Arınç: Bu insanların din ya da dava diye bir dertleri olmadığı acı bir şekilde anlaşılacak

Arınç, kendisine gelen tepkilere "Söylediğim sözlerin arkasındayım." diye yanıt verdi.

Arınç: Bu insanların din ya da dava diye bir dertleri olmadığı acı bir şekilde anlaşılacak

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bülent Arınç, konuk olduğu bir internet programında ezan sonrası okunan dualar için yaptığı yorumların tepki çekmesi üzerine yeni bir açıklama yaptı. Arınç, “Söylediğim sözlerin arkasındayım. Hiçbir kurum, hiçbir makam, hiçbir unvan bâki değildir. Bunlar için insanın haysiyetini, onurunu, kişiliğini, ilkelerini çiğnemesi zavallılıktır” ifadelerini kullandı.

Arınç, Youtube’da Kemal Öztürk’ün programında, ezanlardan sonra okunan dualar için “Bana kalırsa ben bu bir ‘bid’at’tir. İnsanları nefret mi ettiriyoruz yoksa insanların dini duygularını daha mı canlı tutuyoruz?” deyince AKP’lilerden sert tepki almıştı.

Arınç’ın “İnsanları nefret mi ettiriyoruz yoksa insanların dini duygularını daha mı canlı tutuyoruz. Sen iyi bir iletişim uzmanısın bu konuda anketçiler bir şeyler sorsalar iyi olur. Bana kalırsa ben bu bir ‘bid’at’tir diyorum” ifadelerine tepki gösteren sosyal medyadaki AKP’liler “Arınçİstifa” etiketini kullanarak Arınç’a sert tepki göstermişlerdi.

Arınç, bunun üzerine sosyal medya hesabından yazılı bir açıklama yayımladı. Arınç, sözlerinin arkasında olduğunu belirterek, “Söylediğim sözlerin arkasındayım. Her yerde ve her platformda da savunurum. Bu sözlerimden yola çıkarak, beni FETÖ’cü, darbe yanlısı, ezandan-salavattan rahatsız olan biri gibi göstermeye çalışan, bu camia için utanç verici yalanlar, iftiralar, hakaretlerle dolu bu kampanyayı nefretle kınıyorum. Bu insanların beni anlamalarını da beklemiyorum” ifadelerini kullandı.

Arınç’ın açıklaması şöyle:

“BU ÜSLUP PARTİMİZE ZARAR VERİR”

“11 Mayıs 2020 tarihinde Kemal Öztürk’ün Youtube kanalına yaptığım açıklamaların ardından, sosyal medyada ve bazı medya organlarında aleyhime yoğun bir kampanya başlatıldı. Malum bir merkezden yönetilen bu kampanya nedeniyle kısa bir açıklama yapmam gerekti. FETÖ ya da bir başkası, tüm darbelere ve darbe sevenlere karşı çıkacak insanlardan biriyim. Demokrasi mücadelesi ve darbe karşıtlığı ile geçen tüm siyasi hayatım bunun delilidir. Ancak darbe karşıtlığı yapacağım diye ölüm listeleri hazırlayan, insanların mahremiyetine dil uzatan, birilerini isim vererek tedhit eden, artık dengesi bozulmuş bir güruhu eleştiriyorum. Bu üslup, bu dil, bu tutum en başta demokrasiye , dinin inançlarımıza, ülkemize ve nihayatinde partimize zarar verir. Buna dur demek gerekir. Ömrünü dini bir hayat sürmeye adamış birisiyim. Koronavirüs nedeniyle camilerden ve minarelerden okunan salavatları, duaları daha güzel okumanın ve ayarında yapmanın faydalı olacağını dile getirdim. Bununla ilgili Diyanet İşleri Başkanlığımızın bir

“DİN YA DA DAVA DİYE BİR DERTLERİ YOK”

“Bu iki konuda söylediğim sözlerin arkasındayım. Her yerde ve her platformda da savunurum. Bu sözlerimden yola çıkarak, beni FETÖ’cü, darbe yanlısı, ezandan-salavattan rahatsız olan biri gibi göstermeye çalışan, bu camia için utanç verici yalanlar, iftiralar, hakaretlerle dolu bu kampanyayı nefretle kınıyorum. Bu insanların beni anlamalarını da beklemiyorum.

Zira bu kampanyayı yapanların ve sözcülük edenlerin; bir gün ülke, millet, din ya da dava diye bir dertleri olmadığı acı bir şekilde anlaşılacaktır. Hiçbir kurum, hiçbir makam, hiçbir unvan bâki değildir. Hepsi gelip geçicidir. Bunlar için insanın haysiyetini, onurunu, kişiliğini, ilkelerini çiğnemesi zavallılıktır. İnandığım değerler, ilkeler ve onurumla doğruya doğru, yanlışa yanlış demeyi sürdüreceğim.”