Belediyeler paralel, tarikatlar devlet kurumu oldu
Bugün ülkemizde PDY yani paralel devlet yapılanmasından bahsedilecekse bu tanımın cuk oturduğu ve resmi olarak da kabul edildiği tek yer cemaat ve tarikatlardır. Kendi hiyerarşileri, karar mekanizmaları var! Kendilerine bağlı vakıf, dernek adında yan kuruluşları, yasal kolları var! Kendi okulları, hastaneleri, işletmeleri ve hatta ibadethaneleri olan bunlardır!
Bu kavram yine kullanılıyor. Bu sefer koronavirüs gündemi dolayısıyla AKP’den bağımsız, CHP’li yerel yönetimlerin başlattıkları yardım kampanyası bizzat AKP iktidarı tarafından yasaklanıyor. “Devlet içinde devlet olmaz” denilerek… Hatta böylesi bir uygulamanın yeni bir paralel devlet işleyişi anlamına geldiği AKP tarafından açık açık söyleniyor.
Mesele basit: AKP, yerel yönetimlerin yapacağı yardım üzerinden CHP’nin siyasi prim kazanmasından korkuyor. Ve bu yüzden de giderek yasakçı hale geliyor. Kendi iktidarını korumanın derdine düşmüş bir AKP var.
Valiler, bugün AKP il başkanı gibi davranıyor.
Ekmek dağıtımını yasaklıyorlar, açılan sahra hastanesini mühürlüyorlar, maske dağıtımına hayır diyorlar, belediyeler tarafından sağlıkçılar için ayarlanan yerlere izin vermiyorlar, belediyelerin verdiği şoför ve araçları istemiyoruz diyerek geri veriyorlar. Her şey tamam da bu sonuncusu biraz komik! Belediye araç vermiş, şoför vermiş, daha ne istiyorsunuz demesi geliyor insanın…
Koronavirüs gündemi dolayısıyla AKP kendi iktidarını korumak için kendisinden olmayan belediyelerin yardımlarını yasaklarken iki tez öne sürdü: “devlet içinde devlet olmaz” ve “ayrı baş, paralel devlet”… Her iki söz de AKP’nin en yetkili ağızları tarafından dile getirildi.
Belediyelerin devletin dışında veya devlet örgütlenmesine bir alternatif olamayacağı, bizzat tanımına aykırı. Belediyeler devlet organizasyonun önemli kurumlarından birisi. Bakanlıklar, valilikler, müdürlükler gibi belediyeler bizzat devletin yetkili organıdır. Polis neyse zabıta odur. Eğer devlet denecekse, halkın gözünde devlet aynı zamanda belediyedir.
İşin bir tarafı bu. Bu yüzden “devlet içinde devlet olmaz” ya da “ayrı baş olmaz, paralel mekanizma olur” sözü absürd bir sözdür. Mantıksızdır. Ne siyaseten ne de hukuken geçerli hiçbir yanı yoktur!
Erdoğan, devleti bir parti devleti haline ve tek adam rejimine dönüştürdüğü için, ne dediğinin farkında bile değildir! Her şeyin kendisine bağlanmasını, devlet yönetimi sanıyor!
Paralel sözü, özellikle FETÖ olarak kodlanan Gülen Cemaati olarak bilinen İslamcı bir tarikat için kullanılageldi, kullanılıyor. Hatta 15 Temmuz Amerikancı İslamcı kanlı darbe girişiminden sonra devletin resmi jargonundan biri haline geldi bu kavram. PDY kısaltması, “Paralel Devlet Yapılanması” manasında bizzat devletin resmi dilinin bir parçası oldu.
Paralel yapı, paralel örgütlenme… Devlet içinde devletin kendi mekanizmalarına paralel ve ayrı bir örgütlenme anlamında…
Bugün ülkemizde PDY yani paralel devlet yapılanmasından bahsedilecekse bu tanımın cuk oturduğu ve resmi olarak da kabul edildiği tek yer cemaat ve tarikatlardır.
Kendi hiyerarşileri, karar mekanizmaları var! Kendilerine bağlı vakıf, dernek adında yan kuruluşları, yasal kolları var! Kendi okulları, hastaneleri, işletmeleri ve hatta ibadethaneleri olan bunlardır! Çocuklarını Milli Eğitim okullarına göndermeyen, Diyanet’in camilerine gitmeyen, yatılı kuran kursuyla kendi okullarını, dernek adıyla kendi camilerini açanlar bunlar! Kendi ideolojileri, törenleri, kendi hukuku olan yine bunlar!
Evet Gülen Hareketi, tam da bir İslami cemaat ve tarikat olarak paralel bir yapıydı. Tıpkı diğer tarikat ve cemaatler gibi.
O yüzden bugün paralel yapı ve cemaat aranacaksa belediyelere değil cemaatlere ve tarikatlara bakılmalıdır.
Ayrıca bugün devlet içinde devlet aranacaksa, bakılacak yer emperyalizmin kontrolündeki gayri-resmi örgütlenmeler değil midir? Örneğin FETÖ’nün ipleri kimin elindeydi? Türkiye’de FETÖ ile birlikte Gladio da bitti mi?