Barış Pehlivan'ın eşi Aysel Pehlivan Manifesto'ya konuştu
"Yaptıkları haberler dolayısı ile hukuka aykırı şekilde tutuklu bulunan ve şu süreçte iddianamelerinin bile ne zaman çıkacağı belli olmayan gazeteciler için de durumun değerlendirilip kapsam içine alınması gerekir. Şu anda hukuka aykırı olarak özgürlükleri elinden alınmış insanların, hayatları söz konusu."
6 Mart’tan bu yana cezaevinde bulunan Barış Pehlivan’ın eşi Aysel Pehlivan, Manifesto’nun sorularını yanıtladı.
“MİT mensubunun cenaze görüntüleri” haberi gerekçe gösterilerek “İstihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri elde etmek” gerekçesiyle tutuklanan Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan’ın eşi Aysel Pehlivan’a sorularımız ve yanıtları şöyle:
Manifesto: 9 yıl önce olayın kahramanları farklı olsa da sizin payınıza yine benzer zorluklar düşmüştü. Öncelikle nasılsınız diye soralım.
Aysel Pehlivan: Bir açıdan o günden daha iyiyim diyebilirim. Dokuz yıl önce tutuklandıkları gün yaşanan hukuksuzluğun farkına varan bir avuç insandık. Şimdi ise belki milyonlarca insan onların masum olduğunu biliyor. Her gün tanımadığım insanlardan onların özgürlüklerini dileyen mesajlar alıyorum. Bu dayanışma güç veriyor.
Manifesto: Barış Pehlivan’la hangi sıklıkta, hangi koşullarda görüşmenize izin veriliyor?
Aysel Pehlivan: Koronavirüs salgını nedeni ile aile görüşleri iptal oldu. Sadece telefon ile haftada bir kez, yirmi dakika konuşulabiliyor.
Manifesto: Geçtiğimiz günlerde tutukluluk kararının gözden geçirilmesi beklenen duruşma avukatlara dahi haber verilmeden öne çekildi, avukatsız duruşmada ‘tutukluluk halinin devamına’ karar verildi. Hukuki sürece dair kısaca bilgi verir misiniz?
Aysel Pehlivan: Avukatsız yapılan o duruşmada avukatların hazırladığı itiraz dilekçeleri de değerlendirme dışı bırakıldı. Savunma hakkı yok sayılarak tutukluk halinin devamına karar verildi. Yaptıkları her haberin arkasında duran, kendilerine soruşturma açılan pek çok haber ile ilgili ifadeye her çağırıldıklarında adliyeye giden ve tutuklanmalarına neden olan bu haber için de bizzat adliyeye giderek ifade veren bir gazeteci için tutukluk devam kararı avukatları olmadan, itiraz dilekçeleri okunmadan ve ‘kaçma şüphesi’ gerekçesiyle verilmiş oldu. Bunu herhangi bir hukuk normuyla, adalet duygusuyla açıklamak mümkün değil. Tek bir haberin konu edildiği davada tutukluluklarının üzerinden aradan bir ay geçmesine rağmen henüz iddianame yazılmadı. Ne zaman yazılacağı da belli değil. Tutukluluk cezaya dönüşüyor. Hemen özgür bırakılmaları gerek.
Manifesto: Koronavirüs salgını malumunuz. Cezaevinde tedbirler kapsamında adımlar atılmış mı?
Aysel Pehlivan: Aile ile görüşler durduruldu, avukat görüşleri kapalı görüş olarak cam arkasından yapılıyor. Avukatların aktardıkları kadarı ile dış dünya ile temasları azaltılarak önlemler alınmaya çalışılıyor. Alınan tüm önlemlere rağmen, salgının başladığı andan itibaren cezaevinin fiziki durumu, havasızlık, yetersiz beslenme gibi onların bağışıklık sistemlerini zayıflatan unsurları düşününce, cezaevinde virüsün çok daha hızlı yayılacağı ve çok daha fazla can kaybına sebep olacağını tahmin etmek güç değil.
Manifesto: Son olarak bir ‘af’ meselesi gündemde. Bu ‘af’ tabii ki gazetecileri ve düşünce suçlarını kapsamıyor. Bu konuda ne söylemek istersiniz? Talepleriniz nelerdir?
Aysel Pehlivan: Gündemde olan infaz indiriminin sadece hükümlüler için geçerli olacağı, tutukluları kapsamayacağı gibi değerlendirmeler yapılıyor. Yaptıkları haberler dolayısı ile hukuka aykırı şekilde tutuklu bulunan ve şu süreçte iddianamelerinin bile ne zaman çıkacağı belli olmayan gazeteciler için de durumun değerlendirilip kapsam içine alınması gerekir. Şu anda hukuka aykırı olarak özgürlükleri elinden alınmış insanların, hayatları söz konusu.
Manifesto: Okurlarımıza, Barış Pehlivan’ın okurlarına bir mesajınız olur mu?
Aysel Pehlivan: Barış’ın her zaman en büyük ideali ilkeli bir şekilde gazetecilik yapmak oldu. Tüm zorluklara rağmen yine gazetecilik yapmaya devam edecek ve yine halkın haber alma özgürlüğünü her şeyin üzerinde tutacak. Herkese selam ve sevgilerini iletiyor.