AYM kararını tanımayan hakimde 'Gülen' detayı
'Gidecek yerim yok, bana yardımcı olun, tecavüze uğradım” dedi. Adı kayıtlara S.Ö. olarak geçti. Yaşı daha 15’ti.'
AYM’nin kararını tanımayan alt mahkeme tartışması sürerken; AYM’nin kararına aykırı karar alan hakimde ‘Gülen’ detayı ortaya çıktı.
Barış Terkoğlu Cumhuriyet‘teki yazısını, son dönemde tartışmalı kararlarda imzası olan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Hâkimi Akın Gürlek’e ayırdı. Terkoğlu, Gürlek’in Fethullah Gülen’in kardeşi Seyfullah Gülen ve iki oğlunun karıştığı ve kapatılan tecavüz dosyasına ilişkin haberleri üç yıl önce yasaklattığını hatırlattı.
“Türkiye dün iki mahkeme kararını birden tartışıyordu. Sözcü yargılamasında istinaf mahkemesi, gazeteye verilen cezaları onadı. Enis Berberoğlu dosyasında ise yerel mahkeme, hukuk devletine darbe yaparak Anayasa Mahkemesi’nin kararını tanımadı. İşin ilginci, her ikisi de aynı hâkimde kesişiyordu,” diye yazan Terkoğlu, yazısına şöyle devam etti:
“Sözcü davasında hükmü 27 Aralık 2019’da İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi vermişti. Berberoğlu kararını ise önceki gün İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi aldı. İşte bu arada, 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanı getirilip 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başkan yapıldı.”
ÖZEL YARATILMIŞ HAKİMLER
Terkoğlu köşesinde şu satırları yazdı:
“Sadece bu davalar değil. Son dönem televizyonlarda konuşulan tüm kararlar da aynı hâkimden çıkıyor. Canan Kaftancıoğlu’ndan Çağdaş Hukukçular Derneği’ne, Selahattin Demirtaş ve Sırrı Süreyya Önder’in aldığı cezadan Can Dündar’ın mallarına el konulmasına kadar… İstisnasız bütün gazetelerde okuduğunuz kritik haberlerin konusu onun baktığı davalar.
Ya talih o hâkime ‘senin başına önemli davalar kuşunu konduruyorum’ diyor ya da ‘bu işleri ancak o çözer’ diyen önemli birileri, verilmesi gereken kararları onun imzasına bırakıyor.
Nasıl oldu da Sözcü kararını verip birkaç ayda Berberoğlu mahkemesine gönderildi diye merak ediyordum. Bir avukat arkadaşım, ‘Normal değil, Berberoğlu kararını veren 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne atandı ancak buna ilişkin bir kararname bulamadık, hatta HSK’nin sitesi dahil hiçbir yerde yayımlanmadı, üstelik eski üyeler ile bir dönem birlikte dahi çalıştılar, eski üyeler ancak genel kararname ile mahkemeden gönderildiler” diyor. Kısacası dünkü ‘özel yetkili mahkemeler’in yerini ‘özel yaratılmış hâkimler’ almış görünüyor.”
GÜLEN’İN KARDEŞİNE TECAVÜZ SUÇLAMASI
“29 Ekim 2007 günü, saat sabaha karşı 03.00. Bir kız çocuğu Erzurum Dadaşkent Polis Merkezi’nden içeri girdi. Polislere ‘Gidecek yerim yok, bana yardımcı olun, tecavüze uğradım” dedi. Adı kayıtlara S.Ö. olarak geçti. Yaşı daha 15’ti.’ diyen Terkoğlu yaşananları şöyle aktardı:
“Aynı gün adli muayene süreçlerinin ardından saat 21.30’da savcıya yaşadıklarının bir bölümünü anlatmaya başladı. İlk tecavüze uğradığında 10 yaşındaydı. Dağılmış bir ailenin çocuğu olan S.Ö’ye yıllardır kimi tehditle kimi kandırarak tecavüzler sürüyordu. Olayları ve kişileri ayrıntılarıyla anlatan S.Ö’nün ilk ifadesinin ardından 8 şüpheli tutuklandı. S.Ö. hakkında da acil koruma kararı alındı ve küçük kız, yetiştirme yurduna yerleştirildi.
16 Kasım 2007 tarihi ise soruşturmada dönüm noktası oldu. Yurdun sosyal hizmet uzmanı Hakan Şahin’in S.Ö’nün anlattıklarına dayanan 2007/295 No’lu raporuna göre S.Ö., kendisine tecavüz eden başka isimleri de ayrıntılarıyla anlattı. Verdiği isimlerden biri ise Fethullah Gülen’in kardeşi Seyfullah Gülen’di.
Her raporda tecavüz halkası genişliyordu. 10 gün sonra psikolog Selma Kırmızı’nın da katıldığı görüşmede S.Ö. kendisine tecavüz eden isimler arasında Seyfullah Gülen’in iki oğlunu, yani FETÖ liderinin yeğenlerini de saymıştı. En acısı S.Ö. öz babasının da istismarına uğramıştı.”
‘GÜLEN AİLESİ DEVLET GÜCÜYLE KURTARILDI’
“Gülen’in kardeşinin ve yeğenlerinin adı dosyaya girince hem paralel hem dikey devletin tavrı bir anda değişmişti.” diyen Terkoğlu, yurttaki görüşme tutanakları ortadan kaldırıldığını ifade etti.
“Soruşturma savcısı değiştirilerek FETÖ’cü olduğu bilinen bir savcı atandı” ifadesini kullanan Terkoğlu, “Yurt çalışanlarının telefonları aylarca dinlemeye alındı. S.Ö., içinde nedense istihbaratçı polislerin olduğu bir polis aracıyla alınarak Erzurum’dan Urfa’ya bir kadın sığınma evine götürüldü. Adli Tıp’ın “kronik fiili livataya ait bulguların olduğu” ve “anal yolla cinsel ilişkiye girdiği” tespiti yaparak doğruladığı tecavüzlere rağmen S.Ö’nün adını verdiği 84 kişi hakkındaki soruşturmalar tek tek kapatıldı. Gülen ailesi, devlet gücüyle kurtarılmıştı” dedi.