Çevreye atılan maskeler potansiyel risk oluşturuyor

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın yayınladığı genelge kapsamında kullanılan maskelerin çift naylon poşette 72 saat bekletildikten sonra evsel atık olarak yönetilmek üzere belediyelere teslim edilmesi gerekiyor.

Çevreye atılan maskeler potansiyel risk oluşturuyor

Koronavirüs salgının ortaya çıkmasının ardından maske kullanımı hayatın bir parçası oldu. Hızlı bulaşan ve insan sağlığı için büyük tehdit oluşturan koronavirüsten korunma yollarından biri olarak kullanılan cerrahi maskeler, tıbbi atık olarak kabul ediliyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yayınladığı genelge kapsamında kullanılan maskelerin çift naylon poşette 72 saat bekletildikten sonra evsel atık olarak yönetilmek üzere belediyelere teslim edilmesi gerekiyor. Uzmanlar, günlük yaşamın parçası haline dönüşen maskelerin gelişigüzel çevreye atılmasının ise kirlilik yarattığına dikkat çekiyor. Maskelerin dayanıklı mikrofiber kumaştan imal edildiğine dikkat çeken uzmanlar, doğru şekilde imha edilmeyen maske atıklarının doğada yüzyıllar boyunca kalarak büyük kirlilik yaratacağını ön görüyor. Uzmanlar, maske atıklarının pet şişe ve plastikler gibi yüzyıllar boyunca kalarak doğaya ve canlı yaşamına zarar vereceğini vurgulayarak, maskelerin, tıbbi atık kutularına atılması yönünde herkesi uyarıyor.

“MASKELERİ HER YERE ATMAYA BAŞLADIK”

Maskelerin tıbbi atık olduğunu ve prosedüre göre toplanıp bertaraf edilmesi gerektiğini kaydeden Doç. Dr. Erüz, “Biz bunları herhangi bir çöpe bile değil, her yere atmaya başladık. Günde 70 milyon maske inanılmaz bir rakam. Sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerinde böyle. Görünen şu ki; 1 yıl daha bu sistem devam etmek durumunda kalacak. 1 yıl sonrasındaki inanılmaz rakamlar da doğaya karışan bu kirleticilerin yaratacağı etki yüzlerce yıl devam edeceğini düşünerek daha dikkatli olmamız gerekiyor. Düzenli olarak deniz çöpleri araştırması yapıyoruz ve tespitlerimize göre kıyılarda ciddi miktarda plastik siperlik ve maskeler görülüyor. Kıyılara gelen, denizlere taşınan çöplerin en fazla yüzde 1’i. Geri kalan da açıklara doğru taşınıyor ya da dipte birikerek balık ve diğer canlıların yaşam alanlarına zarar veriyor. Kirletilmiş olan denizden bize gelecek olan besinlerin de bu kirleticilere maruz kalmaması söz konusu değil. Maskeler de parçalansa dahi mikron ve nano boyutunda partikül şeklinde doğada var olmaya devam edecekler ve mikroorganizmalardan başlayarak insana doğru giden besin zincirinde risk oluşturacaklar” ifadelerini kullanarak konuştu.

“DOĞAYA ATILAN MASKELER POTANSİYEL RİSKİ ARTTIYOR”

KTÜ Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Aydın da Türkiye’de günde ortalama 75 milyon maske tüketildiğini öngördüğünü söyleyerek, “Bu kadar maske doğaya atılırsa ciddi bir kirlilik meydana getirebilir. Maskeler ‘nonwoven’ kumaştan üretildikleri için doğaya dayanıklılıkları herhangi bir tekstilden daha fazla olduğunu düşünüyorum. Zaten sokaklarda yürürken görüyoruz, atılalı 1 ay olduğu imajını yaratan bir kirlilikle karşı karşıyayız. Doğada kolay parçalanmayan bu maskelerin ciddi risk oluşturduğunu hepimiz kabul etmeliyiz. Ülkede günlük 70 ila 80 milyon maske tüketimi var. Bu maskeler düzgün bertaraf edilmediği durumda ciddi bir tıbbi kirlilik meydana getiriyor ve potansiyel riskimizi artırıyoruz. Lütfen insanlar böyle bir kirliliğe katkısı olmaması için gayret etsinler” dedi.