024 22:00

Kadınların Sesi 35. Sayı çıktı!

Bu sayı kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin fotoğrafını çekerken aynı zamanda nedenlerini ortaya koyuyor…

27 Kasım 2024 18:16

Kızıl rengin kadınları!

Patronun sömürüsüne, düzenin gericiliğine, erkeğin şiddetine boyun eğmemekte bu düzenin karanlığını yok edecektir. Esas sorunun,…

27 Kasım 2024 18:06

Kadın cinayetlerinin önlenmesinde hukuk yeter mi? 6284 neden önemli?

Aslolan devletin bir kadın politikası oluşturması, hayatın her alanında ayrımcılığı kaldırarak kadın erkek eşitliğini sağlaması…

27 Kasım 2024 18:05

Kadın cinayetleri artıyor: Neden?

Şiddetin kaynağını sadece erkek egemen anlayışla açıklamak resmin bütününün gözden kaçırılmasıyla sonuçlanır. Karşı karşıya olduğumuz,…

27 Kasım 2024 18:04
Reklam